Mesajı Okuyun
Old 16-08-2006, 16:26   #2
erdal7

 
Varsayılan

Sayın Gediz , Aşağıdaki karar sorunuza cevap olacaktır.

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1989/6-362

K. 1989/551

T. 25.10.1989

• TEMERRÜT NEDENİYLE TAHLİYE ( İcraya Teminat İçin Yatırılan Paranın Kira Bedeli Olarak Kabul Edilemeyeceği )

• TAHLİYE ( İcraya Teminat İçin Yatırılan Paranın Kira Bedeli Olarak Kabul Edilmemesi Nedeniyle Temerrüd )

• TAHLİYE ( Zaruri Tamirat İçin Geçici Olarak )

• TEMİNAT OLARAK YATIRILAN PARANIN KİRA BEDELİ KABUL EDİLEMEYECEĞİ ( İcranın Durdurulması İçin Yatırılan )



ÖZET : Davacı, davalının kira parasını ihtara rağmen 30 gün içinde ödenmeyerek temerrüde düştüğünü iddia ile iş bu davayı açmıştır. Davalı vekili, Sulh Hukuk Mahkemesinde aleyhlerine açılan tahliye davası nedeniyle İcra Memurluğu'nca takibe geçildiğini ve kararın temyiz edildiğini, yasa gereği 3 aylık; Ağustos, Eylül, Ekim kira bedelleri ile diğer masrafları icra dosyasına icranın durdurulması için teminat olarak yatırıldığını savunmuşsa da, teminat parasının şartları gerçekleşmeden davacı tarafından alınması mümkün değildir. Kaldı ki temerrüt ihtariyle istenen paranın sözleşmede kararlaştırılan ifa yerinde veya alacaklının konutunda ödenmesi gerekeceğinden ( BK. 73 ) kiralayan bu alacak için icra dairesine gitmeye de zorlanamaz. Bu bakımdan icraya yatırılan paranın kira parası olmayıp teminat olduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla davalı 30 günlük süre içinde ihtarla istenen kira parası ödenmediğinden temerrüt sebebiyle tahliye kararı verilmesi gerekir
Maddi karakterli inşai hükümler; kanun yollarına başvurulmamak veya başvurulmak suretiyle şekli anlamda kesinleşirse, hükmün etkin sonuçları ve özellikle inşai tesir gücü hükmün verildiği tarihte değil, şeklen kesinleştiği anda doğar.
DAVA : Taraflar arasındaki "tahliye ve alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ( Bursa Üçüncü Sulh Hukuk Mahkemesi )nce davanın reddine dair verilen 6.12.1988 gün ve 1187-1551 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Altıncı Hukuk Dairesi'nin 23.2.1989 gün ve 508-3041 sayılı ilamiyle; ( ... Davacı, davalının Ağustos 1988 kira parasını 10.8.1988 keşide 11.8.1988 tebliğ tarihli ihtara rağmen 30 gün içinde ödenmeyerek temerrüde düştüğünü iddia ile iş bu davayı açmıştır. Davalı vekili, Bursa Üçüncü Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1988/35 sayılı dosyasında aleyhlerine açılan tahliye davası nedeniyle Bursa İcra Memurluğu'nun 1988/3150 sayılı dosyası ile takibe geçildiğini ve kararın temyiz edildiğini, yasa gereği 3 aylık; Ağustos, Eylül, Ekim kira bedelleri ile diğer masrafları icra dosyasına icranın durdurulması için teminat olarak yatırıldığını savunmuşsa da, güvence parasının şartları gerçekleşmeden davacı tarafından alınması mümkün değildir. Kaldı ki temerrüt ihtariyle istenen paranın sözleşmede kararlaştırılan ifa yerinde veya alacaklının konutunda ödenmesi gerekeceğinden ( BK. 73 ) kiralayan bu alacak için icra dairesine gitmeye de zorlanamaz. Bu bakımdan icraya yatırılan paranın kira parası olmayıp teminat olduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla davalı 30 günlük süre içinde ihtarla istenen kira parası ödenmediğinden temerrüt sebebiyle tahliye kararı verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi usul ve yasaya aykırıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı vekili.
