Mesajı Okuyun
Old 13-12-2006, 14:14   #12
Av. Adil Giray ÇELİK

 
Varsayılan Mesleğe Aday Bayan Meslektaşlarıma..

Sevgili Meslektaşlarım...

Bu bölüme bayan meslektaşlarımızın ağırlıkla ileti göndediklerini düşünerek öncelikle mesleğe aday olan bayan meslektaşlarıma aktarmak istediklerim var...

Bayan olarak dünyanın bir çok yerinde olduğu gibi ülkemizde de savunma mesleğini yapmak oldukça zordur.

Çok önceleri kaleme alınmış bu yazımın özetinin bayan bir avukat olarak mesleğe bakışınıza bir ölçü getireceğini umuyorum.


..................
2000 yılının Eylül Ayı’nda Isparta Barosu Avukatlarından Fatma Sevük bir taşınmazın icra satışı sırasında borçlu tarafından 30 Cm gibi yakın bir mesafeden başından vurulmak suretiyle katledilmiştir.

Değerli meslektaşımız çevresinde, Isparta Barosu ve Adliyesi’nde son derece sevilen bir hukukçudur. 8 Ekim 2000 günü yapılacak Isparta Barosu Genel Kurulunda, Yönetim Kuruluna aday olmayı düşünmektedir. Doktor olan eşinden ailesinin Ankara da bulunması ve annesinin rahatsızlığı nedeniyle yapılacak olan Baro Genel Kurulunda bulunamaz ise Genel Kurulun yapıldığı salona kendi adına çiçek göndermesini ister. Baro Genel Kuruluna on gün kala 29 Eylül 2000 günü alçakça vurulur. 10 gün ecelle boğuşur ve Isparta Barosunun Genel Kurulunun yapılması gereken 8 Ekim 2000 günü ruhunu teslim eder.

Denizli Barosu Başkanı, Yönetim Kurulu ve bir grup meslektaşımız Av. Fatma Sevük’ün katledilmesi nedeniyle bir hafta gecikme ile yapılan Isparta Barosu Genel Kuruluna 15 Ekim 2000 günü katılırlar. Isparta Barosu Genel Kurulu, Büyük Isparta Otelinin toplantı salonunda yapılmaktadır. Divan Başkanı Isparta Barosunun kıdemli üyelerinden Av.Güngör Çakmakçı, Başkanlık Divanı ile Genel Kurulu yönetmektedir. Salonda ağır bir matem havası vardır. Tüm katılımcıların göğüslerinde Av. Fatma Sevük’ün resmi bulunmaktadır. Divan Başkanı Çakmakçı, toplantıya katılan Denizli Baro Başkanı Av. Yıldırım Aycan’a söz verir. Av. Aycan üzüntülerini dile getiren kısa konuşmasını tek bir cümle ile özetler. Ve sanığa seslenir;
“Değerli meslektaşımızı katleden gözü dönmüş sanığa sesleniyorum,
Gözün kör olsun demiyorum,
kör olmada gör halimizi”

Divan Başkanı Av. Çakmakçı, tarihte yaşanan meslek katliamları konusunda konuşma yapmak üzere Denizli den gelerek Genel Kurula katılan başka bir avukata söz verir. Avukat birkaç cümle ile tarihte yaşanan meslektaş katliamlarını anlatmaya çalışmaktadır. Tam o sırada kürsünün karşısındaki büyük salonun kocaman kapısı açılır ve içeriye bir çelenk girer.

Çelengin üzerinde “Av. FATMA SEVÜK” yazmaktadır. Kürsüdeki avukat bir an duraklar, elindeki not dan katledilen meslektaşın ismine bir kez daha bakar. Salonun pencere tarafında oturmakta olan bayan avukatlar gelen çelengi görmüşlerdir. Yüzden fazla avukatın bulunduğu o kocaman salonda kimse nefes dahi almamakta, sadece bayan avukatların sessiz hıçkırıkları duyulmaktadır.

Sevük’ün sevgili doktor eşi, eşinin istemini unutmamış Isparta Barosu Genel Kuruluna onun istediği çiçeği göndermiştir. Bir sevgi ve tutku ancak böyle ifade edilebilir.

Aradan yıllar ve hatta yüzyıllarda geçse böylesi bir sahne derin ve sessiz bir hüzünle anımsanacaktır.

Av. Sevük’ün duruşmaları uzun süre devam eder. Yargılamalara meslektaşları Bursa, Ankara, Antalya, Denizli, Kırklareli, İstanbul, İzmir, Manisa ve onlarca Barodan katılırlar. Yargılamaların olduğu günde Isparta ilinde hayat felç olur, ülkenin her yanından gelen otobüs ve araçlar trafiği kilitler.

Uzun süren yargılamalardan sonra sanık Türk Ceza Yasası 450/11 “Devlet Memurluğu sıfatı zail olsa bile bu görevi yapmasından dolayı işlenirse” maddesi nedeniyle müebbet ağır hapis cezasına mahkum olur.