Mesajı Okuyun
Old 15-02-2012, 16:24   #8
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Aşağıdaki karara da gözatmakta fayda var kanaatindeyim :


T.C. YARGITAY

14.Hukuk Dairesi
Esas: 2002/3579
Karar: 2002/4100
Karar Tarihi: 24.05.2002


İPOTEĞİN FEKKİ DAVASI - İPOTEĞİN KURULABİLMESİNİN ŞARTLARI - REHİN SÖZLEŞMESİ YAPILMASI VE SÖZLEŞMENİN TAPU SİCİLİNE TESCİL EDİLMESİ GEREĞİ - GAYRİMENKUL REHNİNİN İLERİDE DOĞABİLECEK BİR ALACAĞIN TEMİNİ İÇİN DE KURULABİLECEK OLMASI

ÖZET: İpoteğin kurulabilmesi için, öncelikle rehnedilecek (ipotek edilecek) gayrimenkulün maliki ile alacaklı arasında bir anlaşma (rehin sözleşmesi) yapılmış olması ve hukuki sonuç doğurabilmesi için de tapu siciline tescil edilmesi gerekir. Bir alacağa teminat olmak üzere kurulan gayrimenkul rehninin mutlaka mevcut bir alacak için kurulması şart olmayıp, ileride doğabilecek veya doğma olasılığı olan herhangi bir alacağın temini için de kurulabilir.

(4721 S. K. m. 771, 796)

Dava: Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13.2.2001 gününde verilen dilekçe ile ipoteğin fekki istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.7.2001 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı banka vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Karar: Davacı, 8.5.1998 tarihinde dava dışı Süleyman C’'ün davalı bankadan teminat mektubu alması ve borcuna karşılık taşınmazına ipotek verilmesi ile ilgili Süleyman'a vekaletname verdiğini, Süleyman'ın aldığı krediyi ödediğini ve teminat mektuplarını da iade ettiğini, borcu kalmadığını, bu nedenle ipoteğin fekki istendiğinde davalı bankanın Süleyman'ın kefil olduğu başka borcu bulunduğu gerekçesi ile ipoteği kaldırmadığını, vekaletnamenin sadece Süleyman'ın borçları için verildiğini, kefillikleri için vekalet ve ipotek tesisi yetkisinin söz konusu olmadığını belirterek ipoteğin kaldırılmasını istemiştir.

Davalı banka vekili davanın reddini savunmuştur. Mahkeme davanın kabulüne karar vermiş, hükmü davalı banka vekili temyize getirmiştir.

Dava, ipotek şerhinin kaldırılması istemine ilişkindir.

İpotek, kişisel bir alacağın teminat altına alınması amacını güden ve bir taşınmazın değerinden, alacaklının alacağını elde etmesi olanağını sağlayan sınırlı bir ayni haktır. İpotek, borçluya ait bir taşınmaz üzerine konulabileceği gibi üçüncü kişiye ait bir taşınmaz üzerinde de kurulabilir.

İpoteğin kurulabilmesi için, öncelikle rehnedilecek (ipotek edilecek) gayrimenkulün maliki ile alacaklı arasında bir anlaşma (rehin sözleşmesi) yapılmış olması ve Medeni Kanun'un 771/1 maddesi uyarınca hukuki sonuç doğurabilmesi için de Tapu Siciline tescil edilmesi gerekir.

Medeni Kanunun 796/1 maddesi uyarınca, bir alacağa teminat olmak üzere kurulan gayrimenkul rehninin mutlaka mevcut bir alacak için kurulması şart olmayıp, ileride doğabilecek veya doğma olasılığı olan herhangi bir alacağın temini için de kurulabilir.

Dosyada mevcut 8.5.1998 tarihli düzenleme şeklinde özel vekaletnamede, davacı Hasan Yıldırım'ın dava konusu taşınmazını üçüncü kişiye satış yetkisi ile birlikte, dava dışı Süleyman C’'e <9 bağımsız bölüm numaralı meskenini dilediği bankalara, dilediği derece ve sıra da, birinci derece ve sırada ipotek vermeye, teminat göstermeye, ipotek ve teminatla ilgili işlemleri yapmaya, borcun hitamında ipoteği çözdürmeye, ipoteğin fekkine, fek takrirlerini vermeye, almaya memuru resmisi huzurunda gerekli beyan ve ikrarda bulunmaya> dair yetkileri vererek vekil tayin ettiği görülmektedir. İşte bu vekaletnameye istinaden Süleyman C’ ile davalı banka arasında 13.5.1998 tarihli ipotek sözleşmesi düzenlenmiş ve davacının taşınmazı üzerine Süleyman C’'ün borçlarına karşılık davalı banka lehine ipotek tesis edilmiştir. İpotek tesisine ilişkin resmi senette de, davacının verdiği vekaletnamedeki yetkilere istinaden borçlu Süleyman C’'ün davalı bankanın merkez ve şubeleri ile yapmış olduğu ya da ileride yapacağı borçlanma işlemlerinden <... borçlu, keşideci, muhatap, ciranta, aval, kefil, müşterek borçlu, yediemin ve sair sıfatlarla doğmuş ve doğacak borçları için> ipotek tesisinin kabul edildiği ve taraflarca imzalandığı anlaşılmıştır. Davalı banka da bu teminata istinaden Süleyman C’'e kredi açmış, banka teminat mektubu ve kredi vermiştir. Ayrıca üçüncü şahısların borçları içinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu ve borçlarının tamamının henüz ödenmediği de bankaca bildirilmiştir.

Açıklanan şu duruma göre, gerek davacının Süleyman C’'e verdiği vekaletname kapsamı ve gerekse ipotek resmi senedi içeriğine göre, davacıya ait dava konusu taşınmazın Süleyman C’ taahhütleri için ipotek verilebileceği gibi, onun başkalarının borçları için verdiği kefalet garantileri için de ipotek verilip her türlü borçlanma ilişkisi içine girilebileceğinin ipotek kapsamına alındığının anlaşılmış olmasının ve Süleyman C’'ün bu türden bankaya olan borçlarının tamamen ödendiği de henüz ispat edilmediği halde, açıklanan tüm bu hususlar değerlendirilmeden, yazılı olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı banka vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, 24.05.2002 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı