Mesajı Okuyun
Old 11-04-2011, 20:48   #11
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Nehir
Arkadaşlar 12. H.D. nin ve HGK nin kefilin şahsi teminat vermesi haline ilişkin bu kararlarını - ipotek veren kefil -için de emsal alabilir miyiz ne dersiniz ? Müvekkilin ipotek veren olarak kefil olduğu bir kredi kapandıktan sonra asıl borçlu başka kefilleri de ekletmek suretiyle yeni bir kredi kullanıyor ve ödemiyor.Banka müvekkile takip yapıyor evi şu an satış aşamasında Tüketici Mahkemesi'nden bu kararı emsal göstererek menfi tespit davası açmayı düşünüyorum. Ne dersiniz ?

Malumunuz ipotek kefalet değil, rehindir. Bu nedenle uygulanamaz kanaatindeyim.


Not: İpotek, eğer kefaletin teminatı olarak verilmişse durum farklı olur.Bununla ilgili bir kararı aşağıya ekliyorum:

Alıntı:
T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/13053

K. 2007/4350

T. 13.3.2007

• GENEL NAKDİ VE GAYRİ NAKDİ KREDİ SÖZLEŞMESİ ( Davacının İpotek Sözleşmesine Göre Asıl Borçlunun Bankaya Karşı Her Türlü Sebepten Doğmuş ve Doğacak Tüm Borçları Nedeniyle Sorumluluğu Üstlendiği - Hem İpotek Limiti Hem de Temerrüdünün Sonuçlarından Dolayı Sorumlu Olacağı )

• KEFALET ( Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi - Davacının İpotek Sözleşmesine Göre Asıl Borçlunun Bankaya Karşı Her Türlü Sebepten Doğmuş ve Doğacak Tüm Borçları Nedeniyle Sorumluluğu Üstlendiği )

• KEFİLİN SINIRLI SORUMLULUĞU ( Davacının İpotek Sözleşmesine Göre Asıl Borçlunun Bankaya Karşı Her Türlü Sebepten Doğmuş ve Doğacak Tüm Borçları Nedeniyle Sorumluluğu Üstlendiği - Sorumluluğunun Limit İle Sınırlı Olmadığının Dikkate Alınacağı )

818/m.483

ÖZET : Gerek kefalet sözleşmesi, gerekse ipotek sözleşmesi incelendiğinde davacının `Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi` ile sadece limitli kefaleti sebebiyle sorumlu olmadığı, aksine ipotek sözleşmesi ve sözleşmenin eki olan şartlara göre asıl borçlunun bankaya karşı her türlü sebepten doğmuş ve doğacak tüm borçları nedeniyle, sorumluluğun üstlenildiği, ipoteğin kefaletin teminatı olarak verilmediği, bu durumda davacının hem kefalet miktarı, hem ipotek limiti hem de temerrüdünün sonuçlarından dolayı sorumlu olduğu, yapılan hesaplamaya göre davacının bankaya yapmış olduğu ödemenin yapması gereken ödeme miktarından az olduğu, fazladan yapılmış bir ödeme bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar hukuka uygundur.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Afyonkarahisar Asliye 1.Hukuk Mahkemesi'nce verilen 05.07.2005 tarih ve 2004/143-2005/150 sayılı kararın Yargıtay incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 13.03.2007 gününde davacı avukatı Ayşe Pınar Çetinkaya gelip, davalı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraf avukatı dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Ahmet Susoy tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin Erdoğan Çağlayan isimli kişinin davalı banka şubesinden 21.08.2000 tarihinde `Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi` ile asıl borçlu sıfatıyla almış bulunduğu ( 10.000.000.000 )TL miktarlı kredi borcuna kefil olduğunu, anılan kredi sözleşmesi uyarınca müvekkiline ait taşınmaz üzerine davalı banka lehine ipotek konulduğunu, söz konusu aylık tahsil ödemeli ticari kredi borcunun tasfiye edilmesini müteakip davacının borcun ve kefaletin sona erme yazısını almak ve ipoteği kaldırmak amacıyla bankaya müracaatında, talebin asıl kredi borçlusunun iki kere limit artırım talebinde bulunması nedeniyle reddedildiğini, oysa limit artırımı sözleşmelerinden davacının bilgisi ve imzasının bulunmadığını, anılan kredi borcu ödenmeyince davalı banka şubesi tarafından aralarında borçlu sıfatıyla davacının da bulunduğu takip dosyalarıyla müvekkili hakkında icra takiplerine kalkışıldığını, neticeden haksız yere ve hukuki bir sorumluluğu bulunmadığı halde asıl borçlunun limit artırımlarından kaynaklanan kredi borcunun toplam ( 39.000.000.000 )TL ödenerek sonlandırıldığını, olay nedeniyle müvekkiline ait taşınmazın satılıp, dükkanının kapandığını ileri sürerek, davalı bankaya haksız yere ödenen ( 39.000.000.000 )TL ile uğradığı maddi kayba karşılık ( 10.000.000.000 )TL ve yaşadığı üzüntü ve sıkıntıların bir nebze olsun giderilebilmesi amacıyla ( 10.000.000.000 )TL manevi tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacı Kadir Serçe'nin dava dışı Erdoğan Çağlayan'ın genel kredi borcuna 10 milyar TL limitli olarak 1992 yılında kefil olduğu, bilahare Erdoğan Çağlayan'ın limitinin yükseltilmesine rağmen Kadir Serçe'nin kefalet limitinin aynı kaldığı, ancak davacının genel kredi sözleşmesine kefaletinin dışında borçlu lehine taşınmazını ipotek verdiğini, verilen ipotekle 55 milyar TL limitle, Erdoğan Çağlayan'ın her ne sebeple olursa olsun bankaya olan borçlarının teminat altına alındığını, limit artışlarından kefil sıfatıyla değil vermiş olduğu ipotekten dolayı sorumlu olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, dosyadaki kanıtlar ve bilirkişi raporuna nazaran, gerek kefalet sözleşmesi, gerekse ipotek sözleşmesi incelendiğinde davacının sadece ( 10.000.000.000 )TL limitli kefaleti sebebiyle sorumlu olmadığı, aksine ipotek sözleşmesi ve sözleşmenin eki olan şartlara göre asıl borçlunun bankaya karşı her türlü sebepten doğmuş ve doğacak tüm borçları nedeniyle, sorumluluğun üstlenildiği, ipoteğin kefaletin teminatı olarak verilmediği, bu durumda davacının hem kefalet miktarı, hem ipotek limiti hem de temerrüdünün sonuçlarından dolayı sorumlu olduğu, yapılan hesaplamaya göre davacının bankaya yapmış olduğu ödemenin yapması gereken ödeme miktarından az olduğu, fazladan yapılmış bir ödeme bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacı tarafından tesis edilen ipoteğin kredi borçlusunun doğmuş, doğacak tüm borçlarını limiti kapsamında teminat altına alan maksimal limit ipoteği niteliğinde olmasına, henüz ipotek limitinin de dolmamış bulunmasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, davalı taraf duruşmaya gelmediğinden duruşma vekillik ücretinin takdirine yer olmadığına, aşağıda yazılı bakiye 1.90.-YTL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 13.03.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.