Mesajı Okuyun
Old 27-12-2006, 13:33   #2
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Sayın Değer,
EskiTMK 369 maddede, (Yeni TMK 419) Kısıtlanan ergin çocuklar kural olarak vesayet altına alınmayıp velayet altında bırakılır.
Vesayet altına alınacak olan küçük ise,bu husus velayet içinde değerlendirilmelidir,asıl olan velayettir demektedir.Yani küçük akıl hastalığı sebebiyle vesayet altına alınacak iken,velilerin küçüğün haklarını daha iyi ve doğru yönde koruyabilecekleri düşüncesinden hareketle velayet hükümlerinin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.

Benim düşünceme göre Hakim izni ve satışa izin kararı,Mahkeme onayı gerekmektedir.Velayet hükümleri uygulanmakla birlikte,vesayet altına alınan küçüğün velayeti sözkonusu olduğundan kanımca doğrudan satış gerçekleştirilemez.

Net karara ulaşamadım.Ancak aşağıdaki karar içinde hacir altına alınan ancak velayet ile ilişkinin düzenlediği bir konuda Yargıtay ayrıntılı açıklama yapmıştır.
Kararın faydalı olmasını umarım.

1. karar Eski Medeni Kanun uygulamasından ikinci karar ise yeni Medeni Kanun uygulamasından alınmıştır
Saygılarımla


T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 1997/4971

K. 1997/4953

T. 8.5.1997

• VASİLİK GÖREVİNDEN AZİL ( Davaya Velayetin Nezi Davası Olarak Bakılması )

• VELAYET ( Küçüklerin ve Mal Varlıklarının Bakım ve Korunmalarını Sağlamak İçin Onların Malları ve Şahısları Üzerinde Ana Babanın Sahip Oldukları Görevler )

• VESAYET ( Vasi İle Sulh ve Asliye Hukuk Mahkemesinin Oluşturduğu Teşkilat Olması )

743/m.262,269,298,369,311,272,274,285,280,281


ÖZET : Medeni kanunumuzun hükümlerine göre küçüklerin ve mal varlıklarının bakım ve korunmalarını sağlamak için onların malları ve şahısları üzerinde ana-babanın sahip oldukları görevlerin ve hakların hepsine birden velayet denmektedir. Velayet sadece ana ve babaya tanınmış bir iktidardır. Vesayet vasi ile sulh ve asliye mahkemesi'nin oluşturduğu bir teşkilattır.
DAVA : Yukarıda tarihi, numarası, konusu ve taraflan gösterilen hükmün; Dairenin 14.2.1996 gün ve 1168-1521 sayılı ilamiyle bozulmasına karar verilmişti. Adı geçen Dairemiz kararının düzeltilmesi istenilmekle, evrak okundu, gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR : Medeni Kanunumuzun hükümlerine göre küçüklerin ve mal varlıklarının bakım ve korunmalarını sağlamak için onların malları ve şahısları üzerinde ana-babanın sahip oldukları görevlerin ve hakların hepsine birden velayet denmektedir. Velayet sadece ana ve babaya tanınmış bir iktidardır. Vesayet vasi ile Sulh ve Asliye Mahkemesi'nin oluşturduğu bir teşkilâttır. Velayette veli ile velayet altında olan ya da velayet altına konulan arasında karşılıklı yardım ve şefakat ile beraber velinin velayet altındaki kimsenin iaşesi ve bakımı yükümlülüğü vardır. Kanunun öngördüğü bütün hallerde ( MK. 262/2, 269, 298, 369, 311 maddeleri ) olduğu gibi mahkemece velayet kurulmuş ise veli ile velayet altındaki kişi arasındaki ilişkiler ve velinin yetkileri bazı ayrık durumlar dışında Medeni Kanunun 7. bab 5. faslındaki hükümlere göre yürütülecektir. Farklı hal ise velayet altındaki şahsın yaşına ve belli bir sıfatı kazanmasına bağlı olan durumlardır. Örneğin ana-baba, çocuğun malları üzerinde çocuğun rüştüne kadar intifa hakları vardır ( M.K. md. 280 ). Tabii ki evlat rüştünü ikmal etmiş ise ana-babanın intifa hakkı sona erecek evlat hacri sebebiyle tekrar velayet altına konmuşsa intifa hakkı avdet etmeyecektir. Velayet altındaki küçük reşit olunca velayetten kendiliğinden çıkar. Hacredilen reşit evlat ise hacir sebeplerinin sona ermesi ile velayetten çıkacaktır. Bunlara karşı reşit evlat hacredilip velayet altına konduğunda da hakimin müdahalesi Medeni Kanunun 272, 274 ve 285 maddeleri uyarınca olacaktır.
Her ne kadar veli hacredilenin mallarını yansıtırken vasi gibi hakim iznine muhtaç değilse de yukanda işaret edildiği gibi tamamen sorumsuz değildir. Çocuğun gelirini evvel emirde çocuğa harcayacak ( M.K. md. 281 ) hacir sebebiyle evlat velayet altına konduğundan, veli çocuğun emvalinden intifa edemeyecektir. Toplanan delillere göre hacredilen evlat evli çocukludur. Mahcurun geliri olarak sigorta kurumundan bağlanan aylığı ve taşınmazları vardır. Mahcurun gelirinin eşine ve çocuğuna ve kendisine harcanmadığı iddialarına karşı davalı şartlarını ispatlayamamıştır. Davacı tanıkları davalının, hacredilmiş evladının gelirini onların ihtiyacı olan için harcamadığını ifade etmişlerdir. O halde vasinin azli olarak açılan davayı kamu düzeni ile ilgili olmakla velayetin nezi olarak da incelemek ve değerlendirmek gerekir. Tüm dosya kapsamına göre Medeni Kanunun 274. maddesine göre velayetin nezine karar vermek gerekir. Bu yön gözetilmeden vasinin azli davasının reddi biçiminde verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. .
SONUÇ : Açıklanan nedenle davacının karar düzeltme isteğinin kabulüne Dairemizin 14.2.1996 tarih 1168-1521 sayılı bozma kararının kaldırılmasına hükmün gösterilen gerekçe ile BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine 8.5.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Aşağıdaki kararda Yargıtay konuyu inceleme görevinin Aile Mahkemesine ait olduğundan bahisle bozma kararı vermiş.Yorumlarım da bu karara yöneliktir.
T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/7288

