Mesajı Okuyun
Old 16-09-2006, 02:23   #6
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Yargıtay'ın bozma gerekçesinden kızlığın bozulmasını Beden sağlığıınn bozulması olarak algıladığı sonucu çıkıyor. Kararlar bu şekilde (Yargıtay'ın istediği gibi) gidiyordu ve ben de sonucu merak ediyordum. Anlayış bu imiş demek ki. Bu yeni TCK'nın yürürlüğü ile ilgili dönemde verilen seminerlerde Hakimlere bu şekilde anlatılmış zaten bildiğim kadarı ile.. Yani kızlık zarı eski yasada olduğu gibi manevi değeri yönünden korunmasa da bu dönemde beden sağlığını bozması (!) yönünden korunuyor. Hymen'in yırtılmasının beden sağlığı üzerinde ne kadar bir etkisi varsa artık? 7 yıldan 12 yıla kadar hapis, 10 yıldan az olmamak üzere hapise dönüşüyor. Kanunun lafzına göre sanık lehine yorum yapılmak ve beden sağlığının bozulması kavramı içerisinde sağlık üzerinde nasıl olumsuz bir etki yarattığı tıp ilminin konusu olduğundan kızlık zarı bozulmuş mu şeklindeki bir rapordan ziyade beden sağlığının bozulmasının söz konusu olup olmadığı yönünden bir rapor alınması gerekmektedir. Oysa Yargıtay'ın görüşü yine eski zihniyeti koruyan ve işin manevi boyutunu ön plana çıkaran bir görüş..

Ama cebir var kanama oluyor vs. diyenler olacaktır. Buna karşı TCK 102/4
Alıntı:
[4] Suçun işlenmesi sırasında mağdurun direncinin kırılmasını sağlayacak ölçünün ötesinde cebir kullanılması durumunda kişi ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılır.

Görüldüğü üzere eylemin mahiyeti icabı direncin kırılmasını sağlayacak ölçüde bir cebiri olağan sayıyor. Olağan sayıyor derken suçun unsuru olarak suçun içinde eriyor demek istiyorum. Öte yandan kızlık zarının esnek olması durumunda kanamanın olmayabileceği, kızlık zarının doğuştan olmayabileceği ve dahası kişinin evvelce kızlığını kaybetmiş olabileceği gibi haller düşünüldüğünde bazı sanıkların, bazı sanıklara göre şans eseri fazla bir cezayla cezalandırılması eşitliğe aykırıdır.