Bu zamana kadar hiç Grange okumamıştım ve bu denli satmasının esbabı mucibesini öğrenmek için Ölü Ruhlar Ormanı'nı aldım elime. Hayatında okuduğun en kötü kitap hangisiydi diye sorsalar cevabım duraksamadan Ölü Ruhlar Ormanı olur. Beni o kadar boğdu ki kitabı bitirene kadar sıkıntıdan patladım, söylenip durdum. Kitap elimde süründü, o otobüs, bu vapur, o il, bu ilçe gezindi benimle fakat ne yaptım ne ettim bir görev bilinci ile kitabı bitirdim. İlk tecrübe kötü olunca, bir daha Grange okuyacağımı sanmıyorum. Benim kişisel düşüncem, kitabın konusu ilginç olsun diye çok zorlama bir şey çıkmış ortaya. Edebi yönü zaten sıfır. Yalnız çevirisi çok iyiydi, benim için en dikkat çekici yanı buydu.

**

Sonrasında kendime gelmek için, kafa olarak çok sevdiğim bir adamın, John Berger'in Görme Biçimleri'ni okudum. Bu kitabı 2. okuyuşumdu. Özellikle fotoğraf ve resim ile ilgilenenlere tavsiye ederim. John Berger'in bakış açısı farklı ve çarpıcıdır.

**

Şu anda Açlık Oyunları'nın 3. kitabı Alaycı Kuş'u okuyorum. O da eh işte... Çok sardığını söyleyemeyeceğim. Güzel bir yol kitabı çünkü çok kolay okunuyor. Yalnız bu seriyi neden senaryoya döküp film haline getirmiyorlar anlayamadım. Belki çalışmalar vardır bilemiyorum ama bende sermaye olsa direkt bu işe girerdim. (Hatta şimdi baktım da 2011'de filmi çekilmeye başlanacakmış.Tek akıllı ben değilmişim yani. )