Mesajı Okuyun
Old 09-07-2014, 12:44   #33
nephilis

 
Varsayılan

Merhabalar değerli meslektaşlarım,
Başlıkta bahsedilen hususları bir ayrıma tabi tutarak bu konudaki görüşlerimi zikretmek istiyorum. Eksik yahut yanlış bulduğunuz ya da katılmadığınız kısımlar varsa belirtirseniz memnun olurum.
Öncelikle mal kaçırma amaçlı olarak yapılan devir işlemlerinde -özellikle taşınmaz devirlerinde- devir işleminin zamanını göz önünde bulundurmak gerekiyor.
Örneğin; karşı taraf mal kaçırma amaçlı olarak adına kayıtlı bulunan taşınmazı elden çıkarmış olsun. (Bu taşınmazın 2002 den sonra evlilik birliği içerisinde alınmış edinilmiş mal niteliğini haiz bir taşınmaz olduğunu varsayıyorum.)
Bilindiği üzere TMK 225 maddesine göre; evliliğin boşanma sebebiyle sona erdirilmesine karar verilmesi halinde, mal rejimi boşanma dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer.
Bu durumda satış zamanına bakmak gerekiyor;
1-) Satış tarihi eğer boşanma davası açılmadan önceki bir tarih ise, evlilik birliği boşanma davası ile sona ermiş olsa da, mal rejimi boşanma davasının açılmasıyla geriye dönük olarak sona erdiğinden, dolayısıyla satış, taraflar arasındaki mal rejimi devam ederken yapıldığından yukarıda diğer iletilerde de zikredilen TMK 229/2 ye dayalı olarak dava açılabilecektir.
2-) Satış tarihi boşanma davası açıldıktan sonraki bir tarih ise ve açılan boşanma davası sonrasında evlilik birliği sona ermiş ise satış işlemi, mal rejimi sona erdikten sonra yapılmış olduğu için yukarıda belirtili TMK 229 maddesi hükümlerine dayalı bir dava açılamayacaktır. Çünkü malın satış tarihi, mal rejiminin sona ermesinden sonraki bir tarihe tekabül etmektedir. (Dava, boşanma ile sonuçlanmamışsa mal rejimi devam ettiğinden yukarıda 1. şıkta belirtilen durum geçerli olacaktır.)

Peki bu durumda ne yapılabilir?
Bu durumu da iki ihtimale göre değerlendirmek gerekmektedir.
A-) Eğer satılan taşınmaz aile konutu ise;
A-1) Tapuda taşınmazın aile konutu olduğuna dair bir şerh yoksa,
Bu durumda davacı, taşınmazı satan eş ve alıcıya karşı TMK 194/1 e göre tapu iptal tescil davası açılabilir. Tapuda aile konutu şerhi bulunmasa bile doğrudan kanundan kaynaklanan bir sınırlamadan ötürü eşe ve taşınmazın satıldığı ilk alıcıya karşı birlikte dava açılabilir. Buradaki koruma şerhten kaynaklı bir koruma değil doğrudan yasa hükmünden kaynaklı bir korumadır. Fakat taşınmazı satın alan ilk alıcı taşınmazı başka bir iyiniyetli 3. kişiye satarsa artık burada TMK 194/1 değil, TMK 1023 de düzenlenmiş bulunan tapuya güven ilkesi devreye girer ve son alıcının bu tasarrufu hukuken korunur.
A-2) Tapuda taşınmazın aile konutu olduğuna dair bir şerh varsa,
Normalde tapu kaydında aile konutu şerhi varsa satış ancak diğer eşin yazılı izniyle gerçekleştirilebilmektedir. Fakat bir şekilde taşınmaz satılmış ise bu durumda taşınmaz ne kadar el değiştirirse değiştirsin tapuda kayıtlı aile konutu şerhine karşı alıcı tarafından iyiniyet iddiasında bulunulamayacağından (Buranın aile konutu olduğunu bilememek yahut bilebilecek durumda olmamak şeklinde bir iyiniyet) TMK 194'e dayalı olarak diğer eşe ve son malike karşı dava açılabilir.
B-) Eğer satılan taşınmaz aile konutu değil ise;
Bu durumda Aile konutu sözkonusu olmadığından TMK 194'e dayalı olarak dava açılamayacağından (yine mal rejimi sona erdikten sonra yapılmış bir tasarruf sözkonusu olduğundan TMK 229 a göre de dava açılamayacağından) diğer eş, yapılan satış işleminin kendisinden mal kaçırmak amaçlı yapıldığını ve bu nedenle muvazaalı olduğunu iddia ve ispat ederek genel hükümlere dayanan bir tapu iptal ve tescil davası açabilir. Bu durumda alacaklı eş, 6098 sayılı Yeni BK madde 19 hükmü gereğince, yapılan satışı iptal ettirdikten sonra malın borçlu eş adına tekrar tescilini sağlayarak, alacağını bu maldan tahsil edebilir.



İyi çalışmalar..