Mesajı Okuyun
Old 09-07-2008, 07:03   #2
Av. Seda Gayretli

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/12305
K. 2006/15211
T. 11.7.2006
• İCRA VE İFLAS DAİRELERİNİN TUTANAKLARI ( Aksi İspat Edilinceye Kadar Geçerli Olduğu - Aksi Ancak Yazılı Delil ile ispat Edilebileceği )
• YAZILI DELİL / İSPAT ( Bir Hukuki İşlemi Belgelendiren İcra Tutanaklarının Aksi Ancak Yazılı Delil ile İspat Edilebileceği )
• İRADENİN FESADA UĞRATILDIĞI İDDİASI ( Tutanağın Geçerli Olmadığı İddiası - Bu İddialar Yargılamayı Gerektirip Ancak Genel Mahkemelerde İncelenebileceği/İcra Mahkemesinde İncelenemeyeceği )
2004/m.8
1086/m.288
ÖZET : İcra ve iflas dairelerinin tutanakları, aksi ispat edilinceye kadar muteberdir. İcra tutanağının aksini ispat etmek kural olarak özel bir şekle bağlı değildir. Ancak icra tutanağı bir hukuki işlemi belgelendiriyorsa ( örneğin somut olayda olduğu gibi icra tutanağında borç ve senetteki imza kabul edilmiş ve tutanak imzalanmışsa ) o zaman tutanağın aksi ancak yazılı belge ile ispat edilebilir. Eldeki davada borçlu vekili kabul beyanının baskı altında alındığını, iradenin fesada uğratıldığını, bu nedenle tutanağın geçerli olmadığını iddia etmiştir. Bu iddialar yargılamayı gerektirip ancak genel mahkemelerde incelenebilir; icra mahkemesinde incelenemez.

DAVA : Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Karşıyaka 2. İcra Müdürlüğü'nün 2004/1489 talimat sayılı dosyasından 21.09.2004 tarihinde ihtiyati haciz kararı nedeniyle borçlu adresinde haciz işlemi yapıldığı, haciz sırasında hazır olan borçluya takip dayanağı çeklerin gösterildiği ve borçlunun imzalan incelediğini, çeklerdeki ciro imzalarının kendisine ait olduğunu, borca da bir itirazı olmadığını beyan ederek ihtiyati haciz tutanağını imzaladığı anlaşılmaktadır.

İİK'nun 8/son maddesi gereğince İcra tutanakları, kapsadıkları husus hakkında aksi ispat edilebilen karine teşkil ederler. Yani İcra tutanakları aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. İcra tutanağının aksini ispat etmek kural olarak özel bir şekle bağlı değildir. Fakat İcra tutanağı bir hukuki işlemi belgelendiriyor ise ( örneğin borçlu icra tutanağında borcu ve senetteki imzayı kabul etmiş ve tutanağı imzalamış ise ) o zaman tutanağın aksini ispat etmek ancak yazılı delil ile mümkündür. Somut olayda tutanak hakkındaki iddia maddi bir olaya dayanmadığından yukarıdaki ilkenin uygulanması sureti ile sonuca ulaşılmalıdır. Borçlu vekili kabul beyanının baskı altında verildiği, iradenin fesada uğratıldığı ve ikrah halinin bulunduğu nedenleri ile tutanağın geçerli olmadığını ileri sürmüştür. Bu iddialar yargılamayı gerektirip genel mahkemede incelenebilir. O halde, borçlu ihtiyati haciz tutanağının aksini yazılı bir belge ile ispatlayamadığına göre mahkemece imza itirazının reddine karar verilmesi gerekirken borçlunun kabul beyanına rağmen imza. incelemesi yapılarak itirazın kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

Kabule göre de; İİK'nun 170/3. maddesi gereğince inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığı, mahkemece aynı kanunun 68/a maddesine göre yapılan inceleme sonucunda anlaşılmış ise, itirazın kabulü ile birlikte takibin durdurulmasına karar verilir. Mahkemece anılan yasa hükmüne aykırı olarak takibin durdurulması yerine iptaline karar verilmesi doğru değildir.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 11.07.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.