Mesajı Okuyun
Old 25-03-2014, 19:19   #50
MAHMUT MAVİGÜL

 
Varsayılan

İletiniz bir tüm olarak irdelendirildiğin de,kendi içinde çelişkiler yaratan, neoliberal ekonomi ve siyaset anlayışı ile kapitalist felsefeyi, sorunlarımızın sözde çözümü noktasındaki yararlarına methiyeler dizildiğini, aslında mesleğin onur ve haysiyetini tesis etmek için gizli hasetlik içeren sözde çözümler arayışı içerisinde hareket edildiğini, “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler, dünya kendi kendine döner" felsefesinin,ortak paylaşım ruhuna aykırılığını,avukatlık mesleğinin,bir meslek olarak kabulünün ancak sınav zorunluluğu şartı ile kabul görebileceğini,mesleki refahiyetin aslında başkalarına mesleki yaşam hakkının tanınmaması ile geçerlilik kazanacağını,
avukatlık ücretinin tahsilinin çözümü noktasında Devlet’i çözüm mercii görmeyip, ancak mesleki kimlik için Devlet’i çözüm mercii olarak görülmesini,köle ve efendi ikileminin sığ çözümler içerisinde değerlendirildiğini,avukatlık ücretini yargılama giderleri kapsamında görülmesine rağmen,bunun gider avansı kapsamına alınmamasında yasa ve yönetmelik koyucunun fikir ve eylemlerinin isabetliliğinin desteklemesini hayretler içerisinde izlemekteyim.
Sn.Emrah ÇEVİK iletinizle aynı mesajdaş değilim!...
Öncelikle avukatlık mesleğinin içerik olarak tanımını hiçbir efendi veya köle yapamaz.Antik çağdan bugünlere değin mücadelesi ile ün salmış “ÇİÇERO” , avukatlık mesleğini yapabilmek için antik senatodan onay almamıştır. Başarı ve yeteneğini,muhakemesi ile harmanlayarak kokteylini kendisi hazırlamış,bir sürü başarıya imza atmış ve kendi sonunu da hazırlamıştır.Doğumu ve gelişimi ile ölümü noktasında hiçbir vesayet makamı yetki alamamıştır.Mesleğimizin atası olarak bilinen bu zat,hür doğmuş,hür yaşamış ve hür ölmüştür.
Günümüzde avukatların da durumu böyledir.Siz bir avukatı sınav ve mülakat zorunluluğu altına sokarsanız eğer, o meslektaş o anki egemen gücün vesayeti altına girer.Artık o egemen gücün tasarrufu altındadır.Kendini tasarruf etmek hakkından mahrumdur.Bizim konumuz ise serbest meslek erbabı olarak Vergi Usul Kanunu kapsamında vergi mükellefi olarak kabul gören ancak,kendi söküğünü kendi diken serbest avukatlık mesleğinden söz etmekteyiz.İşte 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun vaz’edicileri avukatlık için bir sınav zorunluluğu getirmemişler ise, bu serbestiyetin ürünü düşünceden kaynaklıdır.
Barolar, baro başkanlarını ve yönetim kurullarını seçerlerken,grup adına hareket ederek özünde siyasi bir düşünce ve söylemin neticesi olarak seçime giderler.
Israrla değindiğiniz sınav zorunluluğunun getirildiğini var sayalım.Ünlü Fransız düşün adamı Sn.Monteskiyö “kuvvetler ayrılığı” prensibini sırf yeşillik olsun diye o anki gündeme taşımadı.Uzak görüşü ile bugünlere ışık tutarak,egemenlerin
serbest at koşturmalarının önünü kesmiş oldu.Yürütme-Yasama ve Yargı.Üç adet ateş parçasının sadece kendi atomları etrafında dönmesini sağladı.Birbirlerinin atomları etrafında her beraber dönmüş olsalardı eğer,nasıl bir patlamanın vukuu bulacağı malumunuzdur. İşte,yürütmenin başı olacak Baro yönetim kurullarının,
yasa koyucunun getirdiği sınav zorunluluğu yasasını, tüm tarafsızlıklarından ari bir şekilde adaletli bir seçim ile mülakat yapabilecekleri mümkün mü dür?!!! Baro yönetim kurulları, bu işlemleri icra ederken,bir şirkete avukat tayin etme noktasındaki seçimlik haklarını değil,tüm insanlığın savunuculuğuna soyunmuş,konsültasyonlu davaların operatör cerrahı, psikolog veya psikiyatr,sosyal bilimci,sosyal adaletçi, ekonomist,kendi bürosunu temizleyen,kendi çayını demleyen,kendi hastalığı ile kendisi ilgilenen,bireylerin sorunlarını para karşılığı satın alan vs. gibi oldukça kompleks bir şahsiyetin mesleki seçimini yapacaklardır.Bu karmaşık Sn.şahsiyetin bir vesayet makamınca değerlendirilmesinin yapılması,mesleğin içerik itibariyle anatomisine, kimyasına aykırıdır.Haydi diyelim kişisel başarı ve ürünlerini,kopyala-yapıştır mantığı ile belgeleyen bir Sn.şahsiyetin,beyin kıvrımlarında gezinmek,muhakeme erk ve yeteneğini keşfetmek,paralel evrendeki Dünya benzeri bir gezegeni bulmak kadar zorlu bir iştir.Böylesi bir kokteylin tadına ancak,usta bir barmen bakabilecektir.
