Mesajı Okuyun
Old 14-11-2010, 02:10   #6
censor86

 
Varsayılan

Saygıdeğer akil meslektaşım; olayı daha ayrıntılı açıkladığınız için teşekkür ederim. Ancak hala davanın adli yargıda açılması gerektiği kanaatindeyim. Şöyle ki; her nekadar ilan, kamunun istifadesine sunulmuş hizmetin duyrulmasına ilişkin olsa da ,ilanın konusu ne olursa olsun, ilan asım işinin başlı başına bir "kamu hizmeti" olduğunu düşünmemekteyim. Kaldı ki olayda belirttiğiniz üzere itfaiye erinin direğe yük oluşturması neticesinde direk yıkılarak zarar gelmiştir. Hizmet kusuru ile kişisel kusurun önemli ayrım noktalarından biri de kusurun belli bir şahsa isnat edilip edilemeceğidir. Hizmet kusuru, hizmetin iç işleyişi kuruluşu ve örgütlenişinden kaynaklandığından zarar da somut bir kişiye isnat edilemez.Bu hizmet kusurunun anonim niteliğinden kaynaklanmaktadır. Kişisel kusurda ise zarar hizmete yabancı ve hizmetten ayrılabilen bir kusur sonucu gerçekleştğinden kusur sahibi tesbit edilebilmektedir. Somut olayda zararın itfaiye erinin şahsi dikkat ve özensizliği neticesinde ve onun kusurundan gerçekleştiğini düşündüğümden davanın adli yargıda açılması gereklidir.
Ancak direğin devrilmesinin asıl nedeni tedaşın direği dikmesindeki özensizliğine dayalı kusurundan kaynaklanıyorsa, bu hususun idarenin hizmet kusuru dahilinde değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Adli yargı da açılacak dava da sizin de dediğiniz gibi istihdam edenin sorumluluğuna dayanmayı somut olaya en çok uyduğunu düşünmekteyim.
İtfaiye erinin tedaşa dava açmasında ise şüphesiz ki tazminata hükmedilebeileceğini umabiliriz ancak somut olayda müterafik kusur hususu da tazminat davasını en çok etkileyecek husus olacaktır.Bu durum da dava süreci içerisinde belli olucaktır.