Mesajı Okuyun
Old 08-05-2013, 15:30   #37
avrecepefe

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Avukat Hakan Eren
Sayın meslektaşlarım,

Böyle bir sorun ile karşılaştık...

Mahkeme avukata görev verebilir mi? Mahkeme yargıcının böyle bir yetkisi var mıdır?

Sorunun kaynağı bir ara karar. Ara karar aynen şöyle:


"...varsa taraf vekillerinin müvekkilleri olan asıllara, Hukuki Sorunların Sulh ya da Uzlaşma Yoluyla Çözümlenmesinin yasal dayanakları ile birlikte mahiyet ve önemini ayrıntılı bir şekilde anlatmalarına, bu görevini yerine getirmeyen vekil hakkında 6100 sayılı HMK’nun 329. maddesi gereğince disiplin hükümlerinin uygulanma imkanının bulunduğunun da bilinmesine"

Biz bu ara karara karşı düşüncemizi belirtmeden önce THS dostlarımıza danışalım, görüşlerini alalım dedik.

Bir makamın, bir başka makama görev verebilmesinin ön koşulu olarak, makamlar arasında astlık üstlük ilişkisinin var olması gerektiğini düşünüyoruz.

Davayı gören yargıç ile taraf vekili avukat arasında hiyerarşik bir ilişki var mıdır?

Kabule göre de (severim bu klişeyi) HMK 329'un hedeflediği amaç ile yukarıdaki "görev" içerik olarak uyuşmakta mıdır? Diğer bir anlatımla, HMK 329'un olayda uygulanma yeri var mıdır?

Ama asıl soru tabii ki şu: Yargıç, avukata görev verebilir mi?


Tüm bu kaos içinde belki tali önem taşımakta ama, ara karara hakim olan üslup hakkında düşünceleriniz nelerdir?

Tüm dostlara selam ve saygılarımla...


Bir Devletin bütün kurumları ihyâ edilse ve fakat Adalet birimleri ihmâl edilse, o ülke halkının refah ve huzur içinde yaşamasına imkân ve ihtimal yoktur.

Hukukun,insanların birbirleriyle ve devletle arasındaki münasebetleri ve hatta devletler arası münasebetleri düzenleyen kurallar manzumesi olduğu tanımından yola çıkıldığında, adil olmayan bir hukuk düzeni ile ne bireyler arasındaki ilişkilerde, ne bireyin kamu gücünü elinde bulunduranlarla münasebetlerinde, ne de devletlerin birbirleriyle temaslarında bir adım ileri gitmek mümkün olmayacaktır.Böyle bir düzen diğer kurum ve kuruluşlarıyla uygar seviyede olsa bile, adalet mekanizmalarındaki aksaklık, o düzenin tüm dişlilerini; arasına çomak sokulmuşçasına bozacak ve paramparça edecektir.

Bugün yüksek teknolojiye sahip, halkı refah içerisinde yaşayan, dev ekonomileri olanbir takım ülkelerin, bazı devletlere veya onların halklarına nasıl davrandığını görmemek mümkün değildir. Burada hemen “ Kuvvetsiz adalet aciz, adaletsiz kuvvet isezalimdir” sözünü hatırlatmak isterim.

Bunca yıldır ihmal edilen Adalet mekanizmasının sağlıklı biçimde işleyebilmesi içinderhal radikal tedbirler alınması gerektiği ortadadır.

Bu vesileyle önemli sorunlardan bazılarını tek tek ortaya koyup çözüm önerilerimide izah etmeye çalışacağım:

II. HÂKİM VE SAVCILIKMESLEĞİ İLE İLGİLİ SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ


1. Hâkimve Savcı Sayısının Acilen Artırılarak Uzman Hâkim ve Savcılık MüessesesininOluşturulması Gerekmektedir.


Bilindiği üzere hâkim ve savcılık mesleği ile ilgili atamalarda; “bir hukukçu hukukun her alanında bilgi sahibi olmalıdır” düşüncesiyle hareket edilmektedir. Böylelikle uzun süre ceza veya hukuk mahkemelerinde görev yapan bir hâkimin bir sonraki görev yerine savcı olarak atanması ya da Aile, İş, Ağır/Asliye/Sulh Ceza,Ticaret, Asliye/Sulh Hukuk, İcra Hukuk vb. mahkemelerde göreve başlatılması;yine yıllarca savcılık yapan bir savcının birden hukuk/ceza mahkemelerinde hâkim olarak göreve başlatılması, hep aynı düşüncenin tezahürü olmuştur.

Hâlbuki insanın kısıtlı melekeleri ve hukuk dünyasının engin denizi karşılaştırıldığında bu denizde yüzebilmek için iyi bir yüzücü olmak gerektiği ortaya çıkacaktır.İyi bir yüzücü olmanın ve bu denizde boğulmadan yüzebilmenin en önemli koşuluda hukukun bir dalında uzmanlaşmaktan ibarettir.

Nasılki bir sporcudan, aynı zamanda hem mükemmel bir atlet, hem mükemmel bir basketbolcu, hem harika bir boksör ve hem iyi bir eskrimci olması umulamayacaksa, mükemmel bir adalet için de bir hukukçudan hukukun her alanında bilgi ve beceri sahibi olması beklenmemelidir.

Sorun bu çerçevede ele alındığında, yargılama usulleri farklı kanunlara tabi tutulmuş mahkemeler arasında zaman zaman yapılan geçişler yargıyı ve yargısal faaliyeti aksatmakta, hâkim veya savcıyı adeta yeni bir mesleğe başlamışçasına zor durumlarda bırakmaktadır. Böyle bir anlayışın sonunda verilecek kararların çok da sağlıklı olmayacağını hepimiz iyi bilmeliyiz!

Ceza Mahkemelerinde CMK. Hukuk Mahkemelerinde ise HMK. Hükümlerinin uygulandığı; usul hükümlerinden başka esasa ilişkin mevzuatın da çeşitliliği ve binlerce maddeden ibaret olması karşısında (TMK. TTK. TBK. İK. İİK. NK. TCK. KTK. KMK. GK. vb.),verilebilecek hatalı kararların sorumluluğunu sadece hâkimlere yükleyemeyiz.

Kulakburun boğaz doktorundan bir müddet sonra kalp ameliyatı yapması istenilebilirmi? Veya bir ortopedi uzmanından artık beyin ameliyatlarına girmesi…

Kabul edilmelidir ki doktorların uzmanlığı dışında yapacağı operasyonlar hasta sağlığını ciddi bir biçimde tehlikeyedüşürebileceği gibi, hukukun sadece bir dalında uzmanlaşılmadığı takdirde de ortaya adalet sağlığını bozacak kararlar çıkacaktır.

Bu eksikliğin giderilmesi için staj eğitiminden sonra hâkim ve savcı adaylarından hukuk, ceza, iş, aile, ticaret, basın vb. gibi alanlardaki ihtiyaca göre seçim yapmalarının istenilmesi ve mesleklerinin sonuna kadar da aynı branşta kalmalarının sağlanması gerekmektedir. Böylelikle kademeli olarak branşında uzman hâkimler yetişecek, daha adil, daha sağlıklı kararlar ortaya çıkacaktır.

Ülkemizin her yerinde tüm mahkemelerin kurulmamış olduğu, belli yerlerde yığılma olabileceği düşünülebilirse de bu uzun vadede önemli bir sorun teşkil etmeyecektir.


2. Hâkimlikve Savcılık Sınavlarından Sonra Yapılan MülakatSınavı Kaldırılmalıdır.


Hâkimlikve savcılık mesleğine giriş sınavlarından sonra başarı gösterenlerin en üstpuandan geriye doğru mesleğe kabulleri sağlanmalıdır. Zannımca mülakat esasınınuygulandığı tüm meslek alımlarında bu ve benzeri sözlü imtihanların kaldırılmasıgereklidir. Bu vesileyle bir takım ön yargıların da önüne geçilmiş olacaktır


3. İdariYargıda Görev Alacak Hâkimlerin Hukuk Fakültesi Mezunlarından Oluşturulması; Bununİçin de Yeni Hâkim ve Savcı Alımlarının Sadece Hukuk Fakültesi Mezunlarına HasredilmesiGerekmektedir.


Hukukunbir derya olduğunu az yukarıda dile getirmiştim. Diğer fakültelerde alınantemel hukuk bilgileri ile adalet dağıtmanın ne kadar yetersiz olacağını takdiredeceğinizi umuyorum!

Benzerkonularda İdari Yargı ile Adli Yargı arasında çelişkili kararlar çıkması da böylelikleönlenmiş olabilecektir. Esasında yapılması gereken şey yargıyı tek bir çatıaltında toplamaktır… Ancak bunun şu aşamada mümkün olamayacağını biliyorum.



4.Bağımsızlıkla Sorumsuzluk Kavramlarının Bir An Önce Aydınlığa Kavuşturulması Gerekmektedir.


Hâkim ve savcılarbağımsızdır. Görevlerini hiçbir makam ve mevkiden, kişi veya kurumdanetkilenmeden yerine getirmelidirler. Ancak bu kural, hâkim ve savcılarınkararlarını verirken sorumsuzca davranmalarını gerektirmez.

TürkiyeCumhuriyeti, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde her yıl milyonlarca Eurotazminat ödemeye mahkûm edilmektedir. ( Bu rakam ortalama 25 milyon Avrodur )Ama bunun sorumluluğunu hiçbir hâkim ve savcı üstlenmez…

Özelliklemülkiyet hakları ve hürriyetlerin kısıtlanması noktasında, gelişmiş ülkelerinsahip olduğu hukuk standartlarına göre ısrarla kararlarını gerekçelendirmeyenhâkimlerin, bu davranışlarının ekonomik sorumluluğunu artık üstlenmesigerekmektedir.

Heryıl ödemek zorunda kaldığımız 25.000.000 Avronun, tazminat olarak değil vefakat adalet mekanizmasının geliştirilmesi için harcandığını ve böyle birkaynakla neler yapılabileceğini düşünebiliyor musunuz?



5. Hâkimve Savcıların İş Yoğunluğunu Gerekçe Göstermek Suretiyle Dava DosyalarınıYıllarca Sürüncemede Bırakmalarının Önüne Geçilmelidir.



Hâkimlik ve savcılık mesleği onurlu,saygın bir meslektir. Bu göreve talip olanlar tüm bu sorunları bilmek üzeremesleği yapmak arzusundadırlar. İş yoğunluğu mazeretinin bu çerçevededeğerlendirilmesi gerekmektedir.

Bir yerde aynı mahkemenin birden fazla dairesibulunup da, mahkeme hâkimlerinden bazılarının seri ve çalışkan bir biçimdedosyaları karara çıkarttığı halde, diğer hâkimlerin benzer türdeki davalarıaylarca ve hatta yıllarca sürüncemede bıraktığı hukukçuların çoğunun malumudeğil midir?



Hâkimve savcılarla ilgili uygulamada yaşanılan başkaca birçok sorun örneklendirilebilir:

a)Kurduğu hükümden emin olamayan Sayın Hâkim, duruşmayı sonlandıran kararınıverirken; “ Bir de Yargıtay baksın bu dosyaya!” demek suretiyle yeni birgelenek oluşturmaktan çekinmez. Ama malum dosyanın aylar/yıllar sonra Yargıtay’dandönmesini beklemek biz avukatlara düşer. Bu sorunun uzmanlaşma metodu ilegiderilebileceğini az yukarıda ifade etmiştim.

b)Hâkimler ve savcıların aynı lojmanı paylaştıkları, aynı sosyal ve kültürelortamlarda bulundukları, avukatlarla arkadaşlık yapılmasının halk arasında endişelereyol açacağı düşüncesiyle sadece kendi aralarında diyalog kurmak zorunda kaldıklarıbir sistemde, insanların bir canlı olduğu ve duygularının bulunduğu gerçeği degöz önüne alındığında; bir hâkimin mesai arkadaşı, dostu, komşusu olan birsavcının hukuka aykırı olsa bile kaç tutuklama veya tahliye veyahut bir başkatalebini geri çevirebileceğini sizlere soruyoruz?

c)Hâkim ve savcılar toplumdan öylesine tecrit edilmektedir ki; kendilerinin biralışveriş merkezinde pazarlık yapması, bir kahvehanede oturması, maç seyretmesi,hâsılı, bulunduğu bölgedeki halkla iç içe olması bile neredeyse yasaklanacaktır.Bu yolla hayatın gerçeklerinden, halkın ihtiyaçlarından, düşünce ve arzularındanuzaklaştırılan meslektaşlarımızdan kamuoyunun vicdanını kararlarına aksettirmesinasıl beklenilebilir?

Buve benzeri sorunların çözümü için de Hâkim ve savcılara çalışkanlıkları ve başarılarıoranında ek ödemeler yapılmalıdır.

Örneğin; bir takvim yılında, temyizedilmeksizin kesinleşen kararlar da dâhil olmak üzere istinaf/temyiz edilmeklebirlikte onanmış kararlarının sayısı oranında hukuk mahkemelerinde hâkime, cezamahkemelerinde ise savcıyla birlikte olmak üzere ekonomik ödüllendirme sistemigetirilmelidir.



6.Cumhuriyet Savcısı artık kürsüden indirilmeli, avukatla aynı statüde görevyapması sağlanmalıdır.



7.Yüksek Mahkemelerdeki Yargı Süreci Hızlandırılmalıdır.



BölgeAdliye Mahkemelerinin faaliyete geçmesine kadarki süreçte en azından karardüzeltme istekleri, temyiz incelemesini yapan daireden farklı dairelerdeincelenmelidir. Böylelikle kararlar yeni bir süzgeçten geçirilmiş olacak veadeta Yüksek Yargı kendi kendini denetleyebilecektir.

III. DİĞER BAZI SORUNLARVE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ



1.Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun Yapısı ve Seçim UsulleriDeğiştirilmelidir



Hâkimlerve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin birçok üyesinin muvazzaf hâkim vesavcılarca seçilmesi uygulamasından vaz geçilmelidir. Seçilen üyelerin,seçenlerin atama ve tayinlerini, disiplin soruşturmalarını, haklarında yapılan diğer şikâyetleri vb.inceleyen kişiler olduğu düşünüldüğünde ortaya çıkabilecek bir takımönyargıların da önüne geçilmiş olacaktır.



2.Yargı hizmetleri karşılığında alınan harçların devlet bütçesine çok ciddi birkatkı yaptığı düşüncesindeyiz. Her ne kadar hizmetin tam karşılığı olmasa da…Eğitim, sağlık, ulaştırma vb. gibi kamu hizmetlerinin bırakın bütçeye katkıyapması, tam aksine ağır bir yük teşkil ettiği düşünüldüğünde Yargısalfaaliyetler için ayrılan bütçenin bir an önce yeterli seviyeye getirilmesigerekmektedir. Bunun bütçe planlamasıyla ilgili bir sorun olduğudüşünülebilirse de “Adalet Mülkün Temelidir” felsefesinin asla unutulmaması/unutturulmamasızorunludur.



a)Yeteri kadar personel istihdam edilmelidir,

b) Yeniyapılacak adliye binaları kısa süreli ihtiyaçları karşılamak için değil vefakat uzun süreli hizmet verebilecek bir proje ve plan dâhilinde yapılmalıdır,

c)Bölge Adliye Mahkemeleri bir an önce faaliyete geçirilmelidir,

d)Adli Kolluk faaliyetinin hayata geçirilmesi acilen alınması gereken önlemlerdendir.



3. İcra veİflas Müdürlükleri Adaletin Tecellisi Noktasında En Önemli Birimlerden Biridir.



Ziramahkemede bir davayı kazanmanız hak aramanın sadece birinci aşamasıdır. Eldeettiğiniz ilamın infazının sağlanması ise müddeabihe kavuşmanız içinzorunludur. “Davayı kazandık ama müddeabihi kaybettik” sözü ilamın infazınıngerçekleşmediği durumlarda acı bir tebessümle söylenen bir söz olarak kalmamalıdır.

İcrave İflas Daireleri yeterli personel ve alt yapı hizmetleri ile donatılmadığımüddetçe Anayasa ile güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün de önüne geçilmişolacaktır.



4.Bir Takım Yasal Düzenlemelerin Yeniden ve Acilen Gözden Geçirilmesi Gerekmektedir.



Özellikleİcra ve İflas Kanunu köklü değişikliğe tabi tutulmalı, Yargı reformunun sadece cezakanunlarının iyileştirilmesi ile sağlanamayacağı önemle vurgulanmalıdır.Yapılacak değişiklikler toplumun herkesimini memnun etmediği müddetçe değişiklik olmaktan öteye geçemeyecektir.



5.Adli tatil uygulamasına son verilmelidir.



UygulamadaAdli Tatil fiilen Haziran ayında başlatılmakta ve mahkemelerde aylarca hâkim vesavcı bulunmamaktadır.

Adalethizmetlerinin tatil edilmesi gibi bir sonuç, adalete olan güven duygularının dakesintiye uğramasına yol açmaktadır.

I. AVUKATLIK MESLEĞİ İLEİLGİLİ SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ



KanaatimceAdalet Reformuna yönelik çalışmalarda, mekanizmanın bütün unsurlarıyla birlikteele alınması icap eder. Ne yazık ki bahsi geçen faaliyetlerin tamamına yakınbir kısmı, değerli hâkim ve savcılarımızın iş yoğunluğunun azaltılması ve hayatstandartlarının artırılmasından başka bir amaca hizmet edemeyecektir. Adaletintecellisi noktasında, en tabiî ki, hâkim ve savcıların hem iş yoğunluğununazaltılması, hem de hayat standartlarının artırılması zorunludur. Ne var kiburada avukatlar asla göz ardı edilmemelidir.



1.Avukatlık Ücret Tarifelerine Uyum konusunda Yaptırımlar Getirilmek SuretiyleAvukatlığı İnsanlar Nezdinde Ucuzluk Pazarı Haline Getiren Zihniyetin DerhalDeğiştirilmesi Sağlanmalıdır.



Âcizanefikrimce avukatlık mesleğinin en önemli ve acilen çözülmesi gereken problemibelli bir vekâlet ücreti politikasının uygulanamamasıdır.

Bu çerçevede mevcutdüzenleme tadil edilerek yasayla her Baroya ücret tarifesi yayımlama veüyelerini kendi çıkaracağı asgari ücret tarifesine mecbur edecek düzenlemelergetirme imkânı verilmelidir. Böylelikle Baroların yayımladıkları ücrettarifeleri temenniden öteye geçecek; yasal bir zorunluluk haline getirilebilecektir.

Bunun temini bakımından gerekli yasaldüzenlemenin hemen hayata geçirilerek Maliye Bakanlığı ile işbirliği yapılması;bir yandan avukatın açacağı her dava için bağlı olduğu baronun asgari ücrettarifesi üzerinden vergilendirilmesinin sağlanarak, diğer yandan da bağlı olduğu barodisiplin kurulları tarafından cezalandırılması yoluna gidilmesi ilk akla gelençözüm yollarından biri olacaktır.

Örneğin, bir boşanma davası içinKayseri Barosunun yayımladığı asgari ücret tarifesi 7.000 Lira ise,meslektaşımız açacağı bu davada 7.000 Lira üzerinden vergi ödemeye mecburedilmeli, aksine davranış halinde Kayseri Baro Başkanlığı tarafından dadisiplin cezası ile cezalandırılmalıdır. Böylelikle mesleğe hiç yakışmayanücret rekabeti ortadan kaldırılacak, ucuz iş yapan değil, mesleğin vakarınauygun iş yapan avukatlar tercih edilecektir.

Bu cümleden olarak tarifeye aykırıbiçimde örneğin 2.000 Lira ücret talep eden meslektaşımız neticesinde 7.000Lira üzerinden vergilendirileceğinden ve ayrıca disiplin cezası ile de karşıkarşıya kalabileceğinden bu yolun önü enbaşından kesilecektir.

Unutulmamalıdır ki böylelikle insanlarnezdinde saygınlığımız biraz daha artacak, işimi kime daha ucuz yaptırabilirimdüşüncesi zihinlerden kalkmak suretiyle meslekteki kalite de böylelikle üstseviyeye çıkarılmış olacaktır.

Birçok meslektaşımızın ofisininkirasını, sekreterinin maaşını ödeyemez hale geldiği bu zamanlarda standart birücret uygulamasıyla bu sorunun çözüleceği kanaatindeyim.



2.Hâkimler ve Savcılar İçin Öngörülen İmkânların Acilen Avukatlar İçin de HayataGeçirilmesi, Böylelikle İki Meslek Arasındaki Ayrımın Derhal Ortadan KaldırılmasıGerekmektedir.



a) Adaletingerçekleşmesi noktasında avukat, en az bir hâkim ve savcı kadar değerlidir vegereklidir.

b) Avukatlarınihmal edildiği bir hukuk düzeninde umulan adaletin ortaya çıkma ihtimali yoktur.

c) Hâkimlik ve savcılıkmesleği adaletin bir ayağı ise avukatlık mesleğinin de adaletin diğer ayağıolduğu unutulmamalıdır:

Avukatlarında en az bir hâkim ve savcı kadar korunma ihtiyacı olduğu halde hâkimler vesavcılardan silah taşıma ruhsat harcı alınmaması; avukatlardan ise yükseksayılabilecek bir harç talep edilmesi, avukatlara hala yeşil pasaport almaimkânı sunulmaması, hâkim ve savcıların tüm kurum ve kuruluşlar tarafından sonderece itibar gördüğü halde, avukatlara aynı itibarın gösterilmemesi hepimizinyaşadığı emsal eşitsizliklerdendir.

d) Yargılamafaaliyetinin iddia-savunma ve yargılama makamı olarak ayrıldığı gerçeği,evrensel hukuk devleti ilkelerindendir. Kamu gücünü elinde bulunduran bir iddiamakamı ile yine kamu gücünün emrediciliğini kullanan yargılama makamınınkarşısında daha zayıf ve güçsüz durumda bulunan bireylere tanınan savunma hakkıda çoğunlukla biz avukatlarca yerine getirilmektedir. Hal böyle olunca:

3.Yeni Bir Avukatlık Kanunu ile Avukatlar Yargılamanın Figüranı Olmaktan Çıkarılmalıdır.



Avukatları,yargılama faaliyetinin sadece bir figüranı olarak gören ve onları sadece parakarşılığında iş yapan kişiler olarak sunan zihniyet derhal değiştirilmelidir.Yargılama faaliyetinin başrollerinden birisinin de avukat olduğu gerçeği önemlevurgulanmalıdır. Bu sözümüzden dolayı bir takım serzenişleri şimdiden duyargibiyiz. Ama hakikat maalesef böyledir.

Avukatlar figürandır:Çünkü 1136 Sayılı Avukatlık Kanununa göre verilen ve resmi kimlik sıfatını haizkimlik belgeleri bile hala çeşitli kurum ve kuruluşlarca itibar görmemekte,kabul edilmemektedir. Bir banka çalışanı, avukatlık kimliğinizle hesabınızdanpara çekme talebinizi asla kabul etmemekte, nüfus cüzdanınızı veya varsa sürücübelgenizi görmek istemektedir. Oysa bir Hâkim veya Savcıya bu zorluğunçıkarıldığı vaki değildir.

Avukatlar figürandır:Çünkü bir trafik polisi sizi çevirip ihlal ettiğiniz kurallar neticesinde idaripara cezası düzenleyebilirken, bir hâkim ve savcı için fiili olarak bu mümkün değildir.

Avukatlar figürandır:Çünkü aynı bina içerisindeki iki mahkeme kalemi arasında gidecek bir dosya sizeverilmez. Bir mübaşir veya bir kalem memuru sizden daha güvenilirdir.

Avukatlar figürandır:Çünkü esas hakkındaki mütalaasını vermesi için dosya mahkeme hâkiminceCumhuriyet Savcısına verilir. Ama avukatın aynı gayeyle dosyayı alıp bürosuna götürmehakkı yoktur.

Avukatlar figürandır:Çünkü tüm kamu kurum ve kuruluşları ile özel teşebbüsler hâkim ve savcılarınher talebini emir telakki ettikleri halde, avukat, adliye nüfustemsilciliğinden davasıyla ilgili bir nüfus kaydını bile almak için adetayalvarır. Avukatlık Kanununun açık hükümlerine rağmen…

Avukatlar figürandır:Çünkü tutuklama tedbirinin bir istisna olduğu, müvekkilinizin tutukluyargılanmasını gerektirecek şartların oluşmadığı veya sona erdiği, bunun yerinebaşkaca adli kontrol müesseselerinin uygulanmasını talep ettiğinizde hep;

Sanığaisnat olunan suçun vasıf ve mahiyetine, mevcut delil durumuna, sorgu vesavunmasındaki anlatımlarına, suç vasfının değişme ihtimaline ve kaçma,saklanma, delilleri karartma şüphelerinin bulunması dikkate alınarak, tahliyeedilmeleri yönündeki talebiniz; basmakalıp sözcüklerle, gerekçeleri somut bilgive belgelere dayandırılmaksızın reddedilmektedir. Hukuk eğitimi almasaydık, “ Herhaldebütün insanlar aynı suçu işliyorlar ki, suçun adı ne olursa olsun, mahkemelerhep aynı gerekçeyle tahliye taleplerini reddediyorlar” derdik.

Avukatlar figürandır:Çünkü 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 149. maddesi uyarınca; “Şüpheli veya sanık, soruşturma vekovuşturmanın her aşamasında birveya birden fazla müdafiin yardımından yararlanabilir.” Hükmüne rağmen,duruşma salonunda sanıkla aranızda duruma göre en az 3-4 metre vardır. Bumesafede sanık yalnızdır ve sizin anlık yardımınızdan duruşmaboyunca asla yararlanamaz.



4.Avukatlarla Hâkim ve Savcılar Arasındaki Münasebetler Yeniden Tesis Edilmeli, AralarındaAstlık Üstlük İlişkisi Olmadığı Önemle Tekrarlanmalıdır.



5. Avukatlık Mesleğine Giriş İçin SınavlardaBaşarılı Olma Mecburiyeti Getirilmelidir.



Ülkemizdebulunan hemen tüm Üniversitelerde Hukuk eğitimi yapan fakülteler açılmış veaçılmaya devam etmektedir. Hâkimlik ve savcılık mesleğine giriş için bir takımsınavlardan geçmek mecburi iken, yargılamanın diğer ayağı olan avukatlıkmesleği için aynı usullerin benimsenmemiş olması büyük bir eksikliktir.





6.Yeni hukuk fakültelerinin açılmasına izin verilmemelidir.