Mesajı Okuyun
Old 16-03-2004, 18:40   #1
buketoz

 
Varsayılan Ailede Tek Avukat Olmak Zor İş:)

Ailede tek avukat olmak zor iş
Bir ailede tek avukat siz olduğunuzu düşünün. Kabus gibi bir şey
Hani insanlarımız bir doktorla karşılaşır ve hemen akıllarıa ona soracak bir sürü soru gelir ve peşpeşe "Doktor Bey benim şuramda bir ağrı var neden acaba?" gibi sorular yöneltip doktoru ablukaya alırlar ya işte bunun da ondan bir farkı yok aslında.
Ailede tek avukatım. Teyzemin kiracılarıyla ben ilgileniyorum, anneannemlerin arsasının, müteahhide verilmesi işleriyle ben ilgileniyorum, teyzemin çocuklarının okulda arkadaşlarıyla kavga edip sonra okul müdürü tarafından ailesinin okula davet edilmesinde aile avukatı olarak ben yer alıyorum. Dayımın oğulları arabayı çarpınca soluğu ben de alıyorlar, bara gittiklerinde ve orada kavga çıktığında gecenin bir yarısı karakola yine ben çağrılıyorum. Teyzem apartman yöneticisi olduğu zaman en ufak bir sorunda aranan yine benim.
Bazen çok çekilmez oluyor ama yine de halimden çok şikayetçi değilim. Onlar benim ailem ve onlara bir şekilde yardımım dokunduğu için mutluyum.
Size yine aile avukatı sıfatıyla yaşadığım bir anıyı anlatmak istiyorum. 2 yıl önce yılbaşı gecesi eğlenceden evime dönüyordum ve bir telefon geldi.
Kuzenim telefonda panik içinde Bahçelievler Karkolunda olduklarını arkadaşının vurulduğunu söyledi. Paldır küldür ayağımda topuklu ayakkabılar ve gece kıyafetleriyle karakola gittim. Büyük kuzenim ve 2 arkadaşı karakoldaydılar. Küçük Kuzen vurulan arkadaşının yanında refakatçi olarak acildeymiş. Büyük kuzenin ve diğer 2 arkadaşının ifadeleri alındı. Küçük kuzenin de ifadesinin alınması gerekiyordu. Yanımda başka bir avukat arkadaşım vardı. O bana "seni hastaneye bırakayım sen refakatçi olarak orada dur ben de kuzenini karakola getirip ifadesini aldırtayım" dedi. Tamam dedim ve acile geldik. Kuzen gitti ben orada kaldım.
Bu arada olayı size anlatayım. Kuzenler arkadaşlarıyla eğlenmeye gitmişler. eğlence bittikten sonra eve dönüyorlarmış. Arkadaşlarından birinin midesi çok kötü olmuş ve yolda kenara çekip durmuşlar. O sırada 2 bina ilerdeki bir tekel bayiinden bir adam çıkmış "Napıyorsunuz siz orada" diye çıkışmış. Bizim çocuklar durumu anlatmışlar, arkadaşlarının fenalaştığını o yüzden durduklarını hemen gideceklerini söylemişler. Adam "Siz bekleyin bakalım geliyorum şimdi" deyip dükkanına gitmiş ve silah alıp gelmiş. Bizimkiler kurusıkı zannettikleri için önce hiç ciddiye almamışlar. "Abi ayıp ediyorsun gideceğiz dedik sana" demişler bunun üzerine adam rastgele ateş etmeye başlamış. Bizimlkiler halen tabancanın kurusıkı olduğunu düşündüklerinden adamın üstüne koşup yakalamaya çalışmışlar. (Bu arada vurulan çocuk da adamı kovalayanların arasında) Sonra çocuk elini beline koyunca birden bire vurulduğunu farketmiş. "Kurusıkı değilmiş gerçekmiş vurulmuşum" diye bağırmış. Bir an herkes elini beline atıp vücudunu yoklamaya başlamış acaba ben de vuruldum mu diye. (İşin komik yanı herkes kendi vücudunda önce belini kontrol etmiş arkadaşları belinden vuruldu diye). Sonra şoku atlattıktan sonra adamı yakalamışlar. Bu arada adam körkütük sarhoş ve aftan faydalanıp çıkanlar arasında. Olay bu şekilde olmuş.
Şimdi esas komediye geçiyorum. Ben hastanede acil serviste vurulan çocuğa refakat etmeye başladım. Benden su istedi. Doktora gittim "su istiyor vermemde sakınca var mı " diye sordum. Doktor da şimdi vermeyin deyince tamam dedim çocuğun yanına geldim. Saat sabahın 5:30'u olmuştu ve ben çok yorgundum. Çocuğa suyu sonra getireceğimi, içeri gidip biraz oturacağımı sonra yanına geleceğimi söyledim. Tamam dedi. Perdesini kapattım adımımı attım...karşımda duran bayan bana garip bir şekilde baktı ve iyi misiniz dedi. Sonrasını hatırlamıyorum))
Gözümü açtığımda bir doktorun kucağındaydım ve arkadan bir hemşire elinde iğne ile peşimizden geliyordu. Beni kan kokusu tutar ve iğneye karşı fobim var. Beni taşıyan adama bağırmaya başladım "Bırakın beni ben çok iyiyim, geçti, tamam, bakın çok iyiyim, lütfen iğne yapmayın" diye çırpınmaya başladım. Ama doktor benim neredeyse 2 katım eninde ve boyunda olduğu için çabalarım sonuçsuz kaldı. Beni başka bir odaya götürüp yatırdılar. Ayağımın altına koli koydular, tansiyonumu ölçtüler, bana meyvesuyu getirdiler. Allahtan hemşire iğneyi benim için getirmiyormuş
Bu arada avukat arkadaşım ve kuzenim hastaneye gelmişler. Vurulan çocuk bir odada yatıyor ben de onun yanındaki odada yatıyorum. Vurulan çocuk turp gibi benimse rengim sararmış solmuş. Gören ben vuruldum da vurulan çocuk bana refakat ediyor sanır Avukat arkadaşım ve kuzenim benim ne kadar iyi bir refakatçi olduğumu söyleyip benimle dalga geçtiler
Bu arada bir başka komik olay daha olmuş hastanede. Vurulan çocuk acile geldiği zaman hemen röntgen filmini çekmişler. Kurşun çocuğun belinin yan tarafından girip tam arkasından çıkmış. Giriş ve çıkış delikleri var. Ama röntgende kalçasında kurşun çıkıyormuş. Doktor sormuş "Sen daha önce vuruldun mu diye" hayır demiş çocuk. Olamaz demiş doktor. Sen mutlaka daha önce vurulmuş olmalısın senin kalçanda da kurşun var. Çocuk ısrarla hayır vurulsam bilmez miyim ilk vuruluşum diye ısrar etmiş. Sonra olay çözülmüş
Kurşun belin ön tarafından girmiş ve arkadan çıkmış. Bu arada kemere takılmış ve çamaşırın içine girmiş O şekilde film çekilince de doğal olarak kurşun da filmde çıkıyormuş
Hayatımda geçirdiğim en maceralı ve en komik olaylardan biriydi bu. Sizinle paylaşmak istedim.
Mutlu Kalın