Mesajı Okuyun
Old 06-08-2008, 19:28   #4
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
6. Ceza Dairesi

E:2003/19964
K:2005/7574
T:15.09.2005

765 s. Yasa m. 59,81/1-3,343/2
5237 s. Yasa m. 7/2,206/1,267/1,268/1
5252 s. Yasa m. 9/3

Yalan beyanda bulunmak suçundan sanık E___ G___ hakkında yapılan duruşma sonunda; mahkumiyetine ilişkin ANTALYA 3. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 18.12.2002 tarihli hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan, dava evrakı C.Başsavcılığından bozma isteyen 17.10.2003 tarihli tebliğname ile 4.12.2003 tarihinde Daireye gönderilmekle okunarak gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Sanığa hükmolunan cezanın tür ve süresi karşısında; uygulama maddesinin yerinde düzeltilebilir daktilo hatası olduğundan bozma nedeni yapılmamış, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Sanığın eylemine uyan 765 Sayılı TCY.nın 343/2, 59 ve 81/1-3. maddelerine göre cezalandırılmasına karar verilmiş ise de; sanığın bildirdiği 1980 dogumlu İ___ G___ bicimindeki kimlik bilgileri araştırılarak; var olan bir kisiye ait ise 1.6.2005 tarihınde yürurlüğe giren 5237 sayılı TCY.nın 268/1. maddesi aracılığıyla 267/1. maddesinde, sanığın bildirdiği kimlik bilgilerinin gerçekte var olmayan kişiye ait olduğunun anlaşılması durumunda aynı Yasanın 206/1. maddesinde öngörülen ozgürlüğü bağlayıcı cezanın alt ve üst sınırları bakımından, anılan Yasanın 7/2, 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddeleri ısığında ve 206/1. maddenin secenekli adli para cezasına da yer verilmesi nedeniyle sanık yararına olması ve 5237 sayılı Yasa hükumleri uyarınca yeniden degerlendırme ve uygulama yapılmasında zorunluluk bulunması,
2- Kabule göre de;
TCK.nun 95/2. maddesi uyarınca aynen çektirilmesine karar verilen ertelenmiş ilamlarda yer alan suçların türü, işleniş tarihleri ve TCK.nun 2/2. maddesine göre 4616 Sayılı Yasanın 1/2. maddesinin kapsamında değerlendirilmemesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık E___ G___'ün temyiz itirazı ve tebliğnamedeki düşünce bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK.nun 326/son maddesinin gözetilmesine, 15.9.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.
YARGITAY
4. Ceza Dairesi

E:2006/4634
K:2007/9761
T:21.11.2007

BAŞKALARINA AİT KİMLİK VE KİMLİK BİLGİLERİNİN KULLANILMASI
İFTİRA
RESMİ BELGELERİN DÜZENLENMESİNDE YALAN BEYAN

Özet
SANIĞIN HAKKINDA YÜRÜTÜLEN SORUŞTURMA NEDENİYLE KARAKOLDA KİMLİK BİLGİLERİ SORULDUĞUNDA VERDİĞİ BİLGİLER ARAŞTIRILARAK, BU BİLGİLERİN GERÇEK BİR KİŞİYE AİT BULUNMASI DURUMUNDA EYLEMİN TCY'NİN 268. MADDESİNE, VERİLEN BİLGİLERİN TAMAMEN UYDURMA OLDUĞUNUN ANLAŞILMASI DURUMUNDA DA 206. MADDESİNE UYAN SUÇU OLUŞTURACAĞI GÖZETİLMELİDİR.

5237 s. Yasa m. 206,267,268

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak; TCY'nin 267. maddesinde düzenlenen iftira suçunun oluşması için, bir kimsenin yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekmektedir. İftira suçunun özel bir halini düzenleyen 268. maddesindeki başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşabilmesi için de kişinin, işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanması koşulu aranmaktadır. Başka bir anlatımla, bu maddede öngörülen suçta fail sadece kimliği hakkında yalan beyanda bulunmamakta, aynı zamanda başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz ve bir başkasını da işlemediği bir suçun faili olarak göstermek suretiyle iftirada bulunmaktadır. Bu açıdan değerlendirildiğinde, failin kullandığı başkasına ait kimlik bilgilerinin gerçek bir kişiye ait olması gerekmektedir.

Resmi bir belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine yalan beyanda bulunulması, diğer bir ifadeyle bu bilgilerin belli bir kişiye ait olmayıp tamamen uydurma bilgiler olması halinde iftira suçundan değil, TCY'nin 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçundan söz edilebilecektir.

Somut olay değerlendirildiğinde, sanığın hakkında yürütülen soruşturma nedeniyle karakolda kimlik bilgileri sorulduğunda verdiği bilgiler araştırılarak, bu bilgilerin gerçek bir kişiye ait bulunması durumunda eylemin, TCY'nin 268. maddesine; verilen bilgilerin tamamen uydurma olduğunun anlaşılması durumunda da 206. maddesine uyan suçu oluşturacağı gözetilmeden, eksik araştırmayla TCY'nin 267/1. madde ve fıkrası uyarınca başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçundan hüküm kurulması,

Yasaya aykırı ve sanık Şevket'in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle (HÜKMÜN BOZULMASINA), yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 21.11.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.
YARGITAY
4. Ceza Dairesi

E:2006/267
K:2006/13027
T:27.06.2006

YALAN BEYANDA BULUNMAK

5237 s. TCK m. 206

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
a)Dinlenmesine karar verilen tanık Yasin dinlenilmeden veya önceki anlatımlarını içeren tutanaklar okunmadan hüküm kurularak 5271 sayılı CMK.nun 211. maddesine aykırı davranılması,
b)Onaysız fotokopiden ibaret olan hazırlık soruşturması belgelerinin hükme dayanak yapılması,
c)Sanığın cezasında tekerrür nedeniyle arttırım yapılırken, 5271 sayılı CMK.nun 232/6. maddesine aykırı olarak uygulanan yasa maddesinin gösterilmemesi,
d)5237 sayılı TCY.nın 7, 5252 sayılı Yasasının 9/3. maddeleri uyarınca, sanık lehine olan hükmün, önceki ve sonraki yasaların olaya ilişkin bütün hükümlerinin denetime olanak verecek biçimde ayrı ayrı uygulanıp, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
e)Sanığın, polis memurlarına karşı hangi söz ve davranışlarla cebir veya tehditte bulunarak direndiğinin açıklanmaması,
f)Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçunun oluşması için, kisinin açıklamaları üzerine düzenlenen resmi belgenin bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olan asıl niteliğinde bir belge olmasının gerekli olması ve sanığın karakoldaki ifadesinin de gerçek kimlik bilgilerine göre alınması karşısında, bu suçun öğelerinin nasıl oluştuğu kararda açıklanıp tartışılmadan, yetersiz gerekçeyle hükümlülük kararı verilmesi,
Yasaya aykırı ve sanık Harun'un temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden (HÜKÜMLERİN BOZULMASINA) yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 27.06.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.