Mesajı Okuyun
Old 07-01-2009, 10:15   #2
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Sayın Katılımcı;

Bir boşanma davası açıldıktan sonra, tarafların tekrar aile birliğini sürdürmeleri, karşılıklı sorumlulukları yüklenmeleri elbetteki, açılan davanın reddini gerektirir.

Davacının, boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu gördüğü eşini affettiği anlamına gelir ki; bu yeni bir bakış açısı ya da yeni bir karar değildir.

Bu sebeple örnek iki kararı ekliyorum.

Alıntı:
T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi

Esas: 2007/392
Karar: 2007/2595
Karar Tarihi: 22.02.2007

ÖZET: 4722 Sayılı Kanunun 1. maddesi hükmü de dikkate alındığında olaya 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanması gerekir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.


(4721 S. K. m. 166) (4722 S. K. m. 1) (1086 S. K. m. 440, 441, 442)

Dava: Hükmün; dairenin 19.10.2006 gün ve 11995-14356 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmişti. Sözü geçen dairemiz kararının düzeltilmesi istenilmekle evrak okundu, gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: 1- Taraflar arasında 02.10.2000 tarihinde açılan ve retle sonuçlanan davada, verilen ret kararı davacı kocanın temyizi üzerine, dairemizin 19.10.2006 gün 2006/11995 Esas, 14356 sayılı kararı ile, davacı kocanın boşanma davasının kabulü ile boşanmaya karar verileceği yerde davanın reddi doğru bulunmadığından bozulmasına karar verilmiş ise de; tarafların boşanma davası devam ederken birlikte sağlık merkezine müracaat ederek tüp bebek yapmak istedikleri ve dinlenen davalı tanık beyanına göre bir araya gelerek birlikte yaşadıkları anlaşılmış,

Ancak;

Bu husus ilk incelemede gözden kaçırıldığından davalının karar düzeltme isteminin kabulü ile, dairemizin 19.10.2006 gün 2006/11995 Esas 2006/14356 Karar sayılı bozma kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.

2- İşin esasının incelenmesine gelince;

4722 Sayılı Kanunun 1. maddesi hükmü de dikkate alındığında olaya 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanması gerekir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Sonuç: Davalı kadının karar düzeltme isteminin 1. bentte gösterilen nedenlerle kabulü ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440-442. maddesi gereğince dairemizin 19.10.2006 gün 2006/11995 Esas 14356 Karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasına, 2. bentte gösterilen nedenlerle hükmün ONANMASINA, 22.02.2007 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Alıntı:
T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2001/2-367
Karar: 2001/373
Karar Tarihi: 18.04.2001

ÖZET: Boşanma davası devam ederken taraflar barışmış bir araya gelmişler ve bu suretle dava sebebi olarak gösterilen olaylar davacı tarafından hoşgörü ile karşılanmış olmasına göre boşanmaya karar verilmesi doğru değildir.

(743 S. K. m. 134,150/1)

Dava: Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 19. Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 10.3.2000 gün ve 1995/485 E. 2000/130 K. sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 23.6.2000 gün ve 2000/6857-8609 sayılı ilamiyla; (...Boşanma davası devam ederken taraflar barışmış bir araya gelmişler ve bu suretle dava sebebi olarak gösterilen olaylar davacı tarafından hoşgörü ile karşılanmış olmasına göre boşanmaya karar verilmesi doğru değildir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davalı vekili

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Tarafların birlikte kooperatif evinde oturmalarına rağmen davacı, dava dilekçesini davalının çalıştığı kurum adresine göndermiş, ilk oturuma katılmamış, davalının sonraki oturumlara katılmamasını sağlayarak davalının kendisini savunmasını engellemiş, ortaklaşa alınıp kendi adına kütüklenen evi satmak suretiyle davalıyı evden tahliye edeceğini ve evleneceğini açıklayarak boşanmayı belirli bir plan çerçevesinde gerçekleştirmek istediği bu itibarla davada iyiniyetli olduğu kuşkuludur. İddiayı doğrulayan tanık sözleri çelişkilidir.

Diğer yönden davalının yargılama devam ederken barıştıklarına dair açıklaması davacının belirlenen tutum ve davranışı karşısında bu olgunun araştırılmasını zorunlu kılmaktadır. Medeni Kanunun 150/1. maddesi gereği deliller ne olursa olsun hakim vicdanen kani olmadıkça boşanmaya karar veremez. Evlilik birliğinin temelden sarsıldığının kabulü kuşkuya yer vermeyecek açıklık da belirlenmelidir.

O halde davalının yargılama sırasında barıştıklarına ilişkin iddiasının dikkate alınması bu yönde araştırma inceleme yapılarak hasıl olacak vicdani kanaata göre bir hüküm kurulması gerekir. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 18.4.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları

Tüm hukuki değerlendirmeleri ve yazışmaları MUTLAKA avukat aracılığı ile yapınız.

Dava dosyanız sadece hukuk eğitimi almış kişilerin anlayabileceği anlamlar taşır.

Bu sebeple, kulaktan dolma bilgiler ya da yama yardımlar şeklinde değil MUTLAKA profesyonel yardım alarak ilerleyiniz.

Saygılar.