Mesajı Okuyun
Old 03-12-2017, 21:00   #7
Av. Aybars Karakırık

 
Varsayılan "aşırı şekilcilik"

Aşağıdaki kararlarda;

İcra memur işlemini şikayet ve (diğer sebeplerle) itiraz medeni usul hukuku anlamında bir dava kabul edilmemiştir.


O halde, hasmın yanlış gösterilmesi medeni usul hukukunu

ilgileyen davalarda önemlidir.

O zaman, "karşılıksız çek şikayetinde" durum ne olur?


***********************************
T.C YARGITAY 12.Hukuk Dairesi Esas: 2014/ 4525 Karar: 2014 / 6768 Karar Tarihi: 10.03.2014
ÖZET: Mahkemece, N. B. bakımından şikayetin pasif husumet ehliyeti yönünden reddine karar verilmesi doğru ise de, takip alacaklısı Y. B. yönünden şikayetin esası incelenmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; yargılamaya devam olunmaması isabetsiz olup; mahkeme kararının bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir. Hükmün bozulmasına karar verilmiştir.(2004 S. K. m. 16, 18)

Dava ve Karar: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi E. G. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı Y. B. vekili tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, borçlunun icra mahkemesine başvurarak, kayden maliki olduğu 408 ada 6 parsel sayılı taşınmaza yönelik meskeniyet iddiasında bulunduğu, ayrıca, maaşı üzerine konulan haczin kaldırılmasını talep ettiği, mahkemece, takip alacaklısı Y. B. olduğu halde şikayetin N. B.'e yöneltildiği gerekçesiyle husumet yokluğu nedeniyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

İcra mahkemesine yapılan başvuru, haczedilmezlik şikayetine ilişkin olup; Medeni Usul Hukuku anlamında bir dava olmayıp; İİK'nun 16. maddesi kapsamında "şikayet" niteliğindedir. Bu nedenle, inceleme yapılırken aynı Kanun'un 18. maddesi hükmü gözönünde bulundurulmalıdır. Hasım yanlış gösterilse veya hiç gösterilmese bile şikayet reddedilmeyip; doğru hasma şikayet dilekçesi tebliğ edilmek suretiyle yargılamaya devam edilmelidir. Buna göre; haczedilmezlik şikayetinde yasal hasım alacaklı olduğundan karşı taraf olarak alacaklının gösterilmesi zorunludur.

Somut olayda, yasal hasım icra takibinin alacaklısı olan Y. B. olup; N. B., takip alacaklısı olmadığından yasal hasım olarak gösterilmesi yanlıştır. Ancak; şikayet dilekçesinde; alacaklı vekili doğru olarak gösterildiği gibi doğru hasım olan Y. B. vekilinin vekaletname ibraz ederek duruşmaya katıldığı anlaşılmaktadır.

O halde, mahkemece, N. B. bakımından şikayetin pasif husumet ehliyeti yönünden reddine karar verilmesi doğru ise de, takip alacaklısı Y. B. yönünden şikayetin esası incelenmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; yargılamaya devam olunmaması isabetsiz olup; mahkeme kararının bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Sonuç: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.03.2014 gününde oybirliği ile, karar verildi. (¤¤)
***********************************
T.C YARGITAY 12. Hukuk Dairesi Esas: 2016 / 32381 Karar: 2017 / 361 Karar Tarihi: 16.01.2017
Somut olayda, vekil tarafından sunulan şikayet dilekçesinde takipte borçlu olmayan şirketin ünvanı gösterilmiş ise de aynı vekilin şikayet dilekçesi ekinde sunulan vekaletnameden borçlu şirketin de vekili olduğu şikayet dilekçesinde doğru icra dosyasının bildirildiği, şikayetçi vekilinin duruşmadan önce HMK 124 kapsamında taraf değişikliği dilekçesi sunduğu ve duruşmada bu talebin yinelendiği, davalıların bu talebe bir itirazlarının olmadığı, şikayet dilekçesinde doğru icra dosyası bildirilmek kaydıyla, yargılama aşamasında HMK 124 gereği doğru tarafı bildirerek davaya dahil etmekte yasaya aykırı bir durum bulunmadığı, kaldı ki Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre ihalenin feshi talebi medeni usul hukuku anlamında bir dava olmayıp şikayet niteliğindedir. Bu itibarla karşı tarafın yanlış gösterilmesi veya hiç bildirilmemiş olmasının sonuca etkisi yoktur. İcra hakimi şikayetle ilgili kişileri icra dosyasına göre saptama ve onları duruşmaya çağırıp görüşlerini alma ve varsa delillerini incelemekle yükümlüdür (24/1/2005 T. 2004/24048 E. 2005/864 K.).
***********************************
T.C YARGITAY 12. Hukuk Dairesi Esas: 2015 / 26369 Karar: 2015 / 28816 Karar Tarihi: 19.11.2015
İhalenin feshi istemi ile icra mahkemesine yapılan başvuru şikayet niteliğindedir. Şikayet de, medeni usul hukuku anlamında bir dava olmayıp, takip hukukuna özgü icra müdürlüğünün işlemine karşı bir başvuru yoludur. Bu nedenle, dava dilekçesinin içeriği başlıklı HMK'nun 119. maddesinin mutlak anlamda ve sıkı surette şikayetlerde uygulama alanı bulunmamaktadır.
***********************************
T.C YARGITAY 12. Hukuk Dairesi Esas: 2014 / 19500 Karar: 2014 / 20857 Karar Tarihi: 10.09.2014
Şikayet, medeni usul hukuku anlamında bir dava olmayıp, icra müdürlüğünün işlemine karşı yapılan takip hukukuna özgü bir kanun yoludur. Bu nedenle Hukuk Muhakemeleri Kanununun davanın ihbarına ve davaya müdahaleye ilişkin 61 ve devamı maddeleri şikayet hakkında uygulanmaz. Öte yandan şikayetin tarafı olmayan N..P... Ltd.’ nin ihbar olunan sıfatıyla karar başlığında adının yer alması da ona taraf sıfatı kazandırmayacağı gibi, kararı temyiz hakkı da vermeyeceğinden adı geçenin temyiz dilekçesinin (REDDİNE),


***********************************
T.C YARGITAY 12.Hukuk Dairesi Esas: 2013/ 2959 Karar: 2013 / 12565 Karar Tarihi: 02.04.2013
ÖZET: İtiraz dilekçesinde alacaklı vekili doğru olarak gösterilmiştir. O halde mahkemece, işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken itirazın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi isabetsizdir.(2004 S. K. m. 169/A)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi M. T. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Alacaklı T. Y. vekili tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus yol ile icra takibine başlandığı, borçlunun icra mahkemesine başvurarak, icra müdürlüğünün yetkisine ve borca itirazlarını bildirdiği, mahkemece borçlunun soyadının itiraz dilekçesinde yanlış gösterildiği gerekçesiyle husumet yokluğu nedeniyle itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

İcra mahkemesine yapılan başvuru, İİK.nun 169/a maddesine dayalı borca itiraz olup, yasal hasım icra takibinin alacaklısı olan T. Y.'dır. İtiraz veya şikayet, Medeni Usul Hukuku anlamında bir dava olmayıp, hasmın yanlış gösterilmesi veya hiç gösterilmemiş olması reddini gerektirmez. İtiraz, doğru hasma yöneltilerek sonuçlandırılmalıdır. İcra takip dosyasında alacaklı doğru olarak gösterilmiş olup, borçlunun imzaya itiraz dilekçesinde hasmın doğru gösterilmediği gerekçesiyle itirazın reddi aşırı şekilcilik olup hak kaybına neden olur. Kaldı ki itiraz dilekçesinde alacaklı vekili doğru olarak gösterilmiştir. O halde mahkemece, işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde itirazın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi isabetsizdir.

Sonuç: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.04.2013 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
***********************************
T.C YARGITAY
12.Hukuk Dairesi
Esas: 2012/ 4560
Karar: 2012 / 20395
Karar Tarihi: 13.06.2012

Yargıtay KararıMAHKEMESİ*: Bursa 7. İcra Hukuk Mahkemesi

TARİHİ*: 14/12/2011

NUMARASI*: 2011/438-2011/292

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki üçüncü kişi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için* Tetkik Hakimi* tarafından* düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

İcra müdürlüğünün yetkisine yönelik itiraz, medeni usul hukuku anlamında bir dava olmayıp takip hukukuna özgü bir yoldur. Bu nedenle, hasmın yanlış gösterilmesi veya hiç gösterilmemiş olması istemin reddini gerektirmez. Doğru hasma tebligatla itiraz sonuçlandırılmalıdır.

Somut olayda, itiraza konu icra takibini alacaklı olarak 'nun başlattığı, borçlunun yetki itirazına ilişkin başvuru dilekçesinde husumeti T,,l T,L,,.'ye yönelttiği, mahkemece, itirazın esası incelenerek takibin tarafı olmadığı halde anılan şirket hakkında karar verildiği görülmektedir.

Mahkemece, takip alacaklısı* husumet yöneltilerek itirazın incelenmesi gerekirken bu husus gözardı edilerek üçüncü kişi durumundaki şirket hakkında hüküm kurulması isabetsizdir.

Kabule göre de;***

Mahkemece, yetki itirazının kabulü halinde, icra müdürlüğünün yetkisizliğine karar verilmesi gerekirken, yetki yönünden takibin iptaline şeklinde hüküm kurulması da doğru değildir.

SONUÇ* : Üçüncü kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine yer olmadığına,* ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.



İstinaf dilekçelerinde kullanılabilir


(Amacımız ceza verdirmek değil borçların ödenmesi için borçluların çabalamalarına vesile olmak, yeni karşılıksız çek olaylarıyla karşılaşmamaktır)