Mesajı Okuyun
Old 16-06-2009, 20:59   #54
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Ve Bir Grup "En Güzel İnsan

Bir şehre gidersiniz; oradaki ahbabınızın, arkadaşınızın, akrabanızın haberi olursa ve sizi seviyorlarsa , “bak geliyormuşsun, mutlaka uğra” derler. Fırsat bulur da uğrarsanız sevindirirsiniz. Sevildiğinizi anlarsınız. Ne kadar severlerse sevsinler, “neredeysen haber ver biz oraya gelelim” demezler. “Tüh ya, geleceğini bilseydim, o iş için program yapmazdım” deyip hayıflananlar da olur. Onlar da severler sizi şüphesiz.

Amma, hasbelkader bulunduğu şehre geldiğinizi öğrenenlerden, birileri haftanın yorgunluk çıkarmak için en güzel akşamını feda edip sizin için toplanmışsa bu ayrık durumdur hayatta. Kim ne derse desin, bu durum normal değildir, ayrıktır.

İşte böyle bir ayrıcalığı insana sadece dostları yaşatır. Bir yerlerden aklımda kalmış; ülkede değerler kaybolmaya başladığında olacak ; “Güzel ülkenin güzel insanları güzel atlara binip gittiler” hayıflanması vardır ya. Ben o akşamki dostlarıma bu jestleri nedeniyle “güzel insanlar” demeyi görev biliyorum.

Fatih’le belirlenen yere girdiğimizde her zamanki gülümsemesi ile Av. Neslihan, ay ışığı Dilge ve yakışıklı arkadaşı, uzun masanın bize en yakın ucunda idi. Yanlarında yanlış hatırlamıyorsam Kavili Dost, yanında Ortadoğu’nun açık ara ile en yakışıklısı genç beyin Sevgili Engin ÖZOĞUL ve hemen yanında espri tüpü Sevgili Adli Tip. O’nun yanında ve yola bakan pencereye yakın yerde Üstad-ı Azam Saim Bey vardı. Karşısında da her zamanki amansız bloktan şair, edip, hukukçu, fotoğraf sanatçısı Sayın Av Cengiz ALADAĞ üstadım, O’nun yanında da herkesin “Benim Avukatım Olsa “ dediği geniş omuzlu yakışıklı delikanlı Sayın Av.Suat ERGİN var. Ve yanlarında masanın ortasına yakın yerde beyefendiliğin en nadide temsilcisi, gecenin gözdesi Zeynel Bey. Sonraları Claw süzüldü, göründü nerden haber aldı ve orasını nasıl buldu ise. Bir Ankara toplantısında da böyle yapmış, duymuştum. Şehir efsanesi yani.

Neslihan Hanım, Cengiz Bey, Ö. KAVİLİ ve Engin Bey’le tanışmış, THS usulü koklaşmıştık. Beni o mekâna kuş gibi götüren “güzel insan” yeğenim Sevgili Av. Fatih KARACA, benim “güzel insan” dostlarımla kucaklaştığımı görünce; “Amcamın başka akrabaları da varmış “demiştir içinden. Sonra kendi de akraba oldu, çıktı.

Bir kucaklaşma, bir sohbet, bir özlem, bir paylaşma.
Çoktandır böyle bir şey yaşamadık, yaşatmadı koşullar. Bir lokma ekmek, bir metrekare barınak, bir metre bez için geçti ömrümüz. Başkasının ekmeğine, barınağına, bezine muhtaç olmayalım, çocuklarımız muhtaç olmasın, en kabadayısından da belki de birkaç muhtaç eşe dosta yardımcı olalım diyerek koşturmakla geçti ömrümüz. Kavgamız, rekabetimiz görünen şeyler içindi hep. Çıkar düşünmeden arkadaşlık, ahbaplık unutulmuştu, hayat unutturmuştu böyle bir kavgaya sokarak bizi.

Kaynaşmıştık ama bu kez kaynadık, ateş olduk ( “Güzel insan”ların –KHS’deki tatlı atışmanın aksine- karşılıklı sevgi dolu sözler, sevgi dolu “şerefe”lerle), yandık, kömür olduk alevlendik. Kömür alevlenince anlaşılmazmış, yakan hangisi, yanan hangisidir.
Biz dostlarla hemhal olduk,“güzel insanlarla” güzelleştik.

Sağolun, var olun.

İyi ki varsınız

Teşekkürler İmparator Admin.