Mesajı Okuyun
Old 03-10-2006, 22:18   #6
Av. Murat ÇETİNKAYA

 
Varsayılan

Emeğiniz için çok teşekkür ediyorum sayın meslektaşım. Anlaşılan 6 yıl gibi kısa bir sürede kural değişikliğe uğramış. Zaten bu bitişik yazımlar bizim dil bilgimizin en büyük sorunlarından. Yıllardır bir görüş birliğine varılamadı. Örneğimi yineleyeceğim. Doğumevi; bu sözcük kural gereği ayrı yazılması gereken ve iki sözcükten oluşan bir tamlama, fakat sitedeki kılavuzda bitişik olarak yazılmış. zira kural değerli meslektaşımın da belirttiği üzere, 200 basımı kılavuzda da aynen şu şekilde: "En büyük sıkıntının da birlesik kelimelerde ortaya çıktıgı
görülmüstür. Birlesik kelimelerdeki bitisik yazma egiliminin sınır tanımaz bir sekilde yaygınlasması
karsısında bunu sınırlayıcı bir kuralın getirilmesi sart olmustu. Yanlıs egilimi yaygınlastıran düsünce suydu:
Iki veya üç kelimeden olusan bir yapı; yeni bir nesne, kavram veya hareketi karsılıyorsa bitisik yazılır. Bu
durumda masa saati, duvar saati, masa takvimi, duvar takvimi, beyaz peynir, dil peyniri, sis kebabı, kus uçusu,
lâvanta mavisi, kefal balıgı, muhalefet partisi, örümcek agı, pul biber, yok etmek, var olmak, arz etmek, azat
edilmek gibi binlerce kelimenin bitisik yazılması gerekecekti. Bir kısmı yazılmaya baslanmıstı bile. Evet
bunlar yeni nesne, kavram ve hareketleri karsılayan birlesik kelimelerdi; ama Türk imlâ geleneginde bunları
bitisik yazmak yoktu. Üstelik bunları bitisik yazmak Türkçenin yapısına da uygun düsmüyordu; bitisik
yazılan kelime, tek kelime gibi algılanıyor ve vurgunun yeri degistirilebiliyordu. Kara borsa ve yas çay
kelimelerini bitisik gören spikerlerimiz vurguyu ikinci kelimeye kaydırarak dilimizin vurgu sistemini
bozuyorlardı. Esasen Türkçe; binlerce nesne, kavram ve hareketi tek kelimeyle degil, iki kelimeyle karsılayan
bir dildi ve bugüne kadar oldugu gibi bunların ayrı yazılmasında hiçbir sakınca yoktu. Bu bakımdan
komisyonumuz, öncelikle bitisik yazılan birlesik kelime ile ayrı yazılan birlesik kelime kavramlarını
birbirinden ayırdı ve bitisik yazılanlara bitisik kelime denmesini uygun gördü. Ses düsmesi, ses türemesi ve
vurgunun yer degistirmesiyle kaynasmıs hâle gelen bitisikler dısındaki bitisik kelimeler için su kuralı getirdik:
Kelimelerden biri veya ikisi, birlesme sırasında benzetme yoluyla anlam degismesine ugrarsa bu tür birlesik
kelimeler bitisik yazılır. Demek ki bitisik yazılmak için yeni bir kavramı karsılamak yetmeyecekti;
kelimelerden en az birisinin anlam degismesine ugraması sart olacaktı ve bu degisik anlam, kelimenin
yalnızken tasıdıgı anlamlardan biri olmayacaktı; birlesme sırasında ortaya çıkacaktı. (Gülmek mi istesem ağlamak mı? )Söz gelisi kapı kolu,
kapı'dan da kol'dan da farklı yeni bir nesnenin adıdır; ama birlesigi olusturan her iki kelime de kendi anlamını
korumaktadır. Kol kelimesi "insanın kolu" anlamında olmadıgı için ilk bakısta anlamca farklılasmıs
görünüyorsa da kol'un bu anlamı yalnız kullanıldıgında da mevcuttur; anlam farklılasması birlesme sırasında
olmamıstır; o hâlde bu birlesik, ayrı yazılmalıdır. Buna karsılık bir alet adı olan kargaburnu sözünde ne karga
ne burun vardır; bu kelimeler birlesme sırasında kendi anlamlarından çıkmıslar ve benzetme yoluyla yeni bir
nesneye ad olmuslardır; o hâlde bu birlesik, bitisik yazılmalıdır. Imlâ kuralları bölümümüzde bütün bunlar
gruplara ayrılarak ve bol örneklerle desteklenerek gösterilmistir. Ayrıca gelenekten gelen bütün bitisik
kelimeler de mümkün oldugu kadar sınıflandırılarak ayrı ayrı maddeler hâlinde belirtilmistir. Aynı sekilde
ayrı yazılan birlesik kelimeler de sınıflandırılmıs ve madde madde gösterilmistir. Hangi tür birlesik kelimenin
bitisik yazılısının geleneklestigi tabiî yine de tartısılacak bir konudur. Biz böyle durumlarda bütün imlâ
kılavuzlarına basvurarak bitisik yazılısı geleneklesmis olan yapı ve kelimeleri belirlemeye çalıstık.
Imlâ kılavuzlarının büyük çogunlugunda bitisik olanları geleneklesmis saydık. Bitisik veya ayrı yazılıslar
çesitli imlâ kılavuzlarında farklılık gösteriyorsa tabiî ki yukarda belirledigimiz kurala uyduk. Bu arada birçok
imlâ kılavuzunda bitisik yazılan fakat yaygın olarak kullanılmayan yapı ve kelimeleri de geleneklesmis
saymadık.
Hane, zade, name, perver, perest gibi kelimelerle, Farsça kurala göre olusturulan yemekhane, dayızade,
beyanname, vatanperver, putperest gibi birlesiklerle yine Farsça ve Arapça kurallara göre olusturulan
ehveniser, gayrimenkul, methüsena, özbeöz, daüssıla, aleykümselâm, masallah, fisebilillâh gibi birlesiklerin
bitisik yazılması tabiîdir. Bunlar kalıp olarak, tek bir kelime gibi dilimize yerlesmislerdir ve bu kalıplar yeni
3
kelime yapımında artık kullanılmamaktadır. Buna karsılık Türkçe kurallara göre kurulan benzer anlamlardaki
birlesiklerin, geleneklesmedikleri takdirde bitisik yazılmalarına gerek yoktur. Söz gelisi as evi, dogum evi ayrı
yazılır. Bu örneklerde kelimeler kendi anlamlarını korumaktadır ve aynı yapıyla huzur evi, konuk evi gibi pek
çok yeni terim yapılmıstır." demem o ki, 6 yıl önceki kural nerelere kayboldu, şimdiki kural ne oldu... T.D.K.'nın ciddi ve bilimsel yönetime ihtiyacı olduğu düşüncesi giderek artıyor içimde. Zira politikacılar gibi Kurul da dün ak dediğine bugün kara diyebiliyor... Saygılarımla.