Mesajı Okuyun
Old 12-02-2013, 19:19   #2
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın Demirci,
Alıntı:
Yazan Burak Demirci
...müvekkillerin çocuklarının ... balkonun çok yakınından geçen yüksek gerilim hattına kapılarak hayatını kaybetmesi üzerine ...TEDAŞ'a karşı davayı açtık... bilirkişi raporunda...Belediyeye de bir miktar kusur verildi. ...Belediye'ye dava ihbar edildi... Aşamalarda da kusursuz sorumluluktan dolayı TEDAŞ'ın hükmedilecek tazminat miktarının tamamını ödemek zorunda olduğunu, olayda başkasının kusuru varsa kusuru oranında ödeyeceği tazminatı kendisine rücu edebileceğini belirttik.

...Yargıtay ... olayda Belediyenin de kusurlu olduğunu, dava dilekçesinde davacının müşterek müteselsil sorumluluk esasına dayanmadığını! mahkemenin tazminat miktarını belirlerken kusurlu olan Belediyenin kusur oranını da göz önüne alması gerektiğini, hükmedilen tazminatın bu bağlamda fazla olduğunu ve Belediyenin de kusur oranı dikkate alınarak yeni bir tazminat miktarı belirlenmesi gerektiği gerekçesine dayandı...

Yargıtay, müteselsil sorumluluğa dayanıp dayanmama konusunda seçim hakkının alacaklı müvekkilinizde olduğunu, alacaklı müvekkilinizin de seçim hakkını kullanırken (dava ikame ederken) müteselsil sorumluluğa dayanmadığını söyleyerek mahkemeye talepten fazlasına hükmetme demiş...

Dosya ve ayrıntıları tarafınızda olmakla; içeriğindeki yorumlardan faydalanabileceğiniz bir karar ekliyorum:

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, 24.05.2005 T., E: 2005/3538, K: 2005/5401: "... birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen Borçlar Kanunu'nun 50. maddesi* ya da birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri zarardan sorumlulukların düzenleyen aynı kanunun 51. maddesi** ile Borçlar Kanunu'nun 142. maddesi*** hükmü gereği alacaklı, müteselsil borçluların tümünden veya birinden borcun ( zararının ) tamamını veya bir bölümünü istemekte muhayyerdir. Ana kural bu olmakla beraber, dava dilekçesinde açıkça müteselsil sorumluluktan söz edilmiş ve kusurları oranında tahsil işleminde bulunulmamış ise dava dilekçesindeki sözlerden ileri sürülen olaylardan ve bunların yorumundan, dosyadaki diğer bilgi ve belgelerden davacının müteselsil ödetme isteği anlaşıldığı takdirde Borçlar Kanunu'nun 18.**** ve Medeni Kanunun 2. maddesi de düzenlenen ( gerçek maksat ve afaki iyiniyet kuralları ) gözönünde tutularak davacının müteselsilen ödetme isteği kabul edilerek sonuca varılmak gerekir. Sırf dava dilekçesinde müteselsil sözcüğü yok diye kusur oranında sorumluluğa gidilirse HUMK'un 74. maddesine***** aykırı olarak talepten farklı sonuca varılmış olur.

Somut olayda, 1.3.2001 tarihli dava dilekçesinde ... herhangi bir kusur ya da kusur oranından söz edilmeksizin zararın tamamı davalı işverenden talep edilmiştir. Hal böyle olunca da davacıların kusur oranında tazminat talebinde bulundukları kabul edilemez. Zira alacaklı yasanın tanıdığı müteselsil talep hakkından açıkça vazgeçmedikçe kusura dayalı sorumluluk talep ettiğini ileri sürmek mümkün değildir. Dava tek davacıya açıldığına göre davacılardan müteselsil sözcüğünü kullanmasını istemek de Türk dil kurallarına aykırı düşer.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde ve özellikle davacıların müteselsil sorumluluğa dayandığı ve davalının zararının tümünden sorumlu olduğunun kabulü ile tazminatı belirlemek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir..."

* TBK m.61-62
** TBK m.61-62
*** TBK m.163
**** TBK m.19
***** HMK m.26

Saygılar...