Mesajı Okuyun
Old 26-01-2013, 16:27   #6
Admin

 
Varsayılan

Devlet olarak bir kişiye ehliyet almadan araba kullanamazsın diyebilirsiniz. O kişi "sana ne, araba benim, can benim" diyemez, çünkü yetersiz bilgiyle araba kullanırken başkasının canına malına zarar verme ihtimali de vardır.

Ancak aynı kişiye "yetersiz bilgiyle kendi başına dava açamazsın" diyemezsiniz zira o davanın sonucu kendisini ilgilendirir, davanın kaybının kendisinden başkasına zararı yoktur.

O nedenle hukuk davalarında avukat tutulması zorunluluğu getirilmesi önerisine katılmıyorum. Herkes kendi davasının sonuçlarından kendi sorumludur, hukuk bilgisi eksikliği nedeniyle kaybederse o da kendi problemidir.

Bir kişiye hukuki yardım alma zorunluluğu getirmeyi bir kenara bırakalım, tıbbi yardım alma zorunluluğu dahi getirilmemiştir. Bir kişi hasta olsa dahi, -aklı başında olduğu sürece- tıbbı yardım almayı dahi hukuken reddedebilir. Kısaca devlet göz göre göre acı çekmeyi, hatta ölmeye karar vermiş bir kişinin dahi bu arzusuna saygı gösterirken, aynı kişiyi hukuki işlem yaparken profesyonel yardım almaya hangi gerekçeyle zorlayabilir?

Öte yandan profesyonel hukuki yardım almadığı için haklı davasını kaybeden milyonlarca kişi nedeniyle bu konunun kanayan bir yara olduğu noktasına da katılıyorum, çünkü hukuk bilgisi olmayan vatandaş adli/idari hukuk sisteminin işleyişi hakkında yanlış bir izlenime sahip. Vatandaş bir hukuk davası açtığında, devlete, dolayısıyla adalete, dolayısıyla hakime "sığındığını" zannediyor. Vatandaşın gözünde davasını açıp talebini devlete söylemesi yeterli, devlet tüm kaynakları ile kimin haklı, kimin haksız olduğunu araştıracak ve adaleti tesis edecek gibi yanlış bir izlenime sahip. Hukuk davalarında hakimin tarafsız bir dinleyici olduğu, tüm usuli işlemlerin belirli sırayla ve doğru zamanlarda yapılması gerektiği, aksi takdirde esasen en haklı kişi dahi olsa, davasını usulden kaybedeceğini bilmiyor ve başına bu geldiği zaman da adalete ve devlete olan güveni sarsılıyor. Kısaca sokaktaki vatandaş adli yargılamayı halen "kadılık" sistemi gibi işliyor zannediyor. Bu bence hukuk sisteminin en büyük kanayan yaralarından biri ve buna mutlaka bir çözüm bulunması gerekiyor, ancak çözümün avukat tutma zorunluluğu olduğu görüşüne de ben kendi adıma katılmıyorum.

Ben bu konunun çözümünün kamuoyunu bilgilendirme olduğunu düşünüyorum. En basitinden bir dava açıldığı zaman taraflara tebligat yapılırken, vekili olmayan tebligatların zarfı içine bu konuda kısa bilgi veren bir bilgilendirme yazısı konulabilir ve hukuk usulde hakimin maddi gerçeği sizin için bulup çıkarmayacağı, davayla ilgili işlemler doğru zamanda, doğru yerde yapılmazsa geçersiz görüleceği ve haklı davanızı kaybetmemek için bir avukattan yardım almanın iyi bir fikir olabileceği taraflara bildirilebilir. Aynı şekilde bu bildirim ilk duruşmaya katılan taraflara da hakim tarafından yapılabilir ve belki bildirim sonrası avukat tutmak isteyene 1 celse süre verilebilir. Örnekler çoğaltılabilir ve daha iyi bilgilendirme yöntemleri bulunabilir.

Vatandaşa hukuki sürecin işleyişi bu şekilde anlattıldıktan sonra yine de kendi davasını kendi takip etmek isteyene karışılmaması gerektiğini düşünüyorum. Bu noktadan sonra olası mağduriyetlerin sorumluluğu da dava sahibinin kendisine aittir.