Mesajı Okuyun
Old 18-02-2009, 11:40   #3
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

Uygulamada sıkça karşılaşıldığı gibi, taksitle mal satın alınması durumlarında birden fazla senedin periyodik olarak düzenlenmesi hallerinde muacceliyet sözleşmesi ve kaydı kararlaştırılarak, "bu senet vadesinde ödenmediği takdirde, bundan sonraki senetler de muacceliyet kazanacaktır” denilmektedir.
Bu tür muacceliyet kayıtlarının geçerliliği konusunda kanunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır.
Yargıtay, önceleri birbirinden farklı, çelişkili görüşler ortaya koyarken , son zamanlarda verdiği kararlarda, daha istikrarlı bir şekilde, bu tür kayıtların bono üzerinde yazılmış olmasını geçersiz (hiç yazılmamış) saydığı görülmektedir .
Doğrusu kıymetli evrak teorisine göre, her bir bono bağımsız bir kambiyo taahhüdüdür.
O halde bir bono üzerine konulmuş bir kayıtla, başka bonoların vadesinden önce ödenebileceğine yol açmak, kambiyo hukuku ile bağdaşmaz.
Bununla birlikte bu tür muacceliyet kayıtları, kambiyo ilişkisi dışında dikkate alınabilir.
Nitekim taraflar aralarında yaptıkları ayrı bir sözleşme ile muacceliyet şartını öngörmüş olabilirler.
Bu durumda vadesi gelmemiş bonolar da icra takibine konu edilebilecektir.
Aynı hukuki ilişkiye dayalı olarak düzenlenen birden fazla vadeli senedin, temerrüt şartıyla vadelerini etkisiz kılmak anlamına gelen muacceliyet uygulamasını vadesiz havale senedi olan çeke nasıl uygulayabiliriz? Muacceliyet sözleşmesi yaparak, "bana verdiğin çeklerden biri çarşılıksız kalırsa, elimdeki diğer vadeli çekleri de hemen götürüp bankaya ibraz edebilirim" mi demiş olacağız?
Aslında sözleşme olmasa da zaten bu hakka sahip değil miyiz?
Fakat bazen taraflar, çekin görüldüğünde ödeneceği amir hükmünü bertaraf edemeklerinden, sadece çekte vade uygulamasına (haricen) güç kazandırmak amacıyla (açılacak bir menfi tespit davasında kullanmak üzere) çekin üzerinde yazılı keşide tarihinden önce bankaya ibraz edilmemesi konusunda anlaşmalar imza edebiliyorlar.
Çekte muacceliyet kaydının da belki böyle bir anlamı olabilir.