Mesajı Okuyun
Old 23-04-2011, 09:55   #3
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan seyyid el semavi
Sayın meslaktaşlarım;

Cmk'ca atandığım ve ağır ceza mahkemesinde görülmekte olan bir davada mahkemece sanıkların 10'ar yıl hapis cezasına hükmeden kararı süresinde temyiz edemedim.

mahkeme kararı 07.04.2011 tarihinde duruşmada sanıklar ve benim varlığım sırasında yüzümüze karşı vermiştir.Temyiz süresini kaçırdığım ve sanıkların olası şikayetini düşünerek dosyayı incelediğim sırada sanıkların , cezavi müdürlüğünce zapta geçirilerek kararı veren ağır caza mahkemesine hitaben "gerekçeli karar hakkında" konulu dilekçeler gönderdiklerini gördüm. Dlekçeler içeriğinde sanıklar kendilerine verilen ceza miktarını bilmediklerini ve kendilerine tebliğini talep etmişlerdir.Her İki dilekçede temyiz süresi içinde havale edilmişlerdir.


Bunun üzerinde ben de 22.04.2011 tarihli 2 adet dilekçe yazarak mahkemeden havale ettirdim. Dilekeçemin biri temyiz diğeri ise temyiz süresine ilişkindir.

şimdi sorularıma geçecek olursak;

1:mahkeme sanıkların ceza evinden gönderdikleri dilekçeleri süre tutum dilekçesi olarak değerlendirebilir mi? (CMK.263. maddeyi dikkate alarak cevaplarsanız memnun olurum)

2. Şayet mahkeme süre tutum dilekçesi olarak değerlendirirse benim 22.04.2011 tarihli temyiz dilekçemi kabul eder mi?

3.Gerekçeli karar henüz tebliğ edilmedi fakat kalemde inceleyip temyiz ettiğimi kendi dilekçemde belirttim.Müdafii ve asil açısından temyiz süresi ayrı mı değerelendirilir?

CMK 263. ve 291.Maddeleri ışığında yaklaşıldığında temyiz talebinin kabul edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda değerli fikirlerinizi paylaşmanızı diliyorum.

Verilen dilekçede temyiz nedenlerini içeren durumların yer almaması halinde verilen dilekçelerin temyiz dilekçesi olma durumu ve doğal olarak da süre tutum dilekçesi olma durumu söz konusu olmaz.

Sanığın ve müdafisinin yüzüne karşı okunup okunmaması önemli olmaksızın herhangi birisinin yüzüne karşı tefhim olunan tarih itibariyle 7 günlük temyiz süresi başlar.