K. 2005/9459

T. 20.6.2005

• VELİNİN VESAYET MAKAMINDAN ÇOCUK ADINA KAYITLI TAŞINMAZIN SATIŞI İÇİN İZİN TALEBİ ( Vesayet Makamınca İstek Hakkında Görevsizlik Kararı Verilmesi Gereği - Görevin Aile Mahkemesine Ait Olduğu )

• KISITLI ÇOCUK ADINA KAYITLI TAŞINMAZIN SATIŞI İÇİN İZİN TALEBİ ( Görevin Aile Mahkemesine Ait Olduğu - Vesayet Makamınca İstek Hakkında Görevsizlik Kararı Verilmesi Gereği )

• GÖREVLİ MAHKEME ( Kısıtlı Çocuğa Ait Taşınmaz Malı Yine Onun İhtiyaçlarını Karşılamak İçin Satışına İzin Verilmesi İstemi )

4721/m. 335/2, 356/2

4787/m. 4


ÖZET : Davacı, Türk Medeni Kanununun 356/2. maddesine dayanarak kısıtlıya ait taşınmaz malı yine onun ihtiyaçlarını karşılamak için satışına izin verilmesine istemiştir. Çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitimi için zorunluluk varsa hakim, ana ve babaya belirlediği miktarlarda çocuğun diğer mallarına da başvurma yetkisini tanıyabilir. Ancak bu davanın çözümün de uygulanacak hüküm Türk Medeni Kanununun ikinci kitabının ikinci kısmında düzenlenmiş bulunduğundan; inceleme görevi Aile Mahkemesine aittir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Bedensel ve zihinsel engelli, 1951 doğumlu Gülseren, vesayet makamının 14.1.2005 tarihli kararıyla kısıtlanarak Türk Medeni Kanununun 335/2.maddesi uyarınca babası Fuat'ın velayeti altında bırakılmıştır.
Veli, vesayet makamından, çocuk adına tapuda paylı mülkiyet şeklinde kayıtlı taşınmaz malın satışı için kendisine izin verilmesini istemiş, mahkemece, velinin bu işlem için izin almasına gerek bulunmadığı gerekçesiyle istek reddedilmiş ve karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, Türk Medeni Kanununun 356/2. maddesine dayanarak kısıtlıya ait taşınmaz malı yine onun ihtiyaçlarını karşılamak için satışına izin verilmesine istemiştir.
Çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitimi için zorunluluk varsa hakim, ana ve babaya belirlediği miktarlarda çocuğun diğer mallarına da başvurma yetkisini tanıyabilir. ( TMK.m.356/2 ) Davacının somut olaydaki amacı dikkate alınıp isteği değerlendirip bu konuda olumlu olumsuz bir karar vermesine ihtiyaç bulunmaktadır. Ancak bu davanın çözümün de uygulanacak hüküm Türk Medeni Kanununun ikinci kitabının ikinci kısmında düzenlenmiş bulunduğundan; inceleme görevi 4787 ve 5133 Sayılı Kanunlar uyarınca Aile Mahkemesine aittir. Görev kuralları kamu düzeniyle ilgili olup yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetilmesi gerekir. Vesayet makamınca istek hakkında görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın esastan incelenmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre de diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 20.06.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.