Mesajı Okuyun
Old 12-01-2008, 15:33   #25
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Sayın Önder,

KDV konusunda yüzde ve iç yüzde hesaplama tekniklerine zorunlu olarak değinmemiz gerekir. Çünkü bu fark, konuyla ilgili belirleyici faktörlerden bir tanesidir. Ancak öncelikle uygulama konusundaki emsal nitelikte olabilecek kararların ne olduğunu tespit edelim.

Forum konusunu Yargıtay kararlarına boğmak istemiyorum. Fakat çok kolay bir konu değil ve konunun anlaşılması açısından aşağıdaki iki kararın da incelenmesinde fayda var. Özelikle, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2006/3-311 e. 2006/324 k. sayılı ve 31.05.2006 tarihli kararı, vergi, stopaj, kdv konularını izah etmesi bakımından oldukça tatmin edici, üstelik KDV'nin ayrıca ve açıkça kiracıya ait olması kararlaştırılan bir olay çözümlenmiş.

Saygılarımla.

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2006/3-311
Karar: 2006/324
Karar Tarihi: 31.05.2006

ÖZET: Taraflar arasında kiranı tespiti konusunda husumet ortaya çıkmıştır. KDV’nin ödenmesinde ararlarındaki sözleşmeye göre sorumlu kiracıdır. mahkeme yasa hükümlerini dikkate alarak karar vermemiş, hukuka aykırı hüküm tesis etmiştir.

(213 S. K. m. 9) (193 S. K. m. 70) (3065 S. K. m. 1, 8, 9, 10)

Taraflar arasındaki <kira tespiti> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 30.12.2004 gün ve 2004/102-1474 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 29.03.2005 gün ve 2005/3015-3321 sayılı ilamı ile; (...Davacı vekili dava dilekçesinde, 01.01.2004 tarihinden itibaren aylık kiranın (5.535.000.000.- Lira çıplak kira ile 6.765.000.000.-Lira ortak gider olmak üzere) toplam 12300.000.000.- TL+KDV olarak tespit edilmesini talep etmiş, mahkemece; aylık 3.150.000.000.-TL kira+KDV ve 6.452.054.265.- TL işletme giderinin tespitine karar verilmiştir. Hükmü taraf vekilleri temyiz etmiştir.

Gelir Vergisi Kanunu'nun 70. maddesi ile Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1/1-f, 8/1-h, 10/f maddelerine güre kira geliri elde eden bir kısım kiralayanların Katma Değer Vergisi mükel*lefi olması ve elde ettikleri kira gelirinin bir bölümünü Katma Değer Vergisi olarak vergi daire*lerine ödemeleri vergi yasalarınca düzenlenen bir konudur.

Mahkemece kira parasının içinde Katma Değer Vergisi'nin de olduğu göz önünde bulundurularak kira parasının KDV dahil olmak üzere tespitine karar verilmesi gerekirken, kira parasın*dan ayrı olarak Katma Değer Vergisi'nin de tespitine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davalı T.C.........Genel Müdürlüğü.

Hukuk Genel Kurulu Kararı

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, kira tespiti istemine ilişkindir.

Davaya konu kiralanan, mülkiyeti T.C. Emekli Sandığı'na ait işleticisi ve kiralayanı davacı şirket olan Kavaklıdere.......Caddesi.......No da........Sitesi adlı binada faaliyet gösteren Ş. adlı tiyatro olup, mecur, tiyatro ve sanat faaliyetleri için kiracı/davalı...........Genel Müdürlüğü'ne kiralanmıştır.