KARAR : Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek, direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı vekili, 14.9.1988 günlü dilekçesi ile davalının Ağustos 1988 kira parasının temerrüt ihtarına rağmen ödemediğini belirterek temerrüt nedeniyle tahliye davası açmış, taşınmazın tahliyesi ile beraber miktarında uyuşmazlık olmayan 1988 Ağustos ayı kira parası ile noter masrafını istemiştir.
Davalı cevabında, bu davadan önce davacının esaslı tadilat ve tamirat nedeniyle yine kendisi aleyhine tahliye davası açtığını, dava sonunda mahkemece taşınmazın geçici olarak tahliyesine karar verilip kararın icraya konduğunu, ancak temyiz edilip icranın durdurulmasının istenmesi üzerine 1988 Ağustos, Eylül ve Ekim ayları kira paraları karşılığını teminat olarak, yatırıp icranın geri bırakılması kararı aldığını, ihtarla istenen Ağustos 1988 kirası teminat olarak yatırıldığından yeniden istenemeyeceğini belirtilerek davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararı, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairenin metni yukarıya aynen alınan ilamı ile bozulmuştur.
Ancak, yerel mahkeme önceki kararında özetle; tahliyeye karar verilmekle taraflar arasındaki kira akti sona erer; HUMK.nun 443. maddesi gereğince bu kararın İcraca İnfazı için kesinleşmesinin beklenmesi gerekmez; Aktin sona ermesi karar tarihinde hüküm ifade eder.
- Verilen hüküm Yargıtay'ca bozulursa akit yeniden geçerlilik kazanır.
- Akit geçerlilik kazanmadan bu akte dayanarak ve ecrimisile konu olabilecek alacaktan dolayı tahliye istenemez.
- İİK.nun 36. maddesinden yararlanmak davalının hakkıdır.
- Davacı, teminatın taallük ettiği aylar için takip yapıp mükerrer ödeme isteyemez.
- Tahliye kararı, inşai karar niteliğinde olup karar kesinleşinceye kadar aktin devam edeceği kabul edilemez.
- Teminat parası yatıran kiracının, karar sonuna kadar kendini güvencede hissetmesi gerekeceği ve bu doğrultularda bazı uygulamalar bulunduğu gerekçeleri ile direnmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekirse incelenen dava; yalın bir tanımlama ile BK. nun 260. maddesine ilişkin temerrüt nedeniyle aktin feshi, dava konusu taşınmazın tahliyesi, aylık kira alacağının masrafı ile birlikte tahsili davasıdır. Ancak bu davanın içine daha önce esaslı tadilat ve tamirat sebebiyle verilmiş ve henüz kesinleşmemiş geçici tahliye hükmü ile bu hükmün icrasının tehiri için yatırılmış güvence parası girmiş ve asıl uyuşmazlık konuları da bu hükümden ve güvence parasından kaynaklanmıştır.
Bunlar incelendiğinde;
Uyuşmazlığın bir bölümüne esas alınan henüz kesinleşmemiş geçici tahliye hükmünün özelliğine temas etmeden evvel mahkemenin üzerinde durduğu inşai hüküm inşai sonuç konularından kısaca sözetmekte yarar görülmüştür.
Bilindiği gibi inşai hak, hak sahibine tek yanlı irade bildirimi ile, hukuki durumunda kurucu, bozucu ve değiştirici yenilik getirme gücü veren bir haktır. Karşı tarafın rızası ve katkısı olmadan hak sahibinin irade bildirimi ile arzulanan inşai sonuç hasıl olur. Eğer irade açıklaması bir süreye tabi tutulmuşsa hakkın mutlaka bu hak düşürücü süre içerisinde kullanılması gerekir. Ancak bir çok hallerde de inşai sonucun elde edilmesi için tek yanlı irade bildirimi yetmeyebilir ve dava açılmak suretiyle mahkemeden hukuki himaye ve aracılık istenmesi zorunlu olabilir. Bu takdirde inşai hak dava yoluyla kullanılmış olur ki bu davalara inşai dava ve sonunda davanın kabulüne dair kurulan hükme de inşai hüküm denir. Dava reddedilirse bu hüküm irade açıklamasının doğru olmadığını tesbite ilişkin bir tesbit hükmü olur.
Maddi karakterli inşai hükümler kanun yollarına başvurulmamak veya başvurulmak suretiyle şekli anlamda kesinleşirse işte hükmün etkin sonuçları ve özellikle inşai sonuç maddi anlamda kesin hükmün ötesinde bir anlam taşır.
Hükümdeki bozucu değiştirici inşai sonuç ( kira ilişkisinde aktin feshi ) ancak hükmün şekli anlamında kesinleşmesiyle ortaya çıkmakta, daha önce gerçekleşmemektedir.
Bazı inşai hükümlerin kesinleşmeden önce infaza verilebilmesini tamamen takip hukuku sınırları içinde değerlendirmek icap eder. Maddi hukuka ilişkin sonuçları etkilemez. HUMK.nun 443. maddesinde gayrimenkule, aile ve şahsın hukukuna ilişkin bir çok inşai kararlar içinde infaz yönünden kesinleşme öngörülmüştür.
Bütün bunlar bir yana, mahkeme kararının gerekçesinde sözü edilen geçici tahliyeye ilişkin henüz kesinleşmemiş hükmün ise BK.nun 251/1. maddesi kapsamı içerisinde oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Oysa BK.nun 252/son ve 260-265. maddelerindeki durumlarla hasılat kiralarında benzer hükümlerde irade açıklaması ile fesih hakkı tanınmıştır. 6570 sayılı Yasada tahliye için daha farklı hükümler getirilmiştir. Bu hükümleri ayrı ayrı incelemeye gerek duymadan konumuzla ilgili BK.nun 251/1. maddedeki hüküm ve bundan kaynaklanan tahliye kararı üzerinde durmak yeterli olacaktır. Bu maddeye göre kiralanan kira müddeti zarfında zaruri tamirata muhtaç olduğu takdirde; kiracı, hakkına halel gelmemek şartı ile tamiratın yapılmasına müsaade etmeye mecburdur. Olayda böyle zaruri bir tamirata müsaade etmediği için tamirat müddetince geçici olarak tahliye edilmiştir. Bu tahliye kararı, kiracılık ilişkisini sona erdirilmeden verilmiştir. Akit feshedilmemiş, tamirat süresince karşılıklı hak ve borçlar bir bakıma askıya alınmıştır. Öyle ise karar kesinleşip geçici tahliye gerçekleşinceye kadar akdi ilişki aktif biçimde devam edecek; kiralananın kullanılması karşılığı olan kira parasının ödeme borcu da sürecek, fuzuli işgal sözkonusu olmayacaktır.
Diğer taraftan, güvence parası hiç bir zaman ödenmiş kira parası olamaz. İcrası geri bırakılan kararın bozulması halinde borçluya iadesi de mümkündür.
Bu nedenlerle bozma kararına uyulması gerekirken eski kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden direnme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK. nun 429. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 25.10.1989 gününde, oyçokluğuyla karar verildi.


Buna karşın
Yalnız karar onanırsa ,
İlamı temyiz eden borçludan alınan teminata konu para Yargıtayca ilamın onanması halinde alacaklıya ödenir. İlam alacaklısının bu teminat üzerinde rüçhan hakkı vardır. Teminat olarak gösterilen para veya paraya çevrilecek teminattan önceki ilam alacaklısı faydalanır
Saygılarımı sunarım . Av. Erdal
( Kararlar Kazancı yazılım dan alınmıştır. )



T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 1983/7063

K. 1983/7514

T. 13.10.1983

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mercii kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Başka aylara ait olarak yapılan takip dolayısıyla tehiri icra kararı alınmak için yatırılan teminatın bu takipteki kira alacağına mahsup edilmeyeceğine ve tarafların karışılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz sebeplerinin reddiyle usul ve kanuna uygun mercii kararının İİK. 366 ve HUMK. 438. maddeleri uyarınca ONANMASINA, 13.10.1983 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Alacaklı 4.2.1983 tarihli talepname ile Kasım ve Aralık 1982, Ocak ve Şubat 1983 ayları kirasının ödenmesi, aksi halde aktin feshi ile tahliye isteği ile takip yapmıştır. Borçlu itirazında özet olarak; Kasım, Aralık 1982 ve Ocak 1983 ayları kiralarını Kadıköy 1. İcra Tetkik Mercii Hakimliğinin 1982/805 esas sayılı dosyasına tehiri icra kararı almak üzere yatırdığını, Şubat ve Mart ayları kiralarını da konutta ödemeli olarak posta ile ödediğini, borcu olmadığını bildirmiştir.
Tahliye davası nedeni ile, tehiri icra kararı alınmak üzere takip edilen Kasım, Aralık 1982, Ocak 1983 ayları kiralarının Kadıköy 1. İcra Tetkik Hakimliğinin 1982/805 Esas sayılı dosyasına yatırıldığı, Şubat ayı kirasının da konutta ödemeli olarak gönderildiği hususu alacaklı vekili tarafından itirazın kaldırılması ve tahliye talebini havi 23.3.1983 tarihli dava dilekçesinde ve duruşmada kabul edilmiştir.
Hukuken çözümü gereken husus tahliye kararı nedeni ile tehiri icra kararı alabilmek için yatırılan 3 aylık kira bedelinin aynı aylar için icra takibi yapılarak yeniden istenip istenemeyeceği, bu kira bedellerinin ödenmemesi halinde borçlunun mütemerrit duruma düşün düşmeyeceği konusudur.
Tahliyeye taallük eden ilamın icraca infazının istenmesi için kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur. Ancak, borçlu kiracı işleyecek 3 aylık kira parasını teminat olarak yatırmak suretiyle İİK.nun 36. maddesine dayanarak icranın geri bırakılmasını isteyebilir. Yatırılan teminatlar belli ayların kira bedelleridir. İnfaz tarihine göre bu kira bedellerinin alacaklıya ödenmesi gerekir. Alacaklı, kiraya verenin ayrıca bu aylara ait kira bedellerini istemesi, bu % aylar kirası için icra takibinde bulunması mümkün değildir. Aksi halde borçlu mükerrer kira bedeli ödemek durumunda kalmış olur.
Dairemizin 18.2.1981 tarih 153/1555 tarihli kararında aynen (kiralayan teminatın taallük ettiği aylar için takip yaparak kiracının mükerrer ödemede bulunmasını isteyemez), 16.2.1981 tarih 478/1411 sayılı kararında (kiralayan teminat yatırılan aylar için takip yapamaz ya da takip yaptığı takdirde teminat olarak yatırılan paradan ayrı olarak mükerrer ödeme yapılmasını isteyemez) denilmek suretiyle teminat yatırılan aylar için tahliye istemi ile icra takibi yapılamayacağı görüşü benimsenmiştir.
Takip edilen Kasım-Aralık 1982 ve Ocak 1983 ayları kira paraları tehiri icra kararı için teminat olarak icra dosyasına yatırıldığı, Şubat 1983 ayı kira parası konutta ödemeli olarak gönderildiği cihetle borçlunun temerrüdünden bahsedilemez.
Aksine ve evvelki daire kararlarına tamamen ters olan çoğunluk gerekçesine katılmıyorum. Mercii kararının yukarıda yazılı gerekçe ile bozulması gerekir görüşündeyim.