Mesajı Okuyun
Old 30-01-2007, 16:08   #3
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 1986/3842
K. 1986/4212
T. 4.7.1986
• ALACAĞIN TEMLİKİNDE TEMERRÜDDEN SORUMLULUK ( Temlik Eden Borçlunun Diğer Kişilere de Temlik Yapması )
• TEMERRÜDDEN SORUMLULUK ( Temlik Eden Borçlunun Diğer Kişilere de Temlik Yapması )
• TEMERRÜD FAİZİNDEN SORUMLULUK ( Alacağın Temlikinde Temlik Eden Borçlunun Diğer Kişilere de Temlik Yapması )
• TEMLİK BORÇLUSUNUN TEMERRÜDÜNDEN TEMLİK EDENİN SORUMLU OLMASI ( Diğer Kişilere de Temlik Yapması )
818/m.103,162
ÖZET : Alacağın temlikinde temliknamede belirtilen vadelerde borcun temlik borçlusunca ödenmemesi halinde oluşan temerrüt faizinden kimin sorumlu olacağı hususudur. Her ne kadar alacağın temlikinde temlik borçlusunun temerrüdünden esas itibariyle kendisi borçlu ise de, olayda açıklandığı gibi, temlik borçlusu temerrüde düşmemiş, aksine temlik eden borçlunun diğer kimselere de temlik yapması ve bu nedenle dava konusu temliknamenin sıraya konuluşu nedeniyle diğer bir deyişle asıl borçlunun davranışından dolayı temlik konusu alacak davacıya geç ödenmiş bulunmaktadır. Maddi olay açısından bu değerlendirmede davalının kendi eyleminden kaynaklanan geç ödemeden, vaki yazışma ve ihtarlarda dikkate alındığında, kendisinin sorumlu olduğunun kabulü iktiza eder.

DAVA : A.B. ile ... İnşaat ve Taahhüt İmalat San. A.Ş. arasında çıkan davadan dolayı, Ankara Birinci Asliye Ticaret Mahkemesi`nce verilen 13.11.1985 gün ve 372-591 sayılı hükmü onayan dairenin 3.2.1986 gün ve 275-382 sayılı ilamı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki, kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalının müvekkiline olan borcunu istihkaklarını Ocak 1984 ayında ödenmesi koşuluyla temlik etmek suretiyle ödemeyi yükümlendiği halde, bu borcun Eylül 1984 yılında ödendiğini ileri sürerek vaki bu temerrüd nedeniyle 6.568.380 lira temerrüt faizinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili davanın reddi istemiştir.

Mahkemece, davanın redine dair tesis edilen karar Dairemizce onanması üzerine, davacı vekili bu defa karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

Taraflar arasında düzenlenmiş bulunan 26.10.1983 tarihli temliknameye göre, davalı, davacıya karşı olan borcundan 15.197.700 liralık bölümünü, kendisinin Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü`nde ( 1983 Eylül - 1984 Ocak arasında ) tahakkuk etmiş ve edecek istihkak alacaklarının davacıya alacağın temliki yoluyla ödenmesi kabul edilmiş bulunmaktadır. Dosya kapsamından davalının başka kimselere de yaptığı temlikler nedeniyle bu temliknamenin dava dışı idarece ( temlik borçlusunca ) sıraya konulduğu bu nedenle de ödemelerin temliknamede belirtilen vadelerden çok sonra ödendiği anlaşılmaktadır. Nitekim davacının bu durum üzerine yazdığı 7.1.1984 tarihli yazı ile temliknameden o tarihe kadar hiçbir tahsilat yapılmadığı açıklanmış ve 31.12.1983 tarihine kadar hesap edilen vade farkları davalıdan talep edilmiş bulunmaktadır. Öte yandan, temliknameye müsteniden tahsilat yapılmadan önce de keyfiyet ve talep edilen temerrüt faizi temlik eden davalıya ( borçluya ) bildirilmiş bulunmaktadır. Burada çözümlenmesi gereken husus, alacağın temlikinde temliknamede belirtilen vadelerde borcun temlik borçlusunca ödenmemesi halinde oluşan temerrüt faizinden kimin sorumlu olacağı hususudur. Her ne kadar alacağın temlikinde temlik borçlusunun temerrüdünden esas itibariyle kendisi borçlu ise de, olayda açıklandığı gibi, temlik borçlusu temerrüde düşmemiş, aksine temlik eden borçlunun diğer kimselere de temlik yapması ve bu nedenle dava konusu temliknamenin sıraya konuluşu nedeniyle diğer bir deyişle asıl borçlunun davranışından dolayı temlik konusu alacak davacıya geç ödenmiş bulunmaktadır. Maddi olay açısından bu değerlendirmede davalının kendi eyleminden kaynaklanan geç ödemeden, vaki yazışma ve ihtarlarda dikkate alındığında, kendisinin sorumlu olduğunun kabulü iktiza eder.

Öte yandan, dava konusu temliknamenin bir ivaz karşılığı olduğu kuşkusuz olduğu gibi, temlik belgesinde davacıya ödenecek miktar belirtilmişse de, bu ödemeyle yanlar arasındaki borç ilişkisinin ne miktarda sona ereceğine ilişkin hiçbir beyan bulunmamaktadır. Bilindiği üzere bir borcun ifası, ya ( ifa yerini tutan edim ) veya ( ifa amacıyla yapılmış edimle ) de yerine getirilebilir. İvazlı temlikde de temlik yoluyla borcun ifasında aynı kurallar cari olmaktadır. İfa yerine temlik ile borçlu ödeme halinde borcundan tamamen kurtulmakta buna karşın ifa uğruna temlikte ise, risk asıl borçlu üzerinde kalmakta, tahsil edilen miktar borca mahsup edilmekte bakiyesi ise yine asıl borçludan talep edilebilmektedir. Ve şayet bir temlikname metninden, o temlikin ifa yerine temlik mi, yoksa ifa uğruna temlik mi olduğu kesinlikle saptanamıyorsa, o temlikin ( edimin ) bir ifa uğruna temlik olduğu kabul edilmesi gerekir ( Bkz., Prof. K. Tunçomağ, Türk Borçlar Hukuku, Cilt: 1, Genel Hükümler, İst. 1976 Sh. 718-719, v. Tuhr, Borçlar Hukuku, Cilt: 1, Genel Hükümler, İst. 1976 Sh. 718-719, 1983, sh. 473-474; Prof. F. Feyzioğlu, Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, Cilt: 2, İst. 1977, Sh. 648-649; Prof. S.S. Tekinay, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt: 1, İst. 1985, Sh. 348 ). O halde böyle bir temlikte, aksine sarahat olmadığına göre, davalının eyleminden kaynaklanan temerrüt faizinden davalının sorumlu tutulması gerekmektedir.

Bütün bu hususlar nazara alınmadan ve asıl borçluya ( temlik yapana ) vaki bildirim ve ihtarlar da dikkate alınmaksızın BK.nun 113/2. maddesine göre davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.

Bu durumda mahkemece yapılacak iş; davalı talep edilen faiz miktarını da kabul etmediğine göre, davacının talep edebileceği temerrüt faizi temlikname şartları da dikkate alınarak bir bilirkişiye hesaplattırılarak, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar vermekten ibarettir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle kararın onanmasına ilişkin Dairemizin 3.2.1986 gün ve 1986/275-382 sayılı ilamın kaldırılarak, hükmün BOZULMASINA, 4.7.1986 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

yarx