Mesajı Okuyun
Old 16-02-2010, 19:52   #3
Av.Ömeroğlu

 
Varsayılan

Sayın Selvi,konuyu araştırırken bu kararla ve benzer kararlarla karşılaştım.Yargıtay'ın sıkça kullandığı gerekçeler ise:-avans yatıran alacaklının satış masraflarının miktarını bilemeyeceği,-masrafların tam hesaplanıp alacaklıdan istenmemesinde alacaklıya bir kusur yüklenemeyeceği,-eksik avansın tamamlanmasının her zaman mümkün olduğu.

Ancak ben Yargıtay'ın ve uygulamanın her olaya bir kanun maddesi gibi uyguladığı bu gerekçelerin bazen hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurduğu fikrindeyim.Özellikle yukarıda altını çizdiğim noktalarda 1-Evet,alacaklının masrafların tam miktarını bilmesi mümkün değildir.Ancak kıymet takdiri,gazete ilanı gibi safhalar düşünüldüğünde,dosyaya örneğin 50 TL yatıran alacaklının bu avansla bu işin yapılamayacağını bilmemesi de mümkün olmasa gerek.Hal böyleyken bu 50 TL'nin o haczi yıllarca koruması doğru mudur? 2)Kararlarda avansın her zaman tamamlattırılabileceği noktasında ise evet bu mümkündür ama dosyada haczi koymak dışında satışa yönelik başkaca hiçbir talebi olmayan alacaklının tam satış isteme süresi bitmek üzereyken satış şartları da oluşmamışken satış talep edip cüzi bir parayı avans olarak yatırması durumunda,alacaklının iradesinde ki samimiyet tartışmaya açık değil midir? 3)Daha da önemlisi bu avansın tamamlattırılması ne zamana kadar mümkün olacaktır?Sonsuza dek mi?Haciz ne kadar süreyle ayakta kalacaktır?Bunun bir süreyle örneğin avans yatırılmadan itibaren -2 yıllık satış isteme süresiyle-sınırlandırılması daha adil olmaz mı?

Bu saate dek yeteri kadar katkı gelmemiş olsa da ,tamamen ihtiyaçlara göre gelişen bu uygulama konusunda meslektaşlarımızın fikirlerini dört gözle ve büyük bir merakla bekliyorum