Kiralayan/davacı..............İnşaat ve İşletme A.Ş. tarafından 21.01.2004 tarihinde açılan ki*ra tespiti istemli eldeki davada taşınmazın konumuna, emsale ve günün ekonomik koşullarına da*yanarak <bu mecurun aylık kirasının 01.01.2004 tarihinden geçerli olmak üzere çıplak kira 5.535.000.000.- TL. yakıt ve yönetim gideri 6.765.000.000.-TL olmak üzere toplam 12.300.000.000.- TL+KDV olarak tespitine> karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı............ Genel Müdürlüğü vekili: <Taraflar arasındaki uygulama gereği Devlet İhale Genelgesinde belirtilen oranda artış ile fatura edildiğinde aradaki farkın davalıya ödenmekte olduğunu, 452.000.000.- TL olan aylık kini bedelinin protokolün 2. maddesi gereği genelgede belirtilen oranda % 10 arttırılarak 497.200.000.- TL olması gerekirken, davacının es*ki kiracılık ilişkisini de gözetmeden yaklaşık 12 kat arttırarak aylık kira bedelinin 5.535.000.000.-TL olarak tespiti talebinin hak ve nesafete uygun olmadığını, talebin kabulü ha Ünde bir kamu kurumu olan müvekkili kurumun ödemede güçlük çekeceği ve dolayısıyla kamu hizmetinin aksamasına ve kamu yararının gerçekleşmesinde sıkıntılara ve davacının haksız ola*rak zenginleşmesine yol açacağını, ifadeyle, fahiş kira bedeli tespiti talebinin reddine, ortak giderlere katılım payı bedelinin arttırılması talebinde hukuki yarar ve niza bulunmadığından red*dine> karar verilmesini cevaben bildirmiştir.

Mahkemece, taraf delilleri toplanıp, bilirkişi incelemesi yapılmış ve 30.12.2004 tarihli karar*la rayiç bedele göre tespit edilen aylık kira bedelinden hak ve nesafete göre % 10 indirim yapılarak aylık kira bedelinin 3.150.000.000.- TL+KDV; işletme giderlerinin ise 6.452.054.265.- TL olarak tespitine karar verilmiştir. Taraf vekillerinin temyizi üzerine özel dairece <Mahkemece ki*ra parasının içinde Katma Değer Vergisi'nin de olduğu göz önünde bulundurularak kira parasının KDV dahil olmak üzere tespitine karar verilmesi gerekirken kira parasından ayrı olarak Katma Değer Vergisi'nin de tespitine karar verilmesi> doğru bulunmayarak hüküm bu noktadan bozul*muş; mahkemece önceki kararda direnmeye ilişkin olarak verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Bozma ve direnme kararlarının kapsamına göre, işletme giderleri yönünden büküm kesinleşmiş olup; direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kira parasının Kat*ma Değer Vergisi dahil mi, yoksa hariç tutularak ayrıca mı tespiti gerektiği noktasında toplan*maktadır.

Öncelikle, uyuşmazlığın ilişkin bulunduğu yasal durum ve kavramlar hakkında genel bir açıklama yapılmasında yarar görülmüştür.

Vergi, kamu giderlerini karşılamak amacıyla yasalarla gerçek ve tüzel kişilerden mali güçlerine göre istenen bir yükümlülüktür.

Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler, kişilerden kimi kamu hizmetleri karşılığında ya da bir hizmet karşılığı olmaksızın kamu gücüne dayanılarak alınan paralardır ve tüm kamu hizmetleri için yapılan giderlere ortak katılım payını ifade eder.

Katma Değer Vergisi, mal ya da hizmetin üretiminden tüketiciye intikaline kadar her el değiştirme aşamasında alınan genel bir tüketim vergisidir Prof. Dr. Mehmet Ali Canoğlu - Doç. Dr. Rüstem Hacırüstemoğlu, Vergi Uygulamaları ve Muhasebesi, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., İstanbul, 1990, sh: 425).

Katma Değer Vergisi de dahil vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin ortak özellikleri kamu gücüne dayanılarak tek taraflı iradeyle ve gerektiğinde zorla alınmaları, bir yasayla konulmalarıdır.

T.C. Anayasasının 73. maddesi, <Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır> düzenlemesini içermektedir.

