Mesajı Okuyun
Old 11-10-2012, 23:44   #3
Bugulbay

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi

Esas: 2010/283
Karar: 2010/1989
Karar Tarihi: 24.02.2010

ÖZET: Olayda, davacı ve müdahilin bina duvarının yağmur suları ve rutubetten korunmak için sıva yaptırmak zorunda kaldığı ve bunun için de mutlak surette davalı taşınmazına iskele kurmak ve onun taşınmazına zorunlu olarak müdahale etmesi gerektiği belirlendiği sabit olduğundan istek de gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekir.

(4721 S. K. m. 737, 750) (1086 S. K. m. 73)

Dava: Taraflar arasında görülen davada;

Davacı, 127 ada, 7 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliki dava dışı Hediye ile davacı şirketin kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığını, inşaatın Ç... Belediyesi tarafından alınan inşaat plan ve ruhsatına uygun olarak inşaatın tamamlandığını, inşaatın komşu 6 sayılı parsele bakan cephenin dış yüzeyinin sıvanmasına davalı 6 parsel malikinin izin vermediğini, duvarın dış yüzeyinin sıvanamaması nedeniyle bağımsız bölümlerin rutubetlendiğini, davanın komşuluk hukuku ilkelerine aykırı hareket ettiğini ileri sürerek el atmanın önlenmesine ve sıva yapılmasına izin verilerek muarazanın giderilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece; husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı ve müdahil davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; tetkik hakiminin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.

Karar: Dava; el atmanın önlenmesi ve sıva yapılmasına izin verilmesi isteğine ilişkindir.

Mahkemece; husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 7 sayılı parselde davacı şirketin mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı bulunmadan taşınmazda tasarruf ettiği binanın davalının maliki bulunduğu taşınmaza bakan duvarına sıva ve boya yapmak istediği halde davalının müsaade etmediği ve gerekli izni vermediği ileri sürülerek eldeki davayı açtığı ve dava sırasında taşınmazda bağımsız bölüm maliki olan Cevdet'in harcını yatırmak suretiyle davaya asli müdahale talebinde bulunduğu ve mahkemece müdahale talebinin reddine, asıl davanın da 7 sayılı davacının kullanımında bulunulan binanın çekme mesafesine uygun yapılmadığı, davalının 7 sayılı taşınmazla ilgili inşaat ruhsatının iptali konusunda dava açtığını gerekçe yapmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Hemen belirtilmelidir ki; gerçekten de hukukumuzda asli müdahale yoluyla bir kimsenin taraf olacağına dair yasal bir düzenleme bulunmamakla beraber açılmış bir davaya harcını da ikmal etmek suretiyle müdahale talebinde bulunarak müstakilen hak iddia etmesi ve Yasa’nın kendisine tanıdığı imkanları elde etmesine engel bir hüküm bulunmamaktadır.

Bu sebeple, Cevdet'in asli müdahale talebinin ara kararı ile reddine karar verilmiş olmasının doğru olduğu söylenemez.

Diğer taraftan 7 nolu taşınmazda yer alan binanın davalının taşınmazına komşu olduğu ve bu yere bakan duvarın korunması ve tabiat hadiselerinden etkilenerek binanın bir zarar görmemesi için sıvanması ve boyanmasında zaruret bulunduğu elde edilen bilirkişi raporunda belirtilmiştir. Taşınmazda bulunan binanın çekme mesafesine uyulmaması veya kaçak yapılması idareyi ve idari yaptırımı gerektiren hususlardır. Oysa, eldeki davada istek, 4721 sayılı TMK'nın komşuluk hukuku ile ilgili yasal düzenlemelere dayanmaktadır. Keza TMK'nın 750. maddesine göre komşuluk haklarının kullanılması için gerekli olan işlerin yapılması için komşu taşınmaz maliki birtakım vecibelere katlanmak zorundadır.

O halde, gerek mahkeme gerekçesinde gerekse davalının savunmasında ileri sürüldüğü gibi, davacı ve asli müdahilin isteğini kötü niyet olarak nitelemek olanak dışıdır.

Hal böyle olunca, davacı ve müdahilin bina duvarının yağmur suları ve rutubetten korunmak için sıva yaptırmak zorunda kaldığı ve bunun için de mutlak surette davalı taşınmazına iskele kurmak ve onun taşınmazına zorunlu olarak müdahale etmesi gerektiği belirlendiği dosya kapsamı ile sabit olduğundan istek de gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

Sonuç: Davacı ve müdahil davacının, temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.02.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı