Mesajı Okuyun
Old 12-07-2010, 12:37   #9
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Avukat_A.K.
Saygıdeğer meslektaşlarım. İlginç bir dosya hakkında görüşlerinizi bağışlarsanız çok minnettar olurum. İcra dosyasının borçlusu olan X, alacaklı vekili olan Avukatı bir tartışma neticesinde kendisine hakaret ettiği, kendisini tehdit ettiği ve aldığı parayı inkar ettiği şeklinde tamamen yalandan ibaret sözlerle şikayet ediyor. Avukat ile borçlunun arasında küçük bir tartışma yaşandığı gerçek ama hakaret ve tehdit durumu yok. Ama o kimsenin yanındaki bir tanık müşteki ile beyanları arasında birçok farklılık ve çelişki mevcut olsa da avukat hakaret etti tehdit etti diyerek aleyhe tanıklık yapıyor.

Yine borçlu ilk şikayet dilekçesinde aldığı parayı inkar ediyor demese de sonradan savcılıkta verdiği ifadesinde hem tehdit içerikli sözlerin sayısını artırıyor "şunları da dedi aslında" diyor. Ama savcı nedense (?) başta dilekçende yazmamışsın demiyor. Ve aldığı parayı da inkar ediyor diye eklemede bulunuyor. Ancak bu farklılıklar asla dikkate alınmıyor ve avukat hakkında güveni kötüye kullanma, tehdit ve hakaret suçundan kamu davası açılıyor.

Şimdi sorum şu ki, müvekkilin hiçbir şikayeti yok aksine müvekkil ile borçlu arasında husumet var ve avukat ile müvekkil çok yakın akraba olduğundan avukata da husumet besleniyor ve avukat bu sebeple şikayet ediliyor.

Ve avukat borçlunun yakınları tarafından yapılan ödemeler karşılığında hep belge veriyor. O kimseler de ifadelerinde avukata para ödediklerini ve karşılığında belge aldıklarını beyan ediyorlar. Ama borçlu ben de ödedim belge vermedi dese de bunu ne bir tanıkla ispat edebiliyor ne de bunu avukat kabul ediyor. Şimdi bu halde güveni kötüye kullanmaktan ötürü kamu davası açılması doğru mu? (madde 155) Çünki alınan para inkar edilmiyor. Belge verildiği sabit. Tanıklar, müşteki tanığı da olsa belge aldıklarını ikrar ediyor. Ama güveni kötüye kullanma suçu nasıl oluşuyor bu halde? Yine kanunun gerekçesine bakıldığında mutlak surette taraflar arasında bir sözleşme olması gerekmiyor mu? Alacaklı vekili ile borçlu arasında sözleşme yokken nasıl böyle bir suçtan ötürü kamu davası açılabiliyor? Burada sadece hukuki ilişki yok mu? Kanun maddesine aykırı olarak avukatın, hiçbir sözleşme yokken, sırf isminin önünde avukat ibaresinin olması nedeniyle sana güven duyması doğaldır denilerek cezalandırılması doğru mu?

Saygılarımı sunuyor ve yanıtlarınız için teşekkür ediyorum.

Sayın meslektaşım,

Senetle ispat kuralı kapsamında alındığı iddia edilen para 550 TLden az değilse zaten aksi tanıkla ispatlanamaz. Bu manada güveni kötüye kullanma iddiasının sorun teşkil edeceğini sanmıyorum.

Asıl sorun, hakaret ve tehdit suçlaması bakımından olabilir kanaatindeyim. Suç isnadı ne olursa olsun Görevi kötüye kullanma peşinen avukat için dile getiriliyor. Çünkü Avukatlık Kanunu öyle demiş...

Tabi ki karşılıklı tanık beyanlarını ve sair delilleri mahkeme takdir edecektir.

Maalesef ülkemizde avukat hakkında şikayet söz konusu olunca akan sular duruyor. Aslı astarı var mı, yok mu bakılmadan dava açılıyor. Avukat kendisini aklasın da gelsin deniliyor. Diğer yandan dolandırıcılığı ayyuka çıkan avukat olmayan kişileri şikayet ettiğimizde ise, "hukuki meseledir" denilerek hemen takipsizlik kararı verilebilmektedir.

Bu itibarla ne yaparsanız yapın, ne derseniz deyin Adalet bakanlığı izin vereceği gibi, mahkemeler de son soruşturmanın açılmasına ve avukatın yargılanmasına karar vereceklerdir.

Neticede umuyorum ki avukat meslektaşımız beraat edecektir.

Kolaylıklar ve büyük SABIR diliyorum.