Buna göre vergi yükümlülüğünün konusu, yükümlüsü, matrahı ve oranı ile vergiden doğan ödev ve usul ilişkilerinin yasayla düzenlenmesi gerektiği kuşku ve duraksamadan uzaktır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 8. maddesi vergi yükümlüsünü (mükellefini) <Vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzel kişi>; vergi sorumlusunu ise, <verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişi> şeklînde tanımlamış; kural olarak, vergi yükümlülüğüne ve sorumluluğuna ilişkin Özel sözleşmelerin, vergi dairelerini bağlamayacağı hükmünü getirmiştir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 70. maddesinde gayrimenkul sermaye iradının tarifi yapılmıştır. Bu maddede sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu maddenin ilk fıkrasında açıklanmış ve 1. bentte diğer unsurlar yanında bina da (döşeli olarak kiraya verilenlerde döşeme için alınan kira bedelleri dahildir) sayılmıştır.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun;

<Verginin Konusunu Teşkil Eden işlemler> başlıklı 1. maddesinin (f) bendinde;

<Gelir Vergisi Kanunu'nun 70'inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemlerinin Katma Değer Vergisi'ne tabi olduğu>,

<Mükellef başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde ise;

<Gelir Vergisi Kanunu'nun 70. maddesinde belirtilen mal ve haklan kiraya verenlerin Katma Değer Vergisi'nin mükellefi olduğu>;

<Vergi Sorumlusu> başlıklı 9. maddesinde;

<Mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı'nın, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği> belirtilmiştir.


Aynı kanunun <İstisnaların Sınırı> başlıklı 19. maddesinde de;

<Diğer kanunlardaki vergi muaflık ve istisna hükümleri bu vergi bakımından geçersizdir. Katma Değer Vergisi'ne istisna ve muafiyetler ancak bu kanuna hüküm eklenmek veya bu kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenir. Uluslararası anlaşma hükümleri saklıdır> hükmüne yer verilmiştir.


Bu yasal düzenlemelerin, somut olayda uyuşmazlığın ilişkin bulunduğu kira bedelinin tespiti bakımından ortaya koyduğu sonuç şudur:

Türk vergi sistemi, Katma Değer Vergisi'nin kiralama işlemlerinde <kiraya veren> tarafından ödenmesini öngörmüştür.

Devlet, bu yasal düzenlemelerle, kiraya verene, Katma Değer Vergisi'ni yasal düzenlemelerin öngördüğü şekil ve zamanlarda kendisine (Maliyeye) ödemek yükümlülüğünü getirmiştir.


Hemen burada, uyuşmazlığa konu kira tespiti davalarının yasal dayanakları ve hukuksal özelliklerinin açıklanması da sorunun çözümünde yararlı olacaktır. Kira parası (bedeli) malın kullanılmasının karşılığı olan paradır.

Kira parasının tespiti davaları; Anayasa Mahkemesi’nin 6570 sayılı Gayrimenkul Kiralan Hakkında Kanun'un 2 ve 3. maddelerinin iptaline ilişkin kararının 26.09.1963 tarihinde yürürlü*ğe girmesi ile birlikte yasada doğan boşluğun doldurulması için Yargıtay içtihatları İle getiril*miştir.

Kira parasının tespiti davalarının konusunu 6570 Sayılı Kanun kapsamına giren taşınmaz mallar oluşturur ve bu dava 6570 Sayılı Kanunun uygulandığı yerler ve taşınmazlar için söz ko*nusudur. Kira parasının tespiti davaları kiralayan (kiraya veren) tarafından açılabileceği gibi ki*racı tarafından da açılabilir. Kira parasının tespiti davalarında hüküm bir kira yılına ait kira parasının ne olacağının belirlenmesine ilişkindir. Bu belirleme açık, net ve tam olmalıdır. Kira pa*rasının tespiti davalarına en çarpıcı özelliği kamu düzeni ile ilgili olmalarıdır. Bununla ilgili yöntemleri tarafların belirleyemeyeceği yargısal uygulamada kabul edilmiştir. Hakim, hu davalarda kanun, içtihadı birleştirme kararları ve Yargıtay içtihatları ile belli edilen yöntemlere uygun olarak kira parasının tespiti yolunu gitmek zorundadır. Kira parasının tespitinde belirlenen bu ilke dışına çıkılması eşit uygulama ilkesini bozduğu gibi kamu düzeni ile ilgili olan bu davanın yapısına da uygun düşmeyecektir.

Açıklanan yasal düzenlemeler ve kira parasının tespiti davasının özellikleri karşısında somut olaya bakıldığında;

Davaya konu kiralanan, işleticisi davacı şirket tarafından, tiyatro ve sanal faaliyetleri için kullanılmak üzere davalı tarafa kiralanmıştır.

Taraflar arasındaki kira sözleşmesi 16.11.1987 başlangıç ve 31.12.1988 bitiş tarihli olup; hususi şartların 2. maddesinde <Katma Değer Vergisi kiracıya aittir> açıklaması yer almaktadır. Sözleşme eki özel şartlar ise 16 madde halinde düzenlenmiştir. Taraflar arasında düzenlenen esas sözleşmenin eki mahiyetinde olduğu giriş ve son bölümünde açıkça belirtilen ve 1. maddesinde <16.11.1987 başlangıç tarihli esas sözleşmenin bu protokolle değiştirilen hükümleri hariç, diğer hükümleri aynen yürürlüktedir> hükmüne yer verilen 01.01.1998 tarihli protokolün 2. maddesin*de <01.01.1998 tarihinden itibaren aylık kira parası 3 (üç) yıl süre ile 217.000.000.-TL+K.D.V. olarak tespit edilmiştir. 3 (üç) yılın sonunda aylık kira parası Devlet ihaleleri Genelgesi doğrultusunda arttırılacaktır> hükmüne yer verilmiştir.

14 Şubat 2004 tarihli 25373 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Devlet İhale Genelgesi'nde ise; <2003 ve daha önceki yıllarda kiralanmış olup, 2004 yılında da kiralanmasına devam edilecek gayrimenkuller için, 2004 yılındaki kira artış oranının % 10'u geçmeyecek şekilde uygulanacağı> belirtilmiştir.

Davacı/kiralayan tarafından, Ankara 14. Noterliği kanalıyla davalıya keşide olunan 11.12.2003 tarih ve 14217 yevmiye nolu ihtarname ile <01.01.2004 tarihinde başlayacak yeni kira dönemi için aylık kira parasının 5.535.000.000.-TL'na çıkartılması, bu kiraya KDV dahil olmadığı> bildirilmiştir. Davalı/kiracı ........ Genel Müdürlüğü vekilince davacı kuruma gönderilen 22.12.2003 tarihli 2306 sayılı cevabi yazıda: <...Kira sözleşmesine ek protokolün 2. maddesi uyarınca, kira bedelinin her yıl yayınlanacak Devlet ihaleleri Genelgeleri doğrultusunda arttırılacağı; buna göre 01.01.2004 - 31.12.2004 dönemine ait kira bedelinin. Ocak veya Şubat 2004 aylan içerisinde yayınlanacak Devlet İhaleleri Genelgesi’nde belirtilen oranda arttırılarak tahakkuk edecek farkın yatırılacağı> belirtilmiştir. Böylece kira parası 01.01.2004 tarihinde başlayan kira dönemi için taraflar arasında ihtilaflı hale gelmiştir.

Görülmektedir ki, taraflar arasındaki kira ilişkisi 16.11.1987-31.12.1988 tarihleri arasında belirlenen 13,5 ay süreyle kurulmuş ve takip eden yıllarda yenilenerek asıl sözleşmeye atıf yapan 01.01.1998 tarihli protokole kadar aynı koşullarla süregelmiştir. 01.01.1998 tarihli protokol ile taraflar sözleşme süresini 01.01.1998 tarihinden başlamak üzere 3 yıl, aylık kira parasını da 217.000.000.-TL+KDV olarak belirlemişler; 3 (üç) yılın sonunda aylık kira parasının Devlet ihaleleri Genelgesi doğrultusunda arttırılacağı hususunda anlaşmışlardır. Böylece 01.01.1998 -01.01.2001 arası kira dönemi ve takip eden 01.01.2001 - 01.01.2002 dönemi kira parası belirle*nen şekilde ödenmiş, kiralayan tarafından çekilen ihtar ve ardından 21.01.2004 tarihinde açılan eldeki dava ile 01.01.2004 tarihinden geçerli olmak üzere çıplak kiranın 5.535.000.000.-TL+KDV olmak üzere tespiti istenmiştir.

Kira ilişkisi devam ettiğine göre gerek asıl sözleşme, gerek buna atıf yapan protokol hükümlerinde yer alan süre bittikten sonra, ihtilaflı dönem için kira parasının ne şekilde tespit edileceği sorunu karşımıza çıkmaktadır.

