Mesajı Okuyun
Old 06-10-2007, 12:58   #6
avfatihemir

 
Varsayılan

Sayın Olcayk,
Anlattığınız çerçevede 3091 sayılı yasa uyarınca tahliye kararı verilebileceğini sanmıyorum.
Bahsettiğiniz şekilde müşterek mülkiyet hakkı olan biri için bu yasanın uygulanması söz konusu olamaz. Burada başvuru sahibi ile şikayet olunan aynı sıfatlara sahip değil mi?
Madde 3 - Taşınmaz mala yapılan tecavüz veya müdahalenin önlenmesi için, yetkili makamlara başvurmaya, o taşınmaz malın zilyedi, zilyed birden fazla ise içlerinden biri yetkilidir.

Ayrıca, daha önce de belirttiğim gibi madde 4 kapsamındaki önemli bir süre şartı da mevcut. Süre geçmiş ise bu durumu belirtmeniz bile 3091' in uygulanma imkanını ortadan kaldırmaktadır.
Bu durumda zaten aksi yönde sonucu düşünme gereksiminiz de kalmayacaktır.

Başvuruda bulunma süresi
Madde 4 - Yetkililerin; tecavüz veya müdahalenin yapıldığını öğrendikleri tarihten altmış gün içinde, idari makama başvuruda bulunmaları gerekir. Ancak, tecavüz veya müdahalenin oluşundan itibaren bir yıl geçtikten sonra bu makamlara başvuruda bulunulamaz.

Ayrıca, aşağıdaki karar az da olsa fikir verebilir.

Davacı, ortak miras bırakanları Münevver'e ait 2610 parsel sayılı taşınmaza yaptırdığı evleri kiraya verdiğini, davalının kaymakamlığa müracaat ederek men kararı aldırdığını ileri sürüp elatmanın önlenmesi, muarazanın meni, ev ve müştemilatların kendisi tarafından yapıldığının tapu kaydına işlenmesi ile kaymakamlık men kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı, davacı talebinin idari nitelikte olduğunu bildirmiş, görevsizlik kararı verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, 3091 sayılı Yasa uyarınca verilen men kararının kaldırılması talebinin idari nitelikte olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 6.4.2004 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili avukat Celal Çatık geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı bilahare Tetkik Hakimi Ülkü Akdoğan'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Dava, çaplı taşınmazda paya yönelik çekişmenin giderilmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece, görevsizlik kararı verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden 2610 parsel sayılı taşınmazın tarafların kök murisi adına kayıtlı bulunduğu ve el birliği mülkiyetinde olduğu, yanların taşınmazda paydaş bulunduğu anlaşılmaktadır.
Olay tarihinde yürürlükte olan TMK.nun 15 nci maddesi hükmü uyarınca, ayrım gücü bulunmayanların yaptıkları hukuki işlemler geçerli değildir. Hukuki işlem ehliyeti, yapılan işlemin geçerlilik koşulu olup, davada da taraflara ilişkin dava koşullarındandır. Yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gerekir.
O halde mahkemece, davalının hukuki işlem ehliyetinin bulunmadığına ilişkin, sunulan Adli Tıp Kurumu raporu araştırılarak, davalının hukuki işlem ehliyetinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi ile sonucuna göre, gerektiğinde davalıya vasi atanması sağlanarak, yargılamaya devam edilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Öyleyse, davacının mülkiyete dayalı hakkını eldeki dava ile adli yargı yerinde çekişme konusu yapmasında yasal bir engel mevcut değildir. Diğer taraftan mahkemece kurulacak hükmün idari kararı ortadan kaldıracak nitelikte olamayacağı da kuşkusuzdur. Davacının idari men kararı aleyhine idari yargı yerine müracaat hakkının bulunması eldeki davayı açmasına engel teşkil etmez.
Hal böyle olunca, işin esasına girilerek bir hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçelerle görevsizlik kararı verilmesi doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir.
Sonuç: Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 4.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren avukat ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 375.000.000 TL. duruşma avukat parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.04.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi.