Mesajı Okuyun
Old 24-11-2007, 18:14   #3
Av. Canan EKE

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avalaattin61
Arkadaşlar konu ilginizi mi çekmedi yoksa siz de benim gibi ilk kez mi böyle bir şey duydunuz. Saygılar

T.C.
YARGITAY
Dokuzuncu Hukuk Dairesi
E : 1996/22741
K : 1997/5910
T : 25.03.1997

DAVA :
Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin parasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
YARGITAY KARARI
Davacının 1.7.1986 tarihinde davalıya ait işyerinde çalışmaya başladığı 18.10.1991 tarihinde SSK'nın verdiği yaşlılık aylığı başvuru dilekçesinde 1.10.1991 günü işyerinden ayrıldığını bildirerek yaşlılık aylığı bağlanmasını istediği ve kurumca yaşlılık aylığı bağlandığı 1.10.1991 tarihinden sonra SSK yaşlılık primi ödenmediği 1.10.1991 günü hizmet akdi emeklilik nedeni ile davacı tarafından sona erdirildiğinden kendisine 9.412.000 TL kıdem tazminatı ödendiği bilahare davacının yeni bir hizmet akdi ile işyerinde çalışmalarını bürdürdüğü bu akdinde 16.3.1994 günü işveren tarafından haklı bir neden bulunmadığı halde sona erdirildiği ve davacıya son çalışma dönemi için ihbar ve kıdem tazminatı ödenmediği davacının isteği doğrultusunda mahkemece tüm çalışma süresi nazara alınarak ve son ücret üzerinden hesaplanan kıdem tazminatından emeklilik sırasında ödenen miktar faizleriyle düşünülerek bakiyenin kıdem tazimanıt olarak hüküm altına alındığı anlaşılmıştır.
506 sayılı Yasanın 60/H maddesi gereğince işyerinden ayrılmadan yaşlılık aylığı bağlanamaz. Bu nedenedirki davacı 1.10.1991 tarihinde işyerinden emeklilik sebebiyle ayrılmış ve durum 18.10.1991 de SSK ya bildirerek yaşlılık aylığı bağlanmasını temin etmiştir. Bu durumda hizmet akdinin emeklilik nedeniyle 1.10.1991 günü sona erdiğinin kabulü ve bu tarihteki ücret üzerinden kıdem tazminatı ödenmesi gerekir. İşverenin 1.10.1991 tarihinden önceki hizmetler için ödediği miktarın az ve Bölge çalışma Müfettişinin tesbitinin doğru olduğu tesbit edilirse bu süre için bakiye kıdem tazimnatına hükmolunmalıdır.
Hemeklilikten sonraki çalışma süresi için ise davacının kıdem tazminatına hak kazandığı anlaşıldığından 16.3.1994 tarihindeki ücret nazara alınarak kıdem tazmiantı belirlenmeli ve istekde göz önünde bulundurularak hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece yukarıdaki esaslara uyulmadan yapılan hesaplamaya itibar edilerek kıdem tazimanıt talebinin kabul edilmesi bozma nedenidir.
2-İhbar tazminatı hesabında emeklilik sebebiyle akdin sona erdiği tarihten önceki dönemin nazara alınması mümkün değildir. Zira bu tarihten sonraki çalışmalar yeniden kurulan hizmet akdine dayalıdır. Mahkemece son hizmet akdi süresi nazara alınarak ihbar tazminatı hesaplanarak hüküm kurulmalıdır. Mahkemece yanlık değerlendirme ile hüküm kurulması hatalı olup bu sebeple de karar bozulmalıdır.
3-Davacının çalışma süresine ve 1475 sayılı Yasanın 49/1-b maddesine göre bir yıllık ücretli izin alacağı 18 gündür. Buna rağmen mahkemenin yıllık 24 gün üzerinden yapılan hesaplamaya itibar edilerek fazla yıllık izin ücretine ve hükmedilmesi de bozma nedenidir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.3.1997 günündeoyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı işcinin davalıya ait işyerinde çalışırken emeklilik tarihine kadar kendisine kıdem tazminatının ödendiği konularında taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Emekli olduktan sonra davacı hiç ara vermeden çalışmalrını sürdürdüğü ve bu son dönem dönem çalışmasınında kıdem ve ihbar tazimanıtan hak kazanacak şekilde son bulduğu dosya içerisinden anlaşılmaktadır.
Yerel mahkemece tüm çalışma soresi göz önünde tutularak son üçret üzerinden ihbar ve kıdem tazminatları hesabı yapılması gerektiği sonucuna varılarak istek doğrultusunda hüküm kurulmuşturki, bu çözüm şekli İş Hukukunun işçiyi koruma temel ilkesine uygundur. Gerçekten somut olayda emeklilik tarihinde kıdem tazminatı adı altında işçiye bir ödeme yapılmış ise de, fiili iş ilişkisi sanki emeklilik olgusu hiç yokmuş gibi sürdürülmüştür. Bu durumda hizmet süresi bir bütünlük içinde esas alınıp hesaplamalar payılarak ve evvelce ödenen miktarın gerçekleşen kıdem tazminatında mahsubu yoluna gidilmelidir.
Açıklanan nedenlerle bozma kararının 1 ve 2 bentlerine katılınamamıştır.

Başkan E.A.Özkul