Mesajı Okuyun
Old 12-01-2007, 00:31   #4
Kadir COŞKUN

 
Varsayılan

D 10 Esas : 1993/000363 Karar: 1994/002502 Tarih: 01.06.1994[*]-
Enjeksiyona bağlı olarak gelişebilecek şoka karşı etkili önlemlerin alınmaması sonucunda meydana gelen ölüm olayında davalı idarenin ağır hizmet kusuru ve tazmin sorumluluğu olduğu hk.

Temyiz Eden (Davacılar) : l- ... 2- ...
Kendi adına asaleten, Küçükoğlu ... ''a velayeten
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf (Davalı) : Sağlık Bakanlığı
İstemin Özeti : Davacılardan ... tedavi amacıyla yatırıldığı ... Göğüs Hastalıkları Hastanesinde yapılan "Streptomicine" enjeksiyonundan kısa bir süre sonra şoka girerek ölümü nedeniyle ve olayda idarenin hizmet kusuru bulunduğu iddiasıyla toplam 10.000.000.TL manevi tazminat ödenmesi istemiyle açılan dava sonunda. İzmir 2.İdare Mahkemesince, olayda idarenin ağır hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının saptanması amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapora dayalı olarak davacıların yakınının ölümünde davalı idarenin ağır hizmet kusuru bulunmadığı gibi, olayın idare hukukuna özgü kusursuz sorumluluk hallerine de girmediği, manevi tazminat isteminin reddinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar tarafından, anılan idare mahkemesince verilen 5.11.1992 tarih ve E:1988/1104, K:1992/1002 sayılı kararın: bilirkişi raporuna yönelik itirazların dikkate alınmadığı, raporda çelişik ifadelerin bulunduğu, ölüm olayının davalı idare elemanlarının tedbirsizliği, ihmali, tıbbın gerektirdiği tedavinin yanlış uygulanması ve hastaya ilgisiz kalınması sonucu meydana geldiği ilen sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yerinde bulunmadığı öne sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
D. Tetkik Hakimi : Emin Celalettin Özkan
D. Savcısı : Ülkümen Osmanağaoğlu Düşüncesi : Davacıların miras bırakanlarının ameliyat sonrası ölümü nedeniyle kendilerine tazminat verilmesine yönelik davanın reddine ilişkin E:1988/1104, K:1992/1002 sayılı İzmir 2.İdare Mahkemesi kararının; 2577 sayılı yasanın 49/1/b,c) maddesi kapsamına girdiği, öne sürülen iddialarla temyizen bozulması davacı tarafça istenilmiş ise de; iddia edilen hususlar, usul hükümleri gözetilerek yapılan inceleme sonucunda verilen ve hukuka uygun gerekçeye dayandırılmış bulunan kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiş ve istemin reddiyle hükmün onanması gerekeceği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince işin gereği düşünüldü:
Dava, davacılardan ... tedavi amacıyla yatırıldığı ... Söğüş Hastalıkları Hastanesinde yapılan "Streptomicine" enjeksiyonundan kısa bir süre sonra şoka girerek ölmesi olayında idarenin hizmet kusuru bulunduğu iddialarıyla uğranılan zarar karşılığı olarak toplam 10.000.000.lira manevi tazminat ödemesi istemiyle açılmıştır.
İzmir 2.İdare Mahkemesince, idare hukuku ilkelerine ve Danıştayın yerleşik içtihatlarına göre, zarar gören kimsenin hizmetten yararlandığı ve hizmetin riskli bir nitelik taşıdığı hallerde, hizmet sırasında verilen ve ağır bir kusurdan ileri gelmemiş olan zararlar için idarenin tazmin yükümlülüğü bulunmadığı, sağlık hizmetinin de riskli hizmetlerden biri olduğu, ölüm olayında davalı idarenin ağır bir hizmet kusuru bulunup bulunmadığının saptanması amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda Doç. Dr. ... tarafından düzenlenen raporda: Streptomisinin tüberküloz tedavisinde keşfedildiği 1944 yılından beri yaygın olarak kullanıldığı, bu ilaca bağlı olarak gelişen anafalaktlk şokun çok nadir olduğu, uygulamadan önce cilt testi yapılmasının rutin klinik tıpta yer almadığı, ancak daha önce ilaç allerjisi olduğu bilinen olgularda test yapılması gerektiği, hastanın öyküsünde ise ilaç allerjisinden söz edilmediği, bu nedenle deride ilaç deneme testi yapılmamasının eksiklik olmadığı, ancak deride ilaç deneme testinin menfi olmasına rağmen ilacın enjeksiyonu sırasında anaflaksinin yine gelişebileceği, daha önce aynı ilaçtan defalarca yapılmış ve anaflaksi görülmemiş bir kişide herhangi bir enjeksiyon sonucunda anaflaksi gelişebileceği ve ölüm olabileceği, enjeksiyon öncesi ve sonrasında maktule uygulanan tedavinin uygun ve yeterli olduğu, ancak dosyada streptomisin enjeksiyonun saat kaçta yapıldığının not edilmediği, gelişen allerjik reaksiyon tedavisinde ilk müdahalenin 10.45 de yapıldığının görüldüğü, hastaya