Mesajı Okuyun
Old 25-07-2015, 22:58   #2
av.murat kılıç

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan emsalsiz dava
Merhabalar,
Benim red ile sonuçlanmış bir boşanma davam vardı. Temyiz ettirdikleri. Yargıtay karari onadı. Yanı boşanma gerçekleşmedi evli kaldık. Dava surecinde hükmedilen tedbir nafakasini dava sonuçlandıktan sonra eşim ödemeye devam etti. Şimdi bunu sehven gönderdiğini söyleyip sözde yasal faiziyle beraber geri istemekte. Alacak davası acacakmis . haksız zenginleşme oldugu gerekçesiyle. Onun lehine İyi niyetten bahsedilebilir mi ? Gerek ara duruşmalarda gerek son kararda nafakanin kaldirilmasi ile ilgili bir karar yok. Ben de bilmiyordum . araştırma yyükümlülüğü ona düşmez mıydı. Parayı benim hesabima banka aracılığı ile gönderdi. ben de hesabima giren parayi dogal olarak hak sahibi olarak aldim. Simdi benden geri istemesi ustelik bir de faiziyle istemesi beni zarara ugratmak degil midir . bu konuda avukatimla gorustum. Alacak davasi acarsa mahkemenin bunu bagis olarak yorumlayip davanin reddine karar verebilecegini soyledi. Eger kazanirsa 10 aylik nafaka tutari + faiz+ hem krndi hem de karsi tarafin avukat ucreti+ yargilama giderleri bana yuklenecek. Calisan bir bayanim ancak herkesin kendine gore giderleri var. Bu parayi odemeye gucum yok . herseyden ote karsi taraf kotu niyetli.. O yuzden davayi kaybetmek isyemiyorum . bu arada bazi ictihatlara gore kadinin geliri olmasinin erkegin nafaka odeme zorunlulugunu kaldirmayacagini ogrendim. Ve bir de ahlaki bir gorev nedeniyle yerine getirilen odemeler geri alinamaz hukmu varmis esko borclar kanununda. Guncel olanda ise hataen oldugu kanitlanabilirse alinir deniyor.Bayagi arastirdim fakat emsal bir karar bulamadım . sizlerin de fikrini almak önemli benim için. Özellikle konunun hukuki dayanağı nedir? Şimdiden teşekkürler.
İyi çalışmalar..


Sayın Katılımcı,

-Tedbir nafakası aksine bir karar verilmediyse dava kesinleşinceye kadar devam eder.

-Anlattığınıza göre eşiniz kararın kesinleştiğinden haberi olmadan size tedbir nafakası ödemeye devam etmiş ve kararın kesinleşme tarihinden sonraki bilmeden ödemiş olduğu nafakaları geri istiyor. Bu durum da sebepsiz zenginleşmenin şartlarına uygunluk göstermektedir.

-Sebepsiz zenginleşme haklı ve geçerli bir sebebe dayanmayan zenginleşmedir. Şayet eşiniz size ödemeyi bağış maksadıyla yapmamışsa sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteyebileceğini düşünüyorum.

-Cebri yollarla nafakanın alındığı bir ortamda bağış hayatın olağan akışına uymamaktadır.

-Bu konuda olayınızla birebir örtüşmese de ilgili bir yargıtay kararı buldum. Aşağıda yayınlıyorum. Kolay gelsin.

Y3HD
Esas : 2008/3242
Karar : 2008/11757
Tarih : 24.06.2008
NAFAKANIN İSTİRDADI
SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME ( Nafaka )
İSTİRDAT DAVASI
HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
İİK.72
BK.101
Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, genel hükümlere göre dava açarak paranın geriye alınmasını isteyebilir. Bu nedenle, davacı nafakanın ödeme biçimine göre dava tarihinden geriye doğru bir yıllık süre içerisinde ödediği nafaka miktarının istirdadını talep edebilir.
DAVA VE KARAR:
Dava dilekçesinde toplamı 31.144,64 YTL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı tarafından istenilmekle; dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ KARARI:
Davacı vekili dilekçesi ile; taraflar evli iken, Karşıyaka Birinci Asliye Hukuk Mahkemesi`nin 2000/876 E.- 2001/302 K. sayılı ilamı ile boşandıklarını; müşterek çocukların velayetinin davalı anneye verildiğini ve çocuklar için aylık toplam 200 YTL nafakaya hükmedildiğini, davalının açtığı nafaka artırım davası sonucunda da 31.05.2002 tarihinden itibaren aylık toplam 700 YTL`ye çıkartıldığını; bu arada, davacı tarafından; velayetin kendisine verilmesine ilişkin 04.11.2002 tarihinde açılan davanın sonuçlandığını, Yargıtay aşamasından geçerek 28.02.2005 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşen bu kararla çocukların fiilen davacı baba yanında kaldığının tespit edildiğini; buna rağmen, davalının; hakkını kötüye kullanarak takdir edilen nafakayı icra tehdidi ile davacıdan tahsil ettiğini, böylece sebepsiz zenginleştiğini iddia ederek; velayetin değiştirilmesi istemli davanın açıldığı tarih olan 04.11.2002 tarihinden sonra yatırılan 19.831,30 YTL ile işlemiş faizi olmak üzere toplam 31.144,62 YTL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulü ile 18.477,76 YTL asıl alacak ile 9.162,11 YTL dava tarihine kadar işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 27.639,87 YTL alacağın tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.

Davada, boşanma sonucunda velayeti davalıya verilen müşterek çocuklar için hükmedilen nafakanın; çocukların fiilen davacı baba yanında kalmasına rağmen, haksız olarak davalı tarafından icra yoluyla tahsil edildiği ileri sürülerek; ( velayet davası açıldığı tarihten itibaren ) ödenen nafakanın istirdadı istenilmektedir.

Karşıyaka Birinci Asliye Hukuk Mahkemesi`nin 2000/877-2001/302 sayılı kararı ile çocukların velayeti davalı anneye verilmiş, bu davada iştirak nafakasına da hükmedilmiş, icra takibi sonucunda ilama dayanılarak dava konusu nafaka tahsil edilmiştir.

Karşıyaka Birinci Aile Mahkemesi`nin 2003/2554-2004/944 sayılı ilamı ile bu kez çocukların velayeti anneden alınarak davacı babaya verilmiş, bu davada çocukların babanın yanında oldukları da saptanmıştır.

Kural olarak kesin hüküm nedensiz zenginleşmeye engel teşkil eder. Ancak, iştirak nafakasının hükmedildiği Karşıyaka Birinci Asliye Hukuk Mahkemesi`nin 2000/876-2001/302 sayılı davasında lehine nafaka hükmedilen kişi çocuktur. Davada, davalı anne kanuni temsilci olup, taraf sıfatına sahip değildir. Bu bakımdan nedensiz zenginleşmeye engel teşkil eden bir kesin hükmün varlığından söz edilemez.

Ancak, İcra İflas Kanunu`nun 72/7. maddesinde de "Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir" hükmüne yer verilmiştir.

Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; 04.11.2002 tarihinden 21.04.2005 tarihine kadar geçen sürede ödenen nafaka miktarı hesaplanmış, mahkemece de bu rapora dayanılarak hüküm kurulmuştur. Oysa yukarıda açıklandığı gibi, davacı; İİK`nın 72. maddesine göre ödediği parayı ödeme tarihinden itibaren bir yıllık süre içerisinde dava edebilir.

Maddede öngörülen bu süre hak düşürücü süre olup, re`sen mahkemece dikkate alınması gerekir. Davacı, nafakanın ödeme biçimine göre dava tarihinden geriye doğru bir yıllık süre içerisinde ödediği nafaka miktarının istirdadını talep edebilir. Bu husus gözetilmeden, velayet değişikliği davasının dava tarihinden itibaren ödenen nafakaların istirdadı cihetine gidilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

Bundan ayrı, dava nedensiz zenginleşmeye dayanan iade davasıdır.

Davalının BK`nın 101. maddesi uyarınca davalının mütemerrit olduğu saptanmadan nafakanın ödendiği tarihten itibaren faize hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.