Mesajı Okuyun
Old 19-06-2019, 15:46   #2
Av. M. Bahadır Özer

 
Varsayılan

Zarar ile fiil arasında illiyet bağı mevcuttur. Hastane görevlisinin tıbbi müdahaleyi yapmakta ehliyeti bulunmaktadır. Buna göre tıbbi müdahalede bulunan kişinin gerekli eğitimleri almış, müdahale ve müdahalenin sonuçları bakımından yetkin bir kişi olduğu kabul edilmektedir. Buna göre tıbbi müdahalede bulunan kişinin müdahalenin çeşidi kadar sonuçlarını da öngörüyor olması gerekir. Fiil, netice ve illiyet bağının kurulması halinde ispat yükü tıbbi müdahalede bulunana geçmelidir.

Malpraktis denilen şey tamamen uydurmadır. Zaten ‘malpraktis değil bu’ denen durumlarda ağır kusur bulunmaktadır. Hafif kusurun bulunduğu durumlarda ‘efendim burada malpraktis vardır’ deyip sorumluluktan kurtulmayı doğru bulmuyorum.

Tıbbi müdahaleler öncesinde hasta, müdahale ve tüm sonuçları açısından açık bir şekilde aydınlatılmalıdır. Buna dair ispat yükünün de müdahalede bulunan üzerinde olması gerekir.

Bu tür uyuşmazlıklarda bilirkişi raporunu iyi incelemek gerekmektedir. Raporların bilimsellikten uzak her türlü hususlarına itiraz etmek gerekmektedir. Hatta imkan varsa uzman mütalaasına başvurmakta yarar vardır.

Hukuki uyuşmazlıkta görevli yargı yolu adli yargıdır.