Mesajı Okuyun
Old 06-05-2017, 16:45   #102
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/8587
K. 2017/426
T. 19.1.2017

KATKI PAYI ALACAĞI İSTEMİ (Davacının Gelirinden Yapabileceği Tasarruf Miktarının Toplam Tasarruf Miktarı İçindeki Oranının Belirleneceği - Belirlenen Oran İle Taşınmazın Dava Tarihi İtibariyle Belirlenen Gerçek Değerinden Davalının Kişisel Malı Olan Ziynet Bedeli Düşüldükten Sonra Kalan Miktar İle Çarpılıp Katkı Payı Alacağının Saptanacağı)

BİLİRKİŞİ SEÇİMİ (Katkı Payı Alacağı İstemi - Mahkemece Dosyanın Konunun Uzmanı Bir Hukukçu ve Bir Mali Müşavir ya da Muhasebeci Bilirkişiye Verilerek Rapor Alınacağı)

TASARRUF MİKTARININ BELİRLENMESİ (Katkı Payı Alacağı İstemi - Mahkemece Davacının Sosyal Statüsü Konumu Mesleki Kariyeri ve Kişisel Harcamaları İle T.K.M.'nun 152. Md. Gereğince Evi Geçindirme Yükümlüğü Dikkate Alınarak Gelirinden Yapabileceği Tasarruf Miktarının Toplam Tasarruf Miktarı İçindeki Oranının Belirlenmesi Gerektiği)
743/m.152

ÖZET : Dava; katkı payı alacağı istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının sosyal statüsü, konumu, mesleki kariyeri ve kişisel harcamaları ile TKM'nun 152.maddesi gereğince evi geçindirme yükümlüğü dikkate alınarak gelirinden yapabileceği tasarruf miktarının toplam tasarruf miktarı içindeki oranı, dolayısıyla katkı oranı usulüne uygun olarak belirlenmeli, belirlenen bu katkı oranı ile taşınmazın dava tarihi itibariyle belirlenen gerçek değerinden davalının kişisel malı olan ziynet bedeli düşüldükten sonra kalan miktar ile çarpılıp davacının katkı payı alacağı saptanmalı, bu amaçla dosya konunun uzmanı bir hukukçu ve bir mali müşavir ya da muhasebeci bilirkişiye verilerek tarafların ve Yargıtay'ın denetimine açık gerekçeli rapor alınmalı ve ondan sonra iddia ve savunma doğrultusunda toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı F. Ç., dava dilekçesinde belirtilen taşınmazın evlilik birliği içinde satın alınıp davalı adına tescil edildiğini açıklayarak taşınmazın tapusunun iptali ile 1/2 payının adına tescilini talep etmiş; 27.01.2009 tarihli ıslah dilekçesi ile de taşınmazın değerinin tespiti ile bu değerin 1/2'sinin katkı payı olarak davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalı N. Ç. vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemenin davanın kabulü ile 5.500,00-TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair ilk kararı taraf vekillerinin temyizi üzerine, Dairenin 06.06.2013 tarih, 2013/9156 esas-2013/8551 karar sayılı ilamı ile “ ... Mahkemece dosya içinde bulunan 16.05.2011 tarihli bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dosyada bulunan taraflara ait çalışma belgeleri ile tanık beyanlarından her iki tarafında adliyede zabıt katibi olarak çalıştığı ve yaklaşık aynı ücreti aldıkları, taşınmazın edinilmesinde maaş gelirinin yanı sıra davalıya düğünde takılan ancak niteliği ve miktarı Mahkemece araştırılmayan ziynet eşyalarının kullanıldığı saptanmış, buna karşılık 1988'de Almanya da geçirdiği iş kazası nedeniyle 200.000 DM tazminat alan davalının babasının evin alımında davalıya 15.000 DM verdiğine dair soyut beyanlar dışında bir delil elde edilememiştir. Buna göre davacının katkısının olduğunun kabulü doğru ise de davacının katkısının ancak ablasının evinde kira vermeden oturmaları nedeniyle sağlanan kar olarak kabulü doğru değildir. Bu halde, Mahkemece öncelikle taşınmazın satın alınmasında kullanıldığı iddia edilen davalıya ait ziynet eşyalarının niteliği ve miktarı davalıdan sorularak somutlaştırılmalı ve davalıya bildirmiş olduğu ziynet eşyalarının taşınmazın edinilmesinde kullanıldığına dair yemin teklif etme hakkının bulunduğu hatırlatılarak davalının ziynet eşyaları ile taşınmazın alımına katkıda bulunulduğunun ispatı halinde, taşınmazın edinme tarihinde gerek taşınmaz gerekse de ziynetlerin bedeli belirlenerek davalının taşınmazın edinilmesindeki ziynetlerle yapmış olduğu katkı oranı tespit edilmeli, bu katkı oranı ile taşınmazın dava tarihindeki değeri çarpılarak kişisel mal miktarı saptanmalı, daha sonra tarafların çalışmalarına ve gelirlerine ilişkin dosyada bulunan belgeler dikkate alınarak evlenme tarihinden, taşınmazların alındığı tarihe kadar tüm gelirleri ayrı ayrı toplanmalı, tarafların sosyal statüleri, konumları, mesleki kariyerleri ve kişisel harcamalarının benzer olduğu gözetilerek ve davacı kocanın 743 sayılı TMK.nun 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü gözetilerek her birinin bu durum karşısında yapabilecekleri tasarruf miktarı ayrı ayrı saptanmalı, tarafların toplam tasarruf miktarı içerisindeki katkı oranları belirlenmeli, belirlenen bu katkı oranı ile taşınmazın dava tarihi itibariyle belirlenen gerçek değerinden davalının kişisel malı olan ziynet bedeli düşüldükten sonra kalan miktar ile çarpılıp davacının katkı payı alacağı saptanmalı, bu amaçla dosya konunun uzmanı bir hukukçu ve bir mali müşavir ya da muhasebeci bilirkişiye verilerek tarafların ve Yargıtay'ın denetimine açık gerekçeli rapor alınmalı ve ondan sonra iddia ve savunma doğrultusunda toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş bulunması usul ve yasaya aykırıdır... “ gereğine işaret edilerek bozulmuş; mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, 7.860,5-TL davacı katkısı olduğu belirlenip taleple bağlı kalınarak davanın kabulü ile 5.500,00-TL'nin ıslah tarihi olan 27/01/2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Bilindiği üzere ve kural olarak bozma ilamına uyulmakla davanın tarafları için lehte ve aleyhte usuli kazanılmış hak doğar. Her ne kadar usuli kazanılmış hak usul hukukunda açık bir biçimde düzenlenmemiş ise de, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararlarıyla usuli kazanılmış hakkın varlığı uygulamada kabul edilmiştir. (04.02.1959 gün ve 13/5 YİBK ile 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK). Bu hak mahkemelerce ve Yargıtay'ca ihlal edilemeyeceği gibi uyulan bozma ilamı çerçevesinde karar verilmesi zorunludur.

