Mesajı Okuyun
Old 13-08-2011, 16:27   #2
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan gonulece
İyi günler,
Müvekkil sanık A, B'nin çalışanıdır. A, B'nin müşterilerinden, B adına para alıyor ancak B'ye teslim etmiyor. B, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan şikayetçi oluyor ve B'nin müşteki olduğu ceza davası açılıyor. Müşteriler tanık olarak ifade veriyor. Müşterilerin, parayı, A'ya teslim ettiğine dair herhangi bir somut delil yok. B yerine müşterilerin, mağdur-müşteki sıfatı olması gerekmez miydi?

Suç " hizmet nedeniyle emniyet-i suistimal" suçu olup, sanık ile müşteki arasında hizmet ilişkisinin bulunması, suçun maddi unsurudur. Bu nedenle sıfatta hata bulunmadığını düşünüyorum.

Asıl hata, müşterilerin makbuz veya ödeme belgesi karşılığı olmaksızın çalışana ödeme yapmasındadır. Oysa ki hizmet nedeniyle emniyet-i suitimal suçlarında başlıca delil yazılı belgelerdir. Çalışan vergi veya SSK primlerini alır ama ödemez, tahsilat yapar ama bildirmez vs. Bu şekilde işlenen suçlar kurum kayıtları, müşteri kayıtları, ticari defter, fatura, prim dökümleri gibi çoğunlukla yazılı deliller ile ispat edilir. Somut olayda tanık harici başkaca delil bulunmaması şüphe götürmekte olup, sanığın cezalandırılmasına yeterli somut, kesin veya inandırıcı olmadığı düşünülebilir!! Kaldı ki ödeme yapanlarında karşılığında bir belge almamış olmaları düşündürücü değil midir? Tanık ifadelerinin makbuz, dekont, ticari kayıtlar, muhasebe kayıtları gibi delillerle desteklenmeden hüküm kurulmasının yerinde olmayacağını savunuyorum



T.C.

YARGITAY

11. CEZA DAİRESİ

E. 2002/6074

K. 2003/1

T. 3.1.2003

DAVA : Görevi kötüye kullanmak ve hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçundan sanık Müzeyyen Çiftçi'nin yapılan yargılanması sonunda: TCK. nun 240/1-son, 59, 510, 522, 59, 71 ve 72. maddeleri gereğince 21 ay 20 gün hapis ve 50.000.000 lira ağır para cezasıyla mahkümiyetine dair ARDAHAN Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 12.4.2001 gün ve 2001/8 Esas, 2001/87 Karar Sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığının bozma isteyen 3.5.2002 tarihli tebliğnamesi ile daireye gönderilmekle sanık vekilinin duruşmalı inceleme isteminin; hükmolunan cezanın türü ve süresine göre koşulları bulunmadığından CMUK. nun 318. maddesi uyarınca reddine, karar verilip incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Sanığa müvekkilinin alacağını haricen tahsil ettiğini bildirmesine rağmen alacağın tamamı üzerinden icra takibine devam ettiği ve şikayetçinin maaşı üzerinden yapılan kesintilerin az bir miktarını asıl alacaklıya ödeyip geri kalanını ödemediği fiilleri yüklenerek 1136 Sayılı Avukatlık Yasasının 59/1. maddesi delaleti ile TCK. nun 240 ve 510. maddeleri uygulanarak cezalandırılması isteğiyle kamu davası açılmıştır.

Sanık savunmasında; 6.5.1999 tarihinde müvekkilinin alacağından dolayı şikayetçi hakkında icra takibi başlattığını, maaşı üzerine haciz koydurarak kesinti yaptırdığını, ibranamenin düzenlendiği 24.5.2000 tarihine kadar tahsil ettiği 1.340.000.000 liranın 780.000.000 lirasını müvekkili olan Güven Çağla'ya ödediğini, ne müvekkili ne de şikayetçinin borcun haricen tahsil edildiğini kendisine söylemedikleri gibi bu konuda yazılı bir belge de getirmediklerini, sadece alacaklının 2000 yılı Mayıs ayı sonlarında şikayetçi ile yanına gelerek haricen 1.500.000.000 lira aldığını söyleyip düzenlediği ibranameyi gösterdiğini, bu tarihten sonra da hiçbir kesinti ve tahsilat yapmadığını belirtmiştir.

Şikayetçi, tanık olarak dinlenen asıl alacaklı Güven Çağla'nın sözlü beyanı ve 24.5.2000 tarihli ibranameden başka sanığın alacağın haricen tahsil edildiğini bildiğine dair dosyaya yazılı bir delil ibraz edememiştir.

Mahkeme sanığın haricen ödeme yapıldığını bildiği halde şikayetçinin maaşı üzerinde kesintiye devam ettirdiği ve tahsil ettiği parayı da müvekkiline tam olarak ödemediğini kabul ederek görevi kötüye kullanmak ve hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçlarından mahkümiyetine karar vermiştir.

Aksi kanıtlanamayan savunma ve Ardahan İcra Müdürlüğünün 1999/215 Sayılı dosyası içeriğine göre; sanığın, alacağın haricen tahsil edildiğini 24.5.2000 tarihli ibraname ile öğrendiği, bu tarihden önce bildiğine dair her zaman asıl alacaklı sıfatıyla icra dosyasına müracaatla takibi durdurma veya sona erdirme imkanı bulunan tanık Güven Çağla'nın beyanı dışında delil bulunmadığı, ibraname tarihi olan 24.5.2000 tarihinden sonra hiçbir kesinti ve tahsilat yapılmadığı gibi, icra müdürlüğüne müracaat ederek şikayetçinin maaşı üzerindeki kesintinin kaldırılmasını sağladığı, ayrıca ibranamede, düzenleyen sıfatıyla müvekkili Güven Çağla'nın aralarında hizmet ilişkisi bulunan sanıktan hiçbir hak ve alacağı kalmadığının belirtildiği bu durum karşısında, görevi kötüye kullanma ve hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçlarının yasal unsurları itibariyle oluşmadığının kabulü gerekirken beraati yerine yazılı gerekçelerle mahkümiyetine hükmolunması,

SONUÇ : Kanuna aykırı ve sanık vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi CMUK. nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 3.1.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.