Mesajı Okuyun
Old 27-09-2009, 09:20   #6
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Oktay
Arkadaşlar, meslekte yeni olmamdan dolayı kimi zaman böyle konularda zorluklar yaşayabiliyorum. O yüzden yardımlarınız için şimdiden teşekkürler,
Müvekkilim yakından tanıdığı bir dostuna ( X' e) senetsiz, kefilsiz sadece söz ile ayda 600'er lira taksitle 10 ay vade ile ikinci al arabasını satmak konusunda anlaşmış ve arabayı X'e teslim etmiştir. (X) ilk ay taksidini ödemiş bu aydan sonra da müvekkilim arabayı ucuza verdiğini düşünerek; " zaten aramızda noter satışı veya yazılı bir sözleşme yok, ben sana ödediğin taksidi geri vereyim sen de bana arabamı geri ver " demiştir. Bundan 1 gün sonra cevap olarak da (X): "ben senin arabanı (Y)'ye, (Y) ile aramdaki başka bir borca mahsuben devrettim, araba şu anda (Y) de, git onunla muhattap ol" demiştir. Arkadaşlar Y de otogalericiliği ile uğraşan birisidir. Bu günlerden sonra (Y) akşamları müvekkilimin dükkanına gelip, "Artık araba bende, gel bugün yarın bana satışını ver, vermezsen arabayı yakarım, içinde esrar yakalatırım, ve sana burada ekmek yedirtmem" diyerek tehditte bulunmuştur. Arabayı üzerine almak isterken de herhangi bir ödemede bulunmak istememektedir.

Arkadaşlar olay kısaca bu şekilde. Öncelikle "Tehdit" hakkında suç duyurusunda bulunduk. Şimdi arabayı veya arabanın parasını geri almak için ne yapmam gerektiği konusunda kararsızım. Şu ihtimalleri düşünüyorum;

1- Sebepsiz Zenginleşme Davası Açmak; İkinci el araç satışında noter satışı geçerlilik şartı olduğundan, bu şartın gerçekleşmediğinden bahisle müvekkilim ile (X) arasında sözlü satış işlemi mutlak butlanla batıldır ve (X) e karşı sebepsiz zenginleşme davası açılabilir. (mi?) Burada ispat hususunda tereddütlerim var, satış aşamasında tanıklar var ve hala trafik tescili müvekkilim olduğuna göre tescil kaydı "resmi senet" sayılabilr mi?
2- Alacak davası açmak; Müvekkilim sözleşmeden dönmek istediğinden bahsetmeyip ,borçlunun taksitlerini ödemediğini iddia edip, alacak davası açmak. Burada da sözleşmenin varlığının ispatı hakkında tereddütlerim var, son olarak da;
3- pek etik ve hukuki olmasa da, müvekkilimi başka birisine muvazaalı olarak borçlandırıp, hacze girişip , aracı bağlatmak;
Meslektaşlarım yukarıdaki düşüncelerim hakkındaki fikirlerinizi ve kendi çözüm olanaklarınızı paylaşırsanız sevinirim .Saygılarımla



Alıntı:
Yazan Türk Medeni Kanunu
MADDE 991.- Bir taşınırın zilyetliğini iyiniyetle edinmemiş olan kimseye karşı önceki zilyet, her zaman taşınır davası açabilir.
Eğer önceki zilyet de, zilyetliği iyiniyetle edinmemiş ise sonraki zilyede karşı taşınır davası açamaz.


Tehdit edildğinize ilişkin şikayet dilekçenizde X'e sözlü akit ile sattığınızı kabul ettiyseniz, böyle bir durumda; bedel ödenmediği için akitten dönmeniz (ve dolayısıyla sebepsiz zenginleşme) mümkün olabilir diye düşünüyorum.

Tüm bunların dışında dava süresi geçmediyse eğer, somut olayda karşı edim henüz size ifa edilmediği için şekil geçersizliği temelinde sebepsiz zenginleşmeye dayanmanız da mümkündür düşüncesindeyim. Konuya benzerliği nedeniyle uygulanabilirliği olduğunu düşündüğüm

YARGITAY

İÇTİHADI BİRLEŞTİRME GENEL KURULU

E. 1987/2

K. 1988/2

T. 30.9.1988

Tarihli , (taşınmaz) satışlarındaki şekil eksikliğine ilişkin Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında edimin ifa edilmesi halinde MK.2 temelinde hakkın kötüye kullanılmasının olacağı, ( kararın mefhumu muhalifinden) edimin ifa edilmediği hallerde ise şekil geçersizliğine dayanmanın MK.2'ye aykırı olamayacağına karar verilmiştir. Bu bağlamda karşı tarafın hakkın kötüye kullanılması itirazı da anlam ifade etmez diye düşünüyorum.