Mesajı Okuyun
Old 07-04-2013, 20:12   #5
Mehmet Mustafa ÖZÜNVER

 
Varsayılan

Alıntı:
"hizmet kusuru" ve "kişisel kusur" ayrımına gidilmiş olmasının yerinde olmadığı, zira yasada böyle bir unsur bulunmayıp

Doktrinde ve şimdiye kadar ki yargı uygulamasında istikrarlı bir şekilde yapılan bu ayrımın reddedilmesi acaba ne kadar doğru? Kanunda kişisel kusur- hizmet kusuru ayrımının yapılmaması bu ayrıma gitmeye engel midir?

İşkence yapan polisin ya da gelen hastaya müdahale etmeyerek kolunun kesilmesine neden olan doktorun ya da kötüniyet ve amaçla başkasına zarar veren kamu görelisinin hukuki sorumluluğu neden doğmasın?

Alıntı:
Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir.
Anayasa davalar ancak idare aleyhine açılabilir derken aynı zamanda kamu görevlisinin yetkilerini kullanırken şartını da getirmiştir. Böylece işkence yapan polis yetkisi dışında davrandığı için, müdahalede bulunmayan doktor herhangi bir yetki kullanımında bulunmadığı için hukuki sorumluluğuna gidilebilecektir. Buradaki polisin ya da doktorun kusuru salt kendi ile alakalı kişisel kusuru değil midir?

Ayrıca Yargıtayda
Alıntı:
görev yapılan yerde dahi olsa memur ve kamu görevlisinin yaptığı iş ile ilgisi olmayan eylemlerin varlığı halinde ise bu eylemden memurun kişisel olarak sorumlu tutulacağı
ifadesini kullanarak kendi de kişisel kusur hizmet kusuru ayrımına yakın bir ayrım kullanmamış mıdır?

Doğrusu ben bu kararı doğru bulmuyorum.