Kira sözleşmesindeki bedel ile ilgili özel koşullar, 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun'un 9 ve 11. maddeleri uyarınca ancak, sözleşmede belirtilen sürenin bitiminden sonraki bir yıl için tarafları bağlamaktadır. Bu nedenle, davacı/kiralayan uzamış kira ilişkisinde tespit istemine konu 01.01.2004 tarihinden başlayan kira dönemi için protokolde belirlenen artış yöntemi ile bağlı olmayıp, kira parasının mahkemece yönetimince tespitini isteme olanağına sahiptir.

Diğer taraftan, kira sözleşmesinde yer alan <Katma Değer Vergisi'nin kiracıya ait olduğu> özel şartı yukarıda açıklanan kanun hükümlerine açıkça aykırı olup, kiraya verenin (kiralayan) Katma Değer Vergisi yükümlülüğünü ortadan kaldıramaz. Vergi idaresi açısından muhatap yasada açıkça düzenlendiği üzere kiraya veren (kiralayan)dır. Katma Değer Vergisi Kanunu bu kanunda yer almadıkça başka kanunlarda yer alan istisna ve muaflıkların bu kanun yönünden geçerli olmadığını kabul etmekle bunun sözleşme yoluyla değiştirilmesine de olanak bırakmamıştır.

Kira sözleşmeleri özel hukuk alanına tabi olmakla birlikte, kira tespit davaları kamu düzenine ilişkin olmakla, taraflar arasında bu yükümlülüğü değiştiren ve açıkça kanuna aykırı bulunan <Katma Değer Vergisi'nin kiracıya ait olduğu> na ilişkin hükmün mahkemece kira tespit yönteminde esas alınması olanaklı değildir. Bu hüküm mahkemeyi kira tespiti davası açısından bağlamayacaktır. Bu hükmün ancak taraflar arasındaki iç ilişki yönünden tarafları bağlayıcılığı ve kira tespiti dışında özel hukuk alanında yine taraflar arasındaki ayrı bir talebe konu edilmesi söz konusu olabilecektir.

Sonuç olarak; kira bedelinin tespitinin kamusal yönü nazara alındığında, kira bedeli tarafların belirlediği yöntemle bağlı kalınmaksızın mahkemece Katma Değer Vergisi dahil olarak tespit edilmelidir. Bu husus, kira bedelinin net, belirli ve yeni ihtilaflara yol açmayacak biçimde ve taraflarca ortaya konulan koşullara bağlı kalınmaksızın mahkemece kamu düzeni gözetilerek belirlenmesi gereğinin doğal bir sonucudur.

Nitekim, Hukuk Genel Kurulu'nun 09.03.1994 gün ve 1993/3-946 Esas ve 1994/130 Karar; 01.02.1995 gün ve 1994/3-790 Esas ve 1995/27 Karar sayılı ilamlarında da kira tespiti davalarında stopaj vergisi yönünden aynı ilkeler kabul edilmiştir.

Açıklanan nedenlerle; Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup; direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının özel daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 31.05.2005 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.(¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları

T.C. YARGITAY
14.Hukuk Dairesi

Esas: 2007/426
Karar: 2007/1574
Karar Tarihi: 21.02.2007

ÖZET: Yapılan yorumla sözleşmedeki kira parası içine Katma Değer Vergisinin dahil olmadığı bunun kiracıdan ayrıca istenebileceği anlaşıldığından, mahkemenin <rüsum içinde> bütün vergilerin bulunduğu görüşü ile davayı yazılı olduğu şekilde kabul etmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.


(3065 S. K. m. 1, 8) (818 S. K. m. 2)

Dava: Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 19.12.2003 gününde verilen dilekçe ile kira sözleşmesinin yorumlanması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.06.2006 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Karar: Dava, yanlar arasındaki 26.04.2001 günlü hasılat kira sözleşmesinin kira bedeline ilişkin 7. maddesinin yorumundan kaynaklanmıştır.

Davacı sözleşmenin 7. maddesinde kira bedeli olarak kararlaştırılan 96.000.000.000 TL içinde KDV vergisi de bulunduğunu, kiralayanın ayrıca KDV vergisi talep etmek suretiyle çıkardığı muarazanın giderilmesini istemiş,

Davalı ise, sözleşme hükmüne göre kiracı davacının ayrıca KDV vergisi ödemesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece dava kabul edilmiş, yıllık kira bedeli içinde KDV'nin dahil olduğu ve davacının bu bedeli ödemek zorunluluğu bulunmadığının tespitine karar verilmiştir.

Hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Taraflar arasındaki 26.04.2001 günlü sözleşmenin kira bedeline ilişkin 7. maddesi aynen <yer teslimi tarihinden itibaren takvim yılını kapsayan 1. yıl kirası rüsum içinde 96.000.000.000 TL'dir> şeklindedir.

Sözleşmede geçen <rüsum> sözcüğünün ne olduğu Türk Hukuk Lugatının 288 ve 284 sahifelerinde <Devlet dairelerinde ve amme müesseselerinde görülen hizmet ve masrafların karşılığı olarak yalnız o işle alakası olan hakiki veya hükmü şahıslardan alınan varidata denir. Bu itibarla umumi Devlet hizmetlerinin ifası karşılığı olarak ve bu hizmetten bizzat istifade etsin, etmesin kanun hükümleri dairesinde herkesten alınan vergi mefhumundan farklıdır.> olarak tarif edilmiştir. Buna karşılık 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1. maddesi 3/f bendine göre <Gelir Vergisi Kanunun 70. maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemleri> Katma Değer Vergisi kapsamına dahildir. Görülüyor ki; rüsum sözcüğü ile ifade edilmek istenenle Katma Değer Vergisi Kanununun yukarıda anılan mal ve hakların kiralanması işlemleri ayrı ayrı yasalara tabi ayrı ayrı vergi kaynaklarıdır. Başka bir anlatımla rüsum sözcüğü yukarıda tarifi yapılanın dışında yasaların ayrıca vergilendirdiği diğer vergi dalını kapsamayan özel bir vergidir. Burada hemen belirtilmelidir ki, mahkemenin rüsum vergisinin KDV vergisini de içine aldığını kabul eden görüşünde isabet yoktur. Yine hemen belirtilmelidir ki, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 8. maddesi hükmüne göre de kira geliri elde eden kiralayanlar Katma Değer Vergisi mükellefidir. Kural olarak Katma Değer Vergisinin mükellefi ise de, kira akdinin tarafı olanlar sözleşmeyle Katma Değer Vergisinden kiracıyı sorumlu kılabilir.

Hiç kuşkusuz somut uyuşmazlıkta, tarafların sözleşmenin 7. maddesindeki hüküm ile Katma Değer Vergisinden kiracıyı sorumlu tutup tutmadıkları açıkça kararlaştırılmadığından, çekişme sözleşmenin yorumu suretiyle giderilebilecektir. Hukuk literatüründe yorumda başvurulacak yöntemle ilgili çeşitli teoriler geliştirilmişse de, hukukumuzda Borçlar Kanununun 18. maddesi gereğince sözleşmenin tarafların gerçek ve müşterek iradelerine ulaşılarak yorumlanacağı kabul edilmelidir.

Şayet taraflar sözleşmenin 7. maddesini sözleşmede yazılı olduğu gibi değil <yer teslim tarihinden itibaren takvim yılını kapsayan birinci yıl kirası …… 96.000.000.000 TL'dir.> şeklinde düzenleselerdi burada hiçbir tereddüt olmayacak kira parasının Katma Değer Vergisinden aksine sözleşmede hüküm bulunmadığından, kiralayan (davalı) sorumlu olacaktır. Tarafların sözleşme hükmüne <yer teslim tarihinden itibaren takvim yılını kapsayan birinci yıl kirası rüsum içinde; 96.000.000.000 TL'dir.> yazmalarının bir anlamı olması <rüsum içinde> sözcüğünün 7. maddenin bütününe bir anlam katması gerekir. Zira bazen tarafların sözleşme metnine açıkça yazdıklarına bakarak, sözleşme metnine açıkça yazmasalar da aynı zamanda neyi kararlaştırdıklarını anlamak mümkündür. Burada taraflar 96.000.000.000 TL olarak kararlaştırılan kira parasının içine sadece sözleşme konusunun özelliği nedeniyle davacının ödeyeceği rüsum vergisini dahil ederek bunun dışında kalan yıllık kira parasının net olarak davalıya ödenmesini amaçlamıştır. Aksinin düşünülmesi halinde sözleşmenin 7. maddesindeki <rüsum içinde> sözcüğü anlamsız kalır.

