Mesajı Okuyun
Old 29-07-2006, 13:37   #7
erdal7

 
Varsayılan

Böyle bir durumda ,TARAFLAR ARASINDA DELİL SÖZLEŞMESİ YAPILDIĞI SONUCU ÇIKARTILAMAZ.
Türk Usul hukukunda yazılı delil ile isbatı gereken hususlar ve getirilmiş hükümler emredici değildir. Yazılı delil sözleşmesi ve muvafakat durumları halinde yazılı delille isbatı gereken hussular dahi ayrı delillerle ispat edilebilinmektedir.

Delil sözleşmesinden bahsedebilmek için. Tarafların hukuken ispatı belli bir şekilde olan bir hususun yine iradelerinin uyştuğu usül ve şekilde ispatı yönünde iradelerinin birleşmesi gerekir. Sonuçta delil sözleşmesi de iki taraflı bir sözleşmedir.
Örneğin . İş bu sözleşmeden doğan uyuşmazlaklarda A tarafın Ticari defterleri münhasıran delil olacaktır. B iddiasını tanık ile de ispat edebilecektir. gibi vb.

Sırf şahit olarak imza atılması ,böyle bir imzanın varlığı , o sözleşmeden doğabilecek uyuşmazlıklarda taraflar arasında delil sözleşmesi yapıldığı anlamı çıkartılamaz.

Yine soruya biraz farklı yaklaşalım. Saadece borç ikrarına havi bir belgede ( Bono da ) veya sözleşmede şahit olarak gözüken bir imzanın anlamı ne olacaktır? Kanatimce bir önemi yoktur .

Sayın Mehmet Dikici nin verdiği örnekte , A nın borç ikrarı vardır. B ye bedeli malen yazan bono vermiştir. İddası, B nin malı göndermediği ve Bononun da bedelsiz kaldığı yönünde olup. İddiasını sözleşmedeki şahit imzası sebebi ile şahit ile ispat etmek istemektedir. Teslim yapılmadığı vakıası sözleşmeden doğmamaktadır. Aksine sözleşmeden daha sonra sözleşmenin ( yazılı belgenin ) hüküm sonucunu düşürebilecek ayrı bir vakıadır. Ben daha önce başka forumda tartışıldığı gibi bu örnekte İspat Yükünün A ya düştüğünü ve A nın malın teslim edilmediği vakıasını ancak ve ancak ( muvafakat haricinde ) yazılı delil ile ispat etmek zorunda kalacağını sölüyorum. Çünkü borç ikrarı vardır. Mevcut borç için bedeli malen yazılı bono verilmiştir. İspat Yükü A dadır.

Saygılarımı sunarım . Av. Erdal