Mesajı Okuyun
Old 19-01-2007, 15:24   #2
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Konuyla İlgili Karar

13. HUKUK DAİRESİ
E. 1990/4485
K. 1990/8676
T. 13.12.1990
• ALACAK DAVASI ( Yabancı Mahkemelerce Verilen Kararlar )
• YABANCI MAHKEME İLAMI ( Türkiye'de İcra Olunabilmesinin Yetkili Türk Mahkemesi Tarafından Tenfiz Kararı Verilmesine Bağlı Olması )
• TENFİZ ( Yabancı Mahkeme Tarafından Verilen Kararın Türkiye'de İcra Olunabilmesi İçin Yetkili Türk Mahkemesi Tarafından )
• TÜRK MAHKEMESİNİN TENFİZ KARARI VERMESİ ( Yabancı Mahkeme Tarafından Verilen Kararın Türkiyede İcra Olunabilmesi İçin )
• KARŞILIKLILIK KOŞULU ( Tenfiz Kararı Verilmesi İçin aranılan Koşul Olması )
2675/m.34, 38
ÖZET : Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır. Tenfiz kararının verilebilmesi için aranılacak koşullar 38. maddede açıklanmıştır. Bu koşullardan "karşılıklılık ilkesi" temel koşuldur. Diğer bir ifadeyle, karşılıklılık koşulu gerçekleşmediği takdirde tenfiz istemi diğer koşullar incelenmeden reddedilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Dava, davalı kardeşinden alacaklı olduğu 5000 Alman Markı'nın tahsiline ilişkin olarak Federal Almanya Berlin Mahkemeleri'nden verilen ve kesinleşen kararın 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Kanunu hükümleri gereğince tenfizine karar verilmesini istemiştir.

Davalı; davacıya borcu olmadığını savunmuş, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece; Türkiye Cumhuriyeti ile Federal Almanya Devleti arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut Federal Alman Devleti'nde Türk Mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiili uygulamanın bulunmadığı kabul edilmiş, davanın reddine karar verilmiştir.

Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanunun 34. maddesinde; "yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır" hükmü yeralmaktadır. Tenfiz kararının verilebilmesi için aranılacak koşullar 38. maddede açıklanmıştır. Bu koşullardan "karşılıklılık ilkesi" temel koşuludur. Diğer bir ifadeyle, karşılıklılık koşulu gerçekleşmediği takdirde tenfiz istemi diğer koşullar incelenmeden reddedilecektir.

Anılan Yasanın 38. maddesinin ( a ) bendinde belirtilen koşullardan: a ) "Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği devlet arasında mahkeme kararlarının karşılıklı olarak tenfizini temin eden bir ikili sözleşme, b ) Yabancı Devlette Türk Mahkeme kararlarının tenfizini mümkün kılabilecek yasal bir düzenleme, c ) Fiili uygulamadan birinin bulunması halinde "Karşılıklılık ilkesi"nin gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerekir.

Türkiye ile Federal Almanya arasında mahkeme kararlarının karşılıklı olarak tenfizini temin eden bir ikili sözleşme mevcut değildir. Öyleyse karşılıklılık koşulunun gerçekleşmiş olup olmadığı öncelikle Alman tenfiz hükümlerinin Türk Mahkeme kararlarının Almanya'da tenfizini mümkün kılabilecek bir düzenlemeye sahip olup olmadığına bağlı kalmaktadır.

Alman Hukuku, yabancı mahkeme kararlarının Almanya'da tanınması ve tenfizini kabul eden kanuni bir düzenlemeye sahiptir. Şöyleki, Alman Hukuk Yargılamaları Kanunu ( ZPO ) ( zivil prozessordnung )nun 722. maddesi; "bir yabancı mahkeme kararının tenfizi, yalnız tenfizin caiz olduğuna ilişkin bir tenfiz kararı verilmesi ile" gerçekleşeceğini açıkca hükme bağlamıştır.

Alman Hukukunun yabancı kararların tenfizi için aradığı koşullardan biri de Türk Tenfiz Hukukunda olduğu üzere "Karşılıklılık" "Mütekabiliyet" koşulunun gerçekleşmiş olmasıdır ( ZPO Par. 328/5 ). Nitekim, 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanunun 23.11.1982 gününde yürürlüğe girmesinden önce Türkiye'de yabancı mahkeme kararlarının tenfizi sadece ve sadece milletlerarası sözleşmelere bağlı olduğundan karşılığın mevcut bulunmaması nedeniyle Türk Mahkeme Kararlarının Almanya'da tenfizi reddedilmekte idi. Ancak, 2675 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle bu Kanunun 38. maddesindeki Karşılıklılık koşulu ile ( ZPO )nun 328/5. maddesindeki aranan karşılıklılık ilkesi aynı doğrultuda birleştiğinden artık Türk yargı kararlarının Almanya'da tenfizini önleyecek yasal hiç bir engel kalmadığında kuşku ve duraksamaya yer kalmamıştır. Özetle ifade etmek gerekirse, MÖHUK.un 38 ve gerekse ZPO.nun 328/5. maddesinde kabul edilen temel ilke karşısında "Karşılıklılığın" gerçekleştiği kabul edilmelidir.

Nitekim, Alman Mahkemeleri tarafından da "Karşılıklılık" koşulunun Türkiye bakımından gerçekleşmiş olduğunun kabul edildiği ve böylelikle Türk Mahkeme Kararlarının Almanya'da fiilen de tanınıp tenfizine gidildiği izlenmektedir.

( OLG Nümberg, 20.9.1983: IPRax S. 162 ( LS ); OLG Oldenburg, 10.4.1984: Ndsrp FI 1984 S. 145; Fam Rz 1984 S. 109 ( LS ); AG Gummersbach 9.8.1985: IPRax 1986 S. 235; OLG Köln, 15.12.1986. IPRax 1988 S. 30, OLG Köln 15.12.1986; 26 UF. 188/86; AG Gummersbach, 9.8.1981, 1519/85 sayılı Kararlar ).

Tüm açıklananların ışığı altında, mahkemenin Türkiye ile Almanya arasında mahkeme kararlarının tenfizi için aranan "Karşılıklılık" koşulunun gerçekleşmemiş olduğundan dolayı davayı red etmesi usule ve yasaya aykırı bulunmuştur.

Ne varki, davacı tenfiz isteminde, yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı ve onanmış tercümesine dayanmamıştır. Bu durumda 2675 sayılı Yasanın 37. maddesinde aranan koşulların mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Davacının tenfiz isteğinin bu nedenle reddi gerekir. Mahkeme kararı sonucu bakımından usul ve yasaya uygun görülmüş, gerekçesi ise doğru bulunmamıştır. Bu nedenle az yukarıda açıklandığı şekilde kararın gerekçesi değiştirilerek ve düzeltilerek onanması gerekir ( HUMK. MD. 438/9 ).

SONUÇ : Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle düzeltilerek ( ONANMASINA ), peşin harcın onama harcından çıkartılmasına,13.12.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.