Mesajı Okuyun
Old 27-03-2007, 15:26   #12
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

"Adına üzülmek" başlığıyla ilgili olarak:


Alıntı:
Bizler toplum olarak bu durumlarda 'palavralara karnım tok' diye düşünürüz.

Doğrusu Türkçe'nin kullanımıyla ilgili olarak, cümlelerde aktarılan duygulanımların samimi olup,olmayışına yine cümlelere bakarak karar vermek oldukça yanıltıcı sonuçlara gebedir. Salt bir tümcenin doğru ve düzgün kullanımına bakarak söyleyenin samimi olduğuna kanaat getiremeyeceğimiz gibi, aksi biçimde yine salt söyleyişi uygunsuz buluşumuza bakarak da samimiyetsizlik ve palavra olduğu inancı geliştiremeyiz.

Aksi halin kabulü durumunda, tüm belagat ustalarının, özü sözü bir olduğu çıkarımına ulaşmamız gerekir ki, kuşkusuz olanaklı değil.

Alıntı:
Ben, karşımdakinin benim ne kadar üzüldüğümle ilgili varsayımlarda bulunması ve üzüntümü benim kadar hissettiğini vurgulamasından hoşlanmam. Bu hiç kimsenin haddi olmadığı gibi; somut bir kanıtı da olamaz


Bunu haddini bilmezlik olarak değerlendirmeniz ilgimi çekti. Birisinin sizin için en az sizin kadar üzülebileceğine olan inançsızlığınızı, "hoşlanmamak", "haddi olmamak" şeklinde cümlelerle paralel tutmanızı, tüm iyiniyetime rağmen anlayamadım. Somut kanıta gelince, elbette olmaz, bu sizin başkalarına ve başkalarının size ne kadar inandığına bağlı olarak değişir.



Alıntı:
İlk eleştiriniz için şunu söylemek zorundayım: evet; adım gibi eminim; yoksa yüzyıllardır böyle yaşamamız, aşık olmamız, ürememiz, topluluklar kurmamız mümkün olmazdı

Seni seviyorum tümcesinin Türkçe'de olmadığına, kullanılmadığına, söylenmesine gerek olmadığına veya uygun mekanda söylenmediği takdirde ayıp olduğuna dair savlarınızdan emin olduğunuzu belirtmeniz karşısında, tartışmak anlamsız.

Dil ve dile yönelik eleştirileri, dile hakim ustalardan dinlemek daha yararlı, yapıcı ve çok daha gerçekçi olacaktır inancındayım.

Saygılarımla...