Mesajı Okuyun
Old 01-06-2010, 19:22   #14
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Hk.Beyhanguler
'Yasanın sistematiği,soyut ve herşeyden bağımsız olarak bir sırrı korumaya özgülenmiş değildir...'Sayın Şeker'in kitabında sır ile gerekçe arasında sıkı bir bağ kurulmuş,konunun savunma hakkı ile de bağlantılı olduğunu düşünüyorum,kamuoyunda güncelliğini koruyan davalar yönünden savunma alanındaki meslektaşlarımın yorumlarını da merak ediyorum doğrusu

Öncelikle "devlet sırrı" nedir? Bu konunun irdelenmesi gerekir. Hakimden hakime, kişiden kişiye, iktidardan iktidara değişen bir anlamı var mıdır? Yoksa evrensel hukukta farklı mı, algılanmaktadır?

Sonra da, CMK 125 inci maddenin 3 üncü fıkrası tartışılmalıdır. Çünkü sözkonusu fıkra, 125 inci maddenin ancak 5 yıl veya daha fazla alt sınırı olan suçlarla ilgili olarak uygulanacağını hüküm altına almıştır. Yani, 5 yıl ve altındaki suçlarda "savunmayı daha da etkisizleştirelim" mantığı mı, geçerli.

Maddenin 2 inci fıkrasına göre devlet sırrı niteliğindeki bilgileri içeren belgeler, ancak mahkeme hakimi veya heyeti tarafından incelenebilir. İncelenebilir ama belgeler bir tarafa bırakılıp, hakim tarafından "bilgi" olarak bir tutanağa kaydedilecektir. Malum Kozmik Oda aramasını tek hakim yapmıştı. Bu Sayın Hakimimiz tabii ki, bilgi, donanım ve anlayışına göre bu notları almıştır. Peki bilgi ve donanımının yeterli olup olmadığı, ya da tarafgir davranıp davranmadığı ortaya çıkabilecek midir? Tabii ki hayır. Çünkü, devlet sırrı niteliğindeki belgeler savunmadan kaçırılmaktadır. O nedenle de Dersim İsyanı ile ilgili belgeler gibi belgeler ancak 70 küsur yıl sonra başka sebep ve saiklerle telaffuz edilebilmektedir.

Yine "devlet sırrı" gibi savunmanın karşısında yer alan başka bir müessese daha var ki o da "gizli tanık" müessesesidir. Bir kişinin hem gizli tanık, hem de soruşturmayı yürüten kişi olabilmesinin mümkün olduğu anlaşılmıştır.

Tüm bunlar zaten kolu kanadı kırık olan savunmaya yönelik, evrensel hukuka aykırı kurumlardır.

Sayın Şeker en küçük detayına kadar konuyu irdelemiş, bize fazla söz bırakmamış zaten. O zaman ben de kendisinden bir alıntıyla bitireyim:

" Tarih, suçla ilgili olanın sır olarak nitelendirilerek, yargılamadan istisna kılınmasının, yargılama diyalektiği ve silahların eşitliğini bertaraf eden pratiğinin yarattığı trajik sonu Dreyfus örneğiyle belleğine kazımıştır"Sayfa 464