erken müdahale edilmesi halinde ölümün ortaya çıkmayabileceğinin düşünüldüğü, ancak streptomisin enjeksiyonundan sonra hastanın gözlenmesi ve takibinin rutin bir uygulama olmadığı, bu nedenle hastanın yakınmalarının Hekim ve Hemşireye yansımasının ifadelere göre geç olması yanında Streptomisin uygulanması ile acil müdahale arasındaki sürenin belirlenmesinin yaralı olacağının belirtildiği, davacı vekili tarafından bilirkişi raporuna yapılan itirazların yerinde görülmediği ve raporun hükme esas alınabilecek nitelikte olduğu, dava dosyasındaki bilgi ve belgelere, bilirkişi raporunun içerdiği açıklamalara göre davacıların yakını olan ... ölümü olayında davalı idarenin ağır hizmet kusuru bulunmadığı gibi, olayın idare hukukuna özgü kusursuz sorumluluk hallerine de girmediği, manevi tazminat isteminin reddinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar tarafından, anılan İdare Mahkemesince verilen 5.11.1992 tarih ve E:1988/1104, K:1992/1002 sayılı kararın, yerinde olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Temyizen incelenen idare mahkemesi kararına dayanak alınan bilirkişi raporunda, daha önceden ilaç allerjisi olduğu bilinen olgularda test yapılması gerektiği, hastanın öyküsünde ise ilaç allerjisinden sözedilmediği için deride ilaç testi yapılmamasının eksiklik olmadığı, deride ilaç deneme testinin menfi olmasına rağmen ilacın enjeksiyonu sırasında anaflaksinin yine gelişebileceği, daha önce aynı ilaçtan defalarca yapılmış ve anaflaksi görülmemiş bir kişide herhangi bir enjeksiyon sonucunda anaflaksi gelişebileceği ve ölüm olabileceği belirtilmektedir.
Bu haliyle, sözkonusu enjeksiyonun bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi ölüme yol açabileceği kabul edilmiş bulunmaktadır. Deride ilaç testi yapılması gerekmekte ise de, dava konusu olayda olduğu gibi deride ilaç testi yapılmamış olsa bile enjeksiyondan sonra hastanın belli aralıklarla izlenmesi ve enjeksiyona bağlı olarak gelişebilecek şoka karşı yeterli ve etkili önlemlerin alınması gerekmektedir.
Davacıların yakınlarına yapılan streptomisin enjeksiyonunundan sonra enjeksiyona bağlı olarak gelişebileceği ve ölüme yol açabileceği kabul edilen şokun önlenmesi amacıyla yeterli gözlemlerin yapılmadığı anlaşıldığından, bunun sonucunda meydana gelen ölüm olayında davalı idarenin ağır hizmet kusurunun bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, olayda idarenin tazmin sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davacıların manevi tazminat istemlerinin reddi yolunda verilen idare mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacıların temyiz isteminin kabulü ile İzmir 2.İdare Mahkemesince verilen 5.11.1992 tarih ve E:1988/1104, K:1992/1002 sayılı kararın esasta oybirliğiyle, gerekçede oyçokluğuyla bozulmasına, dosyanın yeniden karar verilmek üzere adı geçen Mahkemeye gönderilmesine 1.6.1994 tarihinde karar verildi.
AZLIK OYU
Temyizen incelenen mahkeme kararında da belirtildiği gibi riskli hizmetlerden olan sağlık hizmetlerinin yürütülmesi sırasında ağır bir kusurdan ileri gelmemiş olan zararlar için idarenin tazmin sorumluluğu bulunmamaktadır.
Bakılan uyuşmazlıkta, zararın doğumuna neden olduğu iddia edilen olayı iki aşamada incelemek gerekmektedir.
Birincisi, davacıların yakınına uygulanan/tedavinin yöntemine uygun olup olmadığı, ikincisi ise uygulanan tedavi sonucunda meydana gelen şokta gerekli müdahalenin ilgiliye zamanında yapılıp yapılmadığıdır.
Bilirkişi raporunda belirtilen esaslar çerçevesinde ilaç uygulamasına bağlı olarak gelişebilen tabloda idareye yüklenebilecek bir kusur bulunmamakla beraber, davacıların temel iddialarından olan hastanın şoka girmesinden sonra acil ve yeterli müdahalenin zamanında yapılmadığı yolundaki iddianın açıklığa kavuşturulmadığı dosyanın incelenmesinde anlaşılmaktadır.
Bilirkişi raporunun son kısımda streptomisinin uygulana saati ile acil müdahale saati arasındaki sürenin hastanın yaşamını belirleyici bir faktör olduğu ve bu hususun belirlenmesinin yararlı olacağı belirtildiğinden, davacıların bu yöndeki iddiaları karşılanmaksızın ve idarenin bu aşamada bir kusuru olup olmadığı hususu açıklığa kavuşturulmaksızın eksik incelemeye dayalı olarak verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Davacıların temyiz isteminin belirtilen gerekçeyle kabulü gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.