Mesajı Okuyun
Old 22-03-2007, 09:28   #41
Zeki

 
Varsayılan

İlk bakışta hukukun nerden doğduğu ile ilgili bir karışıklık varmış gibi görünüyor.

İlk başta soruyu değerlendirirsek;
Yumurta mı tavuktan yoksa tavuk mu yumurtadan çıkmış?
Biyolojideki üreme derslerinden hatırladığım şu ki bir yumurtadan tavuk çıkabilmesi için öncelikle yumurtanın döllenmiş olması gerekir. Eğer bir yumurta döllenmemişse ondan hiçbir şey çıkmaz.

Eşli üremelerde zigotun oluşması için her iki eştende birer kromozom gelmelidir. Erkekten gelen kromozom olmadı mı döllenmeyen yumurtadan malesef birşey çıkmıyor. Bundan dolayı tek başına bir yumurtadan bir tavuğun veya horozun çıkma durumu söz konusu değil. O halde yumurtadan tavuk çıkmaz (Ancak ve ancak döllenmiş yumurtadan tavuk çıkar). İşte bu durum da aslında yumurtanın tavuktan çıktığını gösteriyor. Tavuktan çıkan bu yumurta döllenmiş olursa işte o yumurtadan da bir tavuğun çıkması mümkün.

Kısaca yumurtanın doğuşu, oluşumu için bir tavuğa bir de horoza gereksinim var. Ancak türün devamı için de tekrar yumurtaya gereksinim var. İşte bu noktada birbirini tetikleme sözkonusu oluyor.

Sonuç olarak; Yumurta tavuktan çıkmıştır.

Hukukun doğuşu açısından değerlendirirsek konuyu;
Bir eksiklik var bence soruda (kıyas edilecekler eksik, net değil - yani başta yumurta ile tavuk kıyaslanıyor ama hukukun doğuş kaynağını kıyaslayacağımız kavram yok) hukukun doğuş kaynağı belirtilmiyor. O halde bu kaynağı cevabı verecek olan belirleyecek. Herşeyin başlangıcına dönmek gerekli bence bunu açıklamaya çalışırken. İnsanın, İnsanlığın doğuşuna... Bir de inançtan inanca durum değişir. (Bir Ateist'in yorumu ile Tanrı inancı olan birinin yorumu bence burada değişir). Hangi noktadan başladığımız önemli.

Diyelim ki tanrıya inanıyoruz. O halde onun yarattığı herşeyde bir kural olduğunu da kabul etmemiz gerekiyor. Bunu kabul ettiğimizde İnsanoğlunun yaratılmasından öncede hukukun olduğunu kabul etmemiz gerekecek (tanrının hukuku). O halde İnsanoğlunun yaratıldığı ana göre referans aldığımızda Hukuktan doğdu herşey diyebiliriz. Önce o vardı ve daha sonra ona uyan herşey oldu ve bütün bir hayat hukuktan doğdu. İlk insandan geriye hatta dünyanın var edilmesinden önceye gitmek istediğimizde ise hukukun tanrıdan doğduğunu kabul etmemiz gerekecek. (İşler karışmaya başladı )

Diyelim ki tanrıya inanmıyoruz. O halde İlk insandan öncesini yok sayacağız (en azından tanrının yaratmadığını düşünerek). Herşey doğal olarak, rastgele olarak gelişti. Ancak bu noktada da ikiye ayrılırız doğada herşey rastgeledir veya doğanın bir gücü vardır ve o gücün hukuku, kuralları dünyayı ve bir hayatı yönetir. Birinci noktadan başlarsak ve herşey rastgeleyse hukuk yok demektir ve o halde insan hukuku oluşturmuştur. Hukuk insandan ve onun eylemlerinden doğmuştur. İkincisinden yola çıkarsak doğanın bir hukuku olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Doğanın bir hukuku varsa herşey doğadan doğmuştur. O halde hukuk doğadan, doğa olaylarında doğmuştur.(insanın doğası, davranışları ve bütün bir hayat kastediliyor burada doğa kelimesiyle)

Kafa karıştırmak istemedim ama bence başlangıç noktanıza ,genel kabullerinize göre hukukun kaynağı değişir.

Gelişimine gelince;
Herşey gelişimini temel kaynağından başlayarak sürdürür. Temel kabuller her zaman gelişimin ileri evrelerinde temel belirleyicilerdir. Doğduğu kaynağa bağlı olarak gelişim de değişir. Ancak ileri safhalarda farklı kaynaklardan doğan hukuklar birbirleri arasında alış veriş yaparak eksik yanlarını tamamlamaktadırlar. Gelişim süreci doğuş kaynaklarının üzerinde birbirine yaklaşan bir eğilim gösterir. Farklı Hukuki yaklaşımların gün geçtikçe birbirine yaklaştığını düşünüyorum.

Nacizane düşüncelerim!

Sevgi saygılarımla...