Mahkemece, Dairemizin yukarıda bahsi geçen bozma ilamına uyulduğu belirtildiği halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden hüküm kurulduğu belirlenmiştir. Şöyle ki; Mahkemece davalının ziynet eşyalarıyla yaptığı katkı oranı bozma ilamında belirtildiği şekilde usulüne uygun olarak belirlenmesine rağmen, tarafların gelirleriyle yaptıkları katkı oranlarının hesaplanmasında tarafların tasarruf miktarları ayrı ayrı saptanmadan ve tarafların toplam tasarruf miktarı içindeki katkı oranları belirlenmeden, davalının ziynet eşyalarıyla yaptığı katkı olarak belirlenen miktarın taşınmazın edinme değerinden çıkarılması suretiyle elde edilen 3.951,6-TL'ye davacının evlenme tarihinden edinme tarihine kadar olan toplam gelirinin yarısı olan 647,368-TL'nin oranlanması suretiyle bulunan %16 oranının katkı oranı olarak kabul edilmesi ve bu oran üzerinden hesaplama yapılması doğru olmamıştır. Mahkemece, bozma ilamında da açıklandığı üzere davacının sosyal statüsü, konumu, mesleki kariyeri ve kişisel harcamaları ile TKM'nun 152.maddesi gereğince evi geçindirme yükümlüğü dikkate alınarak gelirinden yapabileceği tasarruf miktarının toplam tasarruf miktarı içindeki oranı, dolayısıyla katkı oranı usulüne uygun olarak belirlenmeli, belirlenen bu katkı oranı ile taşınmazın dava tarihi itibariyle belirlenen gerçek değerinden davalının kişisel malı olan ziynet bedeli düşüldükten sonra kalan miktar ile çarpılıp davacının katkı payı alacağı saptanmalı, bu amaçla dosya konunun uzmanı bir hukukçu ve bir mali müşavir ya da muhasebeci bilirkişiye verilerek tarafların ve Yargıtay'ın denetimine açık gerekçeli rapor alınmalı ve ondan sonra iddia ve savunma doğrultusunda toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 19.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı