Mesajı Okuyun
Old 31-07-2006, 19:14   #10
ibreti

 
Varsayılan

benzer bir karar daha..
--
T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2002/13-53

K. 2002/147

T. 6.3.2002

• ALACAK DAVASI ( Tarafların Aralarında Yaptıkları Protokol Gereğinin Davalı Yanca Yerine Getirilmemesi Nedeniyle - Aralarında Delil Sözleşmesi Bulunması )

• HAKİMİN YÜKÜMLÜLÜĞÜ ( Kanıtlanan Maddi Olaylara Göre Davadaki Uyuşmazlığı Nitelendirmek ve Uygulanacak Yasa Maddelerini Arayıp Bulmak )

• SÖZLEŞMEDE ŞAHİT VE YEDİEMİNİN İMZASININ OLMASI ( Tarafların Sözleşmeden Kaynaklanan Uyuşmazlıklarda İmzası Olan Tanık ve Yedieminin Dinlenmesi İçin Sözleşme Yapmış Olmaları )

• DELİL SÖZLEŞMESİ ( Tarafların Sözleşmeden Kaynaklanan Uyuşmazlıklarda İmzası Olan Tanık ve Yedieminin Dinlenmesi Gerektiği Konusunda Delil Sözleşmesi Yapmaları - Alacak Davası )

1086/m.76

ÖZET : Bir davada dayanılan maddi olayları kanıtlamak taraflara, kanıtlanan bu maddi olaylara göre davadaki uyuşmazlığı nitelendirmek ve uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak uygulamak ise doğrudan hakimin görevidir.
Davada dayanılan protokol ve ek protokolde şahit ve yediemin sıfatıyla taraflar dışında başka kişilerin de imzası bulunmaktadır. Bu durumda, tarafların anılan protokollerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda imzası bulunan tanık ve yedieminin dinlenmesi gerektiği konusunda bir delil sözleşmesi yaptıklarının kabulü gerekir. 0 nedenle davalının bu kişilerin savunması doğrultusunda dinlenmeleri isteminin mahkemece reddi doğru değildir.
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 7. Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 13.7.2000 gün ve 1998/1064 -2000/390 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 5.2.2001 gün ve 2000/10712-2001/1110 sayılı ilamı ile; ( "...Bir davada dayanılan maddi olayları kanıtlamak taraflara, kanıtlanan bu maddi olaylara göre davadaki uyuşmazlığı nitelendirmek ve uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak uygulamak ise doğrudan hakimin görevidir. ( HUMK. madde 76 )
Bu davada davacı, 5.6.1998 tarihli "Protokol" başlıklı sözleşme ve bu sözleşmeye ek olarak düzenlenen "ek protokol" başlıklı sözleşmeye dayalı olarak istemde bulunmuştur. Anılan sözleşmeler altındaki imzalar tarafların kabulünde olduğu için kural olarak bu sözleşme hükümleri tarafları bağlar. Ne var ki, davalı sözleşmenin hukuka ve ahlaka aykırı olarak yapıldığını saptadıkları için karşılıklı olarak iptal ettiklerini, davacının müşavirlik hizmeti vermediğini, esasen bu konuda uzman bir kişide olmadığını, miktarında fahiş olduğunu savunmuştur. Mahkemece davalının bu savunması üzerinde durulmamış, bu konuda hiçbir inceleme ve araştırma da yapılmamıştır.
Hemen belirtelim ki, davada dayanılan protokol ve ek protokolde şahit ve yediemin sıfatıyla taraflar dışında başka kişilerinde imzası bulunmaktadır. Bu durumda, tarafların anılan protokollerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda imzası bulunan tanık ve yedieminin dinlenmesi gerektiği konusunda bir delil sözleşmesi yaptıklarının kabulü gerekir. 0 nedenle davalının bu kişilerin savunması doğrultusunda dinlenmeleri isteminin mahkemece reddi doğru değildir.
Öyle ise mahkemece öncelikle protokollerin ne sebeple hukuk ve ahlaka aykırı olduğu davalıya açıklattırılmalı, bu açıklamaya karşı davacıdan diyecekleri sorulmalı, gerektiğinde bizzat taraflar isticvap edilmeli, ittifak edemedikleri hususlar açık ve net olarak belirlenmeli , konuya ilişkin olarak protokollerde imzası bulunan tanık ve yediemin dinlenmeli, varsa başkaca delil ve karşı delilleri alınmalı, davalının ihale makamına vermiş olduğu ihale dosyası ile davalı üzerinde kaldığı öne sürülen ihale makamına ait ihale dosyaları veya onanlı örnekleri getirilmeli, davalının diğer savunmaları üzerinde de durulup gerekli araştırma yapılmalı, gerçekten protokollerin hukuka ve ahlaka aykırı amaçlarla yapılıp yapılmadığı, iptal edilip edilmediği hizmet verilip verilmediği, hizmet verilmiş olsa dahi bu hizmetler karşılığı olarak belirlenen ücretin fahiş olup olmadığı saptanmalı, böylece hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir.
Mahkemenin açıklanan yönleri gözardı ederek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar vermesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir..." )gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 6.3.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.