Mesajı Okuyun
Old 12-01-2010, 11:32   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. Danistay
10.Dairesi

Esas: 1996/44
Karar: 1997/1855
Karar Tarihi: 14.05.1997

RESMİ HASTANEYE SEVKİ BAŞVURUSUNUN REDDİ İŞLEMİNİN İPTALİ İSTEMİ - BAŞVURUNUN EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜNCE SONUÇLANDIRILACAĞI - HASTANEYESEVK İŞLEMİNİN GENEL MÜDÜRLÜKÇE YERİNE GETİRİLECEĞİ - KARAR DÜZELTME İSTEMİNİN REDDİ GEREĞİ

ÖZET: Davacının malulen emekliye sevk edilmesinden sonra tedavi gördüğünden bahisle tekrar kamu görevi istemesi evvelce davacıyı istihdam eden Emniyet Genel Müdürlüğünce sonuçlandırılması gerekli bir başvuru olup bu başvurunun koşullarından olan sağlam raporunun alınması için gerekli hastaneye sevk işlemi de Emniyet Genel Müdürlüğünce yerine getirilecektir. Bu yüzden işlemin iptali yerinde değildir. Ancak karar düzeltme sebeplerinden