Mesajı Okuyun
Old 16-01-2013, 13:02   #3
Av.Özlem PEKSÜSLÜ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
6.Hukuk Dairesi
Esas: 2002/461
Karar: 2002/621
Karar Tarihi: 04.02.2002
 

ŞUFA DAVASI - ŞUFALI PAYIN DAVA SIRASINDA SATILMASI - PAYDAŞIN PAYDAŞ ALEYHİNE ŞUFA HAKKI - SEÇİMLİK HAK - SATIN ALANIN İYİNİYET




ÖZET :





Şufalı payın iktisabından önce dava konusu taşınmazda paydaş olan kişi hakkında, şufa hakkı kullanılamaz. Çünkü şufa hakkı, bir paydaşın payını üçüncü şahsa satması halinde diğer paydaşların kullanabilecekleri bir haktır. Paydaş, üçüncü şahıs sayılmayacağına göre paydaşın paydaş aleyhine şufa hakkı söz konusu olamaz. Şufalı pay dava sırasında, bir başka şahsa veya satışı yapan paydaşa satılırsa davacı, seçimlik hakka haizdir. Dilerse davayı yeni satın alan şahsa yöneltir, dilerse davayı tazminata dönüştürerek dava ettiği şahıs hakkında yürütür. İlk satış bedeli ile ikinci satış bedeli farklı ise, davacının hangi satış bedelinden sorumlu olacağı son satın alan şahsın iyi veya kötü niyetli olmasına göre değişir.
(743 S. K. m. 658, 659) (4721 S. K. m. 732) (1086 S. K. m. 186)

Dava: Mahalli mahkemesinden verilmi

ş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı şuf'a davasına dair karar dahili davalı Yusuf A. tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Dava şufalı payın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece ilk satış bedeli üzerinden şufa hakkını tanıyarak davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm dahili davalı Yusuf A. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Şufa'a davasının davalısı şuf'alı payı iktisaptan önce o taşınmazda paydaş ise onun hakkında şuf'a hakkı kullanılmaz. Çünkü M.K.nun 659.maddesi bir paydaşın payını üçüncü şahsa satması halinde diğer paydaşların şuf'a haklarını kullanabileceklerini hüküm altına almıştır. Paydaş üçüncü şahıs sayılmayacağına göre paydaşın paydaş aleyhine şufa'a hakkı söz konusu olamaz. Dava hakkına ilişkin olduğu için bu hususun davanın her safhada resen gözönünde tutulması gerekir. Bu gibi durumlarda savunmanın genişletilmesinden de söz edilemez.
Şuf'alı pay dava sırasında bir başka şahsa veya satışı yapan paydaşa satılırsa davacı, usulün 186.maddesi uyarınca seçimlik hakka haizdir. Dilerse davayı yeni satın alan şahsa yöneltir, isterse davayı tazminata dönüştürerek dava ettiği şahıs hakkında yürütür. Bu itibarla davacıya seçimlik hakkını kullanması yönünden mehil verilmesi gerekir. Şuf'alı payın eski sahibine dönmesi davacının ilk satışla doğan şuf'a hakkına engel teşkil etmez. Dava, şuf'alı payı iktisap eden paydaşa yöneltilirse onun hakkında devam ettirilir.
İlk satış bedeli ile ikinci satış bedeli farklı ise davacının hangi satış bedelinden sorumlu olacağı konusu önem taşımaktadır. Son satış alan şahsın iyi veya kötü niyetli olmasına göre durum değişir. Son satın alan şahıs kötü niyetli ise davacı ilk satış bedeli ile aksi halde son satış bedeliyle sorumlu olacaktır. Burada ispat külfeti de tabiatıyla davacıya düşecektir. Davacı tanık dahil her türlü delille son satın alan ve dava yöneltilen şahsın ilk satışı ve bedelini bildiğini, buna rağmen muvazaalı olarak şuf'a hakkını önleme amacıyla bedelin fazla gösterildiğini kanıtlaması gerekir. İkinci satış fazla bedelle ilk satana yapılmışsa, o kimse birinci satışın tarafı olduğu için kötü niyetli olduğunun kabulü icabeder. Davacının ayrıca delil ibrazına gerek yoktur.
Olayımızda dava konusu pay 9.8.2001 tarihinde 200.000.000.TL.bedelle davalı Selahattin U'a satıldıktan sonra yargılama sırasında dahili davalı Yusuf A'a 11.9.2001 tarihinde 1.500.000.000.TL.bedelle satılmış ve HMUK'.nun 186.maddesi uyarınca Yusuf A. davaya dahil edilmiştir. Davacı tarafından ikinci yapılan satışta dahili davalının kötü niyetli olduğuna dair göstermiş olduğu tanıklar davalı ile dahili davalının aile dostu olduklarını, dava konusu payı davalı Selahattin U'un babasının hissedarları birbirine düşürmek için dahili davalıya sattırdığını ikinci şahsın kaça aldığını tam olarak bilemediklerini beyan etmişlerdir. Tanıkların bu beyanı karşısında dahili davalının payı muvazaalı şekilde ve kötü niyetle aldığı kabul edilemez. Mahkemece bu durumda davacıya ikinci satış bedeli üzerinden şufa hakkını kullanıp kullanmayacağının sorulması, kullanacağını söylemesi halinde şufa bedelini depo etmesi için uygun bir süre tanınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olmuştur.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 4.2.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)




Sinerji Mevzuat ve

İçtihat Programı