Soruyorum,böyle bir barmenin varlığının ve sayısının ne olduğu konusunda bir bilginiz var mı?! Böylesi sığ bir çözüm anlayışı ancak,yerel idare Encümenlerinin vereceği kararlar kadar basit ve yavan olacaktır.Dinin siyasete alet edilmesini bertaraf eden laiklik felsefesi gibidir,avukatın laiklik felsefesi…Siyasete,zümrelere,taraflara bağlı değildir avukat…Avukat tarafsızdır ve tarafsız kalacaktır.Ne efendidir ve ne de köledir. Bilmem hassasiyetlerimi yansıtabildim mi?!
Sınav ve mülakat zorunluluğu yönündeki sığ düşüncenize iştirak etmemekle birlikte,avukatlık ücreti noktasında Devlet’in desteğini aramanızdaki çelişki de beni yordu.Biz sadece HAKLARIMIZI İSTİYORUZ!...
Avukatlık ücreti yargılama giderleri kapsamında değil mi dir?.O halde sorun ne?!! Kendilerini “Hukuk mühendisi” olarak tanımlayan noterlerin hali hazırda süre gelen refahiyetleri karşısında,konsültasyonlu nice davaların gezici operatör cerrahları olan bizlerin refahını betimleyecek ve yaşatacak HMK’nun 114.maddesi ve ilişkin Yönetmelik’in 3 ve 4.maddelerine giremememizin izah ve dayanağı nedir?. Anılan Yasa ve ilişkin Yönetmelik’in ilgili maddelerine girdiğimiz an serbest avukatlık jargonumuz bozulup,Devlet’çi bir anlayışa mı tabi olacağız?..Anlamış değilim.Israrla HMK da yapılacak tadilatlara karşı durarak,neoliberal ve kapitalist felsefe jargonları ile sığ çözümler arayışı peşindesiniz.Avukatlık mesleği taksi şoförlüğü mesleği değildir.Kota konulamaz.
Başarı ve yeteneğinizi,muhakemenizle harmalayıp piyasa çıktığınız an zaten serbestsinizdir.Kimse size engel olamayacaktır.Bizim karşı durduğumuz husus,biz meslektaşlara uygulanan “ÜVEY EVLAT” muamelesi ve düşüncesidir. Bilirkişi her ne kimse
Mühendistir,Ekonomisttir,İşinin ehlidir.Peki bizler işimizin ehli değimliyiz dir? Bilirkişi ücreti yargılama kapsamına alınıp ücreti “gider avansı” adı altında hakları korunarak teslim ediliyorsa eğer,bizlerin hakları neden teslim edilmesin...Sırf yeşillik olsun diye mi savunma yapıyoruz!...Bir hizmet sunuyoruz…Emek veriyoruz…Bu hizmet ve emeğimiz YARGILAMA SÜRECİ İÇERİSİNDE gerçekleşiyor…O halde yargılama giderleri kapsamında bizlerin de ücretinin “ Gider Avansı” kapsamında peşin olarak ödenmesi gerekmektedir.CMK'daki uygulama neden HMK'da uygulanmasın?!!!Bu kadar basit.Değindiğim üzere biz sadece HAKKIMIZI İSTİYORUZ!...Ne Yeniçeri’yim,ne de Sipahi’yim…Padişah çok yaşamış ya da yaşamamış umurumda değil!...Bürosunun suyunu-elektriğini,sabit giderlerini ödemek zorluğu altına girerek,kredi kart borç batağına saplanan nice saygın meslektaşlarımızın mevcudiyeti karşısında; padişah çok yaşamış ya da yaşamamış umurumda değil!...
Sevgi ve selamlarımla…