Mesajı Okuyun
Old 15-10-2009, 22:24   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1986/2-133

K. 1987/221

T. 20.3.1987

• BOŞANMA DAVASI ( Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle )

• ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİĞE DAYALI BOŞANMA DAVASI ( Geçimsizliğe Yol Açan Olayların Mahiyetlerinin Dava Dilekçesinde Genel Biçimde Belirtilmesi )

• DAVA DİLEKÇESİ ( Geçimsizliğe Yol Açan Olayların Genel Olarak Belirtilmesi )

• İDDİANIN GENİŞLETİLMESİ NİTELİĞİNDE SAYILMAMA ( Olayların Yargılama Sırasında Ayrıntılı Olarak Açıklanması )

• OLAYLARIN YARGILAMA SIRASINDA AYRINTILI OLARAK AÇIKLANMASI ( İddianın Genişletilmesi Niteliğinde Olmaması )

• BOŞANMA ( Davanın Genişletilmesi )

• BOŞANMA ( Şiddetli Geçimsizlik )

• BOŞANMA ( Olayların Dava Dilekçesinde Ayrıntıları ile Bildirilmemesi )

743/m.134

1086/m.185

ÖZET : Şiddetli geçimsizliğe dayalı davada, geçimsizliğe yol açan olayların mahiyetlerinin dava dilekçesinde genel bir biçimde belirtilmesi yeterlidir. olayların yargılama sırasında ayrıntılı olarak açıklanması iddianın genişletilmesi niteliğinde değildir.
DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ( Denizli Üçüncü Asliye Hukuk Mahkemesi )nce davanın reddine dair verilen 20.12.1984 gün ve 1982/250-84/423 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi'nin 16.5.1985 gün ve 1985/2918- 4766 sayılı ilamı ile ( ..Şiddetli geçimsizliğe dayalı davada, maddi vakıaların mutlaka dava dilekçesinde ayrıntılı bir biçimde açıklanması zorunlu değildir. Ortak hayatın çekilmez hale geldiğinin, yani boşanmayı gerektiren durumun gerçekleştiğinin açıklanması yeterlidir. Bunların, yargılama sırasında bildirilmesi iddianın tevsii niteliğinde saıyılamaz. Kaldı ki, duruşmada karşı taraf, tevsie karşı koymamış HUMK185 ), mahkemece re'sen davacının delillerine değer verilmemiştir. O halde davacının delileri gözönünde tutulmadan davanın red edilmesi yanlıştır. Mahkemece yapılacak iş, dosyada mevcut tarafların bütün delillerinin birlikte tartışılıp değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir. Bu yönün gözetilmemiş olması usul ve kanuna aykırıdır.. ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz eden: Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Medeni Kanunun 134. maddesi hükmünce "aralarında müşterek hayatın çekilmez bir hale gelmesini mucip olacak derecede şiddetli bir geçimsizlik başgösterdiği takdirde karı kocaların her biri boşanma davasında bulunabilir". Bu nitelikteki davalarda geçimsizliğe yol açan olayların mahiyetleri itibariyle dava dilekçesinin de genel bir biçimde belirtilmesi yeterli olup, olayların dava dilekçesinde ayrıntılı olarak açıklanması zorunluluğundan söz edilemez. Bunun doğal sonucu olarak olayların yargılama sırasında açıklanması, iddianın genişletilmesi niteliğinde sayılamaz ( Aynı mahiyette Hukuk Genel Kurulu'nun 8.5.1985 gün ve 2-459/424 sayılı kararı ). Bu nedenlerle mahkemece Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki karada direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 20.3.1987 gününde oyçokluğuyla karar verildi.




T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 1990/8485

K. 1990/13518

T. 21.12.1990

• BOŞANMA DAVASI ( Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle )

• ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİK NEDENİYLE BOŞANMA ( Aksine Ciddi ve İnandırıcı Delil Olmaması Nedeniyle Asıl Olanın Tanıkların Doğruyu Söylemiş Olmaları )

• TANIK ANLATIMI ( Aksine Ciddi ve İnandırıcı Delil Olmaması Nedeniyle Asıl Olanın Tanıkların Doğruyu Söylediklerinin Kabulü )

1086/m.254, 273, 185

743/m.134

ÖZET : Aksine ciddi ve inandırıcı kanıt bulunmadıkça asıl olan, tanıkların doğruyu söylemiş olmalarıdır. Dosyada tanıkların anlatımlarının inandırıcılığını olumsuz yönde etkileyecek delil ve olguya rastlanılmamıştır. Tanıkların akraba olması veya bir iş bağıyla taraflara veya yakınlarına bağımlılıkları da tek başına tanıklıklarının inandırıcılığını etkilemez.
DAVA : Semih N. ile Kevser N. arasındaki boşanma davasının yapılan muhakemesi sonunda davanın reddine dair verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı tanıklarının anlatımları inandırıcı görülmediğinden bahisle dava red edilmiştir. Aksine ciddi ve inandırıcı kanıt bulunmadıkça asıl olan, tanıkların doğruyu söylemiş olmalarıdır. ( HUMK. 254-273 ). Dosyada tanıkların anlatımlarının inandırıcılığını olumsuz yönde etkileyecek delil ve olguya rastlanılmamıştır. Tanıkların akraba olması veya bir iş bağıyla taraflara veya yakınlarına bağımlılıkları da tek başına tanıklıklarının inandırıcılığını etkilemez.
Dinlenen ve birbirini doğrulayan tanık anlatımlarından davalının, evli bir kadına yakışmayan ve kocanın güven duygularını sarsacak nitelikteki tutum ve davranışları içinde bulunduğu gerçekleşmiştir.
Dava dilekçesinde geçimsizliğe yol açan olayların, genel olarak belirtilmesi yeterli olup olayların ayrıntılı olarak açıklanması zorunluluğu bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olayların yargılama sırasında açıklanması, iddianın genişletilmesi olarak düşünülemez. ( HGK. 20/03/1987/2 - 133/221; HGK. 08/05/1985/2 - 459/424 sayılı kararları ).
Belirtilen nedenlerle geçimsizliğe dayalı davanın kabulü gerekirken yazılı gerekçelerle davanın red edilmesi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Temyize konu hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21/12/1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.