Mesajı Okuyun
Old 17-04-2009, 11:25   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.kerami ÖZDEMİR
meyve fideleri-Mahrum kalınan kar

--------------------------------------------------------------------------------

Değerli Meslektaşlarım;A adlı kişi B kişisine erkenci meyve fidanı olduğu iddiasıyla 800adet meyve fidanı satıyor bedeli olan 9.000,00TL yi alıyor fideleri satın alan B kişisi fideleri dikiyor aradan iki yıl geçtiği halde ürün alamıyor.Bunun üzerine B;Sulh Hukuk Mahkemesine delil ve zarar tesbiti yaptırıyor.Bu tesbite göre 11.000,00TL fidelerin alış ve işçilik bedeli ayrıca fidelerin ürün vermediği 1.yıl için 8.000,00Tl ve ikinci yıl için 55.000,00tl toplamda 74.000,00TL zarar ve mahrum kalınan kar miktarı hesaplanıyor ve bu hebap üzerine B; A ya 74.000,00TL lik tazminat davası açıyor.Olayımızda zararın büyük bir kısmı mahrum kalınan kar olduğuna göre (yani meyve fidesinden kaynaklanan)benzer davalarda Yargıtayın görüşü ne yöndedir?Meyve fidesinden kaynaklanan davalarda mahrum kalınan kar nasıl ve hangi kriterlere göre hesaplanmaktadır?Bu konuda görüş ve içtihat paylaşırsanız




Sayın Meslektaşım,

Açılan davanın niteliği ve özellikle satıcıya karşı akdin feshini isteyip istemediğiniz hususu, davanın seyrini, bu arada kar yoksunluğu zarar talebini dile getirip getiremeyeceğinizi belirleyecektir. Kar mahrumiyeti talebinde bulunduğunuza göre akdi feshetmediğiniz ve zararınızı istediğinizi kabul etmemiz gerekecek.

Çünkü Kar mahrumiyeti, gerek doktrinde gerekse Yargıtay kararlarında Müsbet zarar olarak nitelendirilmektedir.Yargıtay akdin feshi halinde müsbet zararın bu arada doğal olarak kar mahrumiyetinin talep edilmeyeceği düşncesindedir. Ayıp hükümlerinden olan Bk.198-202,203,204 ve 205. maddelerde kar mahrumiyetine dayanacağınız bir durum olmaması icap eder. Diğer yandan, Borçlunun temerrüdünün sonuçlarından olan BK.106. maddde 3 ayrı seçimlik hak olarak alacaklıya tanınan haklardan "Akdin feshi" seçimlik hakkını kullanmış olmanız halinde kar mahrumiyetini (=müsbet zararınızı) talep etmeniz mümkün değildir. Akdin feshi halinde menfi zarar isteyebilirsiniz.

Bu itibarla, açtığınız davada ayıp hükümlerine mi dayandınız yoksa Bk.96 dairesinde kötü ifa hükümlerine mi, akdi feshettiniz mi etmediniz mi? bunları bilmemiz halinde daha sağlıklı yorum yapabiliriz diye düşünüyorum. Tahminen BK.96'ye göre Kötü ifaya dayanmış olmalısınız.

Alıntı:
( T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 1985/6385
K. 1985/6436
T. 26.11.1985)

Biran için anlaşmanın bağımsız alım-satım akdi olduğu kabul edilse dahi, davacının müsbet zarar ziyanı ( kar kaybı ) talep edebilmesi için BK. nun 106. maddesindeki seçimlik hakkını bu doğrultuda kullanmış olması gerekir. Oysa davacı davalıya 25.12.1981 tarihinde keşide ettiği ihtarname ile akdin geçersiz olacağını bildirmek suretiyle akdin feshini tercih etmiştir. Hal böyle olunca davacının BK.nun 106. maddesi uyarınca kar kaybı talep etmesi mümkün değildir. Zira BK.nun 106. maddesi uyarınca, iki tarafa borç yükleyen akitlerde alacaklı mütemerrit borçluya karşı üç seçimlik hakka sahip olup, bunlar aktin ifasını istemek, ifadan vazgeçtiğini derhal beyan ederek borcun ifa edilmemesinden doğan tazminatı talep etmek veya akti feshetmektir. Ancak alacaklı bu seçimlik haklardan sadece birini kullanabilir, birini seçince de diğerinden vazgeçmiş sayılır. Kar kaybı istemi müsbet zararın kapsamı dahilinde olduğundan, akdi fesheden davacı ancak menfi zarar isteminde bulunabilirdi
.