Mesajı Okuyun
Old 10-02-2007, 14:29   #3
Mustafa O.

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Gamze Korkmaz
Sorum şu.ilamsız takiplerde faiz takip talebindendeki tarihten mı talep ediliyor? Yoksa vade tarihinden mi?

Sayın Gamze Hanım, sorunuzu yanlış sormuşsunuz. Zira ilamsız takiplere yönelik bir faiz başlama tarihi olamaz. Faizin niteliği ve başlama tarihi takibe konu alacağın esasına göre belirlenir. Yani soru şu şekilde olmalıydı: "Bir faturaya dayanılarak yapılacak olan ilamsız takipte faizin başlama tarihi ve yetkili icra müdürlüğü nasıl belirlenir?"

Fatura tacirlerin keşide ettiği bir belgedir. Taraflardan birisinin tacir olduğu durumlarda ticari faiz (ticari faiz=avans faizi, 01.01.2007'den itibaren %29 oldu!) uygulanır. Faturalara dayanak olan alacaklar İİK 50. md., HUMK 10. madde ve BK 73. maddeleri gereğince alacaklının ikametgahı icra müdürlüklerinde takip yapılabilir.

Faiz konusunda Borçlar Kanunun 101. Maddesi Ve Müstakar Yargıtay Kararlarına göre faturaya konu bir alacağa faiz işletilebilmesi için fatura konusu alacağın ayrı bir ihtarla talep edilmesi gerekir. Fatura konusu alacağa ancak böyle bir ihtarın tebliğinden itibaren faiz işletilebilir. Faturanın karşı tarafa tebliği alacağı muaccel hale getirebilir, ancak borçluyu temerrüde düşürmüş olmak için yetmez. Faiz ancak borçlunun temerrüdü ile başlar. Yani faturaya dayanak alacaklarda borçlunun temerrüdü faturaya dayanak olan alacağın ayrı bir ihtarla talep edilmesi ile söz konusu olur. İcra takibi ile gönderilen ödeme emri de bir ihtar sayıldığından, ödeme emrinin tebliğ tarihi ile borçlu temerrüde düşmüş olur. Sonuç olarak faiz de borçlunun ödeme emrini tebellüğ ettiği ve böylelikle temerrüde düştüğü bu tarihten itibaren talep edilebilir.

Av. Sanem Hanımın zikrettiği Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2002/12807 Es. Sayılı kararında her ne kadar faturanın tebliği ile borçlunun temerrüde düştüğünü ve bu sebeple faizin de faturanın tebliğ tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğinden bahsedilmişse de, yine Av. Sanem Hanımın hemen ardında zikrettiği Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin ve benim bu yazının ardında sunmuş olduğum ve çoğunlukta olan Yargıtay kararlarına ve aynı zamanda Borçlar Kanununa ve Ticaret Kanununa uygun olan yukarıda yaptığım açıklamalardır.

“Faturanın bildirimi alacağın miktarını açıklayan bir bildirim niteliğinde olup sadece alacağın muaccel olduğunu belirtir. Borçlunun temerrüdü için ayrıca alacaklının ihtarda bulunması gerekir. Temerrüt yönünden davacının bir ihtarının varlığı ortaya konmamıştır. O nedenle davalı borçlu ancak icra takip tarihinden itibaren temerrüde düşmüş sayılır ve bu tarihten itibaren alacağa faiz yürütülmesi gerekir.” HD 13 Esas: 1995/5731 Karar: 1995/6229 Tarih: 22.06.1995

“Faturanın tebliği alacağı muaccel hale getirirse de temerrüt için BK.nun 101. maddesi gereğince ihtarname tebliği gereklidir.” HD 19 Esas: 2001/8989 Karar: 2003/296 Tarih: 17.01.2003

“B.K.nun 101/1.maddesi hükmü ne göre muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrid olur. Mücerret faturaya itiraz edilmemiş olması borçluyu mütemerrid kılmayacağından ve takipten önce de borçluya ihtar keşide edilmemiş olduğundan takip tarihine kadar birikmiş faiz talebine yapılan itirazın haklılığı gözetilerek davanın reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi isabetli olmadığı gibi, kabul şekli itibariyle de, takip tarihine kadar işlemiş faiz alacağına icra takibinden sonra faiz uygulanmasına olanak sağlayacak şekilde hüküm kurulmuş olması da B.K.nun 104/son maddesine aykırıdır.” HD 19 Esas: 2001/4977 Karar: 2002/1337 Tarih: 04.03.2002”

Yetki konusunda içtihatlar:
HD 12 Esas : 2004/009132 Karar: 2004/013393 Tarih: 27.05.2004 İcra takibi faturaya dayalı olarak yapılmış olup, fatura alacaklının ikamet yeri Ankara'da düzenlenmiş bulunmaktadır. Borçlu icra dairesine yapmış olduğu itirazda, asıl alacağa karşı çıkmamış olmakla akdi ilişkiyi kabul etmiş olmaktadır. Taraflar arasındaki akdi ilişkide sözleşmenin yerine getirileceği yer açık ve zımni bir şekilde belli olmadığından yetkili yerin BK.nun 73. maddesine göre belirlenmesi gerekir. Bu durumda somut olayda alacaklının ikamet yerinde icra takibi yapılmasında bir usulsüzlük bulunmadığından mahkemece alacaklının itirazın kaldırılması talebinin kabulüne karar verilmek gerekirken yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi isabetsizdir.

HD 12 Esas : 2004/004824 Karar: 2004/008921 Tarih: 12.04.2004 Somut olayda faturalarda yazılı malların dayanağı sözleşmenin icra olunacağı yer faturada yazılı olmadığından, Borçlar Kanunu'nun 73/1 ve HUMK.nun 10. maddesi gereğince; alacaklı, anılan para borcu için kendi ikametgahında takip başlatabilir.