Hal böyle olunca; yapılan yorumla sözleşmedeki kira parası içine Katma Değer Vergisinin dahil olmadığı bunun kiracıdan ayrıca istenebileceği anlaşıldığından, mahkemenin <rüsum içinde> bütün vergilerin bulunduğu görüşü ile davayı yazılı olduğu şekilde kabul etmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

2- Kabule göre de; taraflar arasındaki uyuşmazlık sözleşmenin 7. maddesinde kararlaştırılan yıllık kira parasından değil, yıllık kira parası Katma Değer Vergisinden kaynaklanıp müddeabih Katma Değer Vergisi tutarı ile sınırlı iken yılık kira parası da dava konusu edilmişçesine avukatlık ücreti ve harcın bu miktar üzerinden hesaplanıp yükletilmesi de yanlıştır.

Karar açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.

Sonuç: Yukarıda 1. ve 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 1. bentteki bozma nedeninde oyçokluğu 2. bendeki bozmada oybirliği ile 21.02.2007 gününde karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

Uyuşmazlık taraflar arasında düzenlenen 26.4.2001 tarihli hasılat kira sözleşmesinin 7. maddesinde kararlaştırılan birinci yıl kirası olan 96.000.000.000 TL. kira bedeline Katma Değer Vergisinin dahil olup olmadığı noktasındadır. 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunun 1. maddesi 3/f bendi ile Gelir Vergisi Kanununun 70. maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemleri katma değer vergisine tabi tutulmuştur.

Aynı yasanın 8. maddesi hükmüne göre de kiraya verenler bu verginin mükellefi sayılmıştır. Kiracının vergi sorumlusu olabilmesi için kira sözleşmesinde bu konuda açık hüküm bulunması gerekir. Sözleşmede bu konuda açıklık yoktur. O halde aksi kararlaştırılmadığından Katma Değer Vergisinin yıllık kira bedelinin içinde olduğunun kabulü gerekir. Rüsum Devlet Dairelerinde ve Kamu Müesseselerinde görülen hizmet ve masraf karşılığı yalnız o işle alakası olan gerçek veya tüzel kişilerden alınan bir vergi türüdür. Kararlaştırılan kira bedeline rüsum'un dahil edilmesi, Katma Değer Vergisinden kiracının sorumlu olduğu anlamını taşımaz. Katma Değer Vergisinden kiracının sorumlu olacağına dair sözleşmede açık hüküm bulunmaması, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre mahkemenin kira bedeline Katma Değer Vergisinin dahil olduğu şeklindeki tesbiti doğru olup, bozma ilamının bir nolu bendinde açıklanan bu konudaki sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.

MUHALEFET ŞERHİ

Taraflar arasındaki uyuşmazlık katma değer vergisinin yıllık kira bedeli içinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

3065 sayılı katma değer vergisi kanununun 8. maddesi hükmüne göre katma değer vergisinin mükellefi kira geliri elde eden kiralayandır. Kira akdinin tarafları sözleşmede bu durumun aksini kararlaştırmadıkça katma değer vergisinden kiracı sorumlu değildir. O halde, aksi kararlaştırılmadıkça katma değer vergisinin yıllık kira bedelinin içinde olduğunun kabulü gerekir.
Rüsum; genel ve katma bütçeli kamu kurumlarınca yapılan özel hizmet karşılığı alınan bir vergi türü olup, sözleşmeye bu verginin dahil edilmesi, katma değer vergisinin yıllık kira bedelinin dışında olduğu ve kiracı tarafından ödeneceği anlamına gelmez.

Bu nedenle; yüksek çoğunluğun katma değer vergisinin yıllık kira bedelinin dışında olduğu ve kiracı tarafından ödenmesi gerektiği yönündeki bozma düşüncesine katılamıyorum. Davalının bu bölüme yönelik temyiz itirazının reddi görüşündeyim. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları