Mesajı Okuyun
Old 28-10-2006, 10:59   #3
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Doktorun veya hastane yönetiminin hizmet kusurundan dolayı , Anayasanın 129/5 ve 657 sayılı kanunun 13. md. uyarınca idari yargıda tam yargı davası açılır.

Doktorun kişisel kusuruna da dayanılır ve kişisel kusur ağırlık kazanırsa doktor aleyhine adil yargıda tazminat davası açılabilir.

Saygılarımla.

DAYANAK : ( Özet halinde )

1. ""
Dava dilekçesinde, davalı Bakanlığa ait hastanede, diğer davalı tarafından yapılan ameliyat sonucunda sakat kalındığı ileri sürülmüştür. Bu anlatım biçimi bakımından, gerçek kişi davalının açıkça kişisel kusuruna dayanılmış değildir.

Anayasa m.129/5 ve 657 sayılı Yasa m.13 hükümleri gereğince, kamu görevlilerinin görev sırasında verdikleri zarar nedeniyle, ancak bağlı bulundukları idareye karşı ve idari yargı yerinde dava açılabilir. Diğer yandan, gerçek kişi davalının, kamu görevlisi olduğu çekişmesizdir.

Tazminat istemlerine konu olayın, kamu hizmetinin görüldüğü bir sırada ve hizmet ile ilgili bulunduğu da, tartışmasızdır. İdare'nin veya ajanlarının, hizmet kusuru niteliğindeki eylemi sonucu meydana gelen zararlardan dolayı, İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 2/1-b maddesi gereğince İdare'ye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. “” ( Yargıtay 4. HD. 05.05.2003 T. 2003/746 E. 2003/5852 K. )

2. ""Devlet hastanesinde görevli ve memur ol
an davalı doktorun hastası olan davacıya zamanında ve gerekli tedaviyi yapmayarak bir kolunun omuzdan kesilmesine neden olduğu ve doktorun bu eyleminin görevinden ayrılabilir salt kişisel kusura dayandığı iddiası ile eldeki davanın açıldığı, yine doktorunbu eylemi nedeniyle gazetede çıkan ve istediği çıkar karşılanmayınca önce hastayla ilgilenmediği sonra isteği karşılanınca ilgilendiği ancak müdahalede geç kaldığı yönündeki bir köşe yazısı üzerine müfettişlerce yapılan inceleme sonucunda "diğer iddiaların kanıtlanamadığı, ancak açık kırıklarda ilk 6-8 saat içinde ameliyathane ortamında debridman gerekli olduğu, bunda gecikildiği ve uygulanan antibiyotik tedavisinin de yetersiz kaldığı, doktor hakkında TCK.nun 459 maddesi ile yargılanmak üzere ceza davası açılması gerektiği" görüşüyle fezleke hazırlanıp, verilen lüzumu muhakeme kararı üzerine de TCK.nun 459 maddesi gereğince cezalandırıldığı, bu kararın denetimden geçerek onandığı dosya kapsamı ile bellidir.

Ceza mahkemesi kararının dayanağı Yüksek Sağlık Şurasının davalı doktor hakkındaki " depritmanında gecikilmekle birlikte antibiyotik tedavisinde de geç kalındığı, bu nedenle 2/8 kusurlu olduğu" yönündeki kararıdır.

Bu olgular karşısında davalı doktorun salt idari bir görevin yerine getirilmesi sırasında zarara yol açmayıp, idari görevi cümlesinden olmakla birlikte hekimlik sanatının icrası sırasında hakkında verilip kesinleşen mahkumiyet kararıyla da belirlenen ve görevinden ayrılabilen salt kişisel kusuru ile davacı zararına yol açtığında duraksama bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemenin davanın idareye karşı açılması gerektiği gerekçesiyle davanın husumet yönünden reddine ilişkin kararında direnmesi usul ve yasaya aykırıdır. ""( Yargıtay HGK. 26.09.2001 T. 2001/4-595 E. 2001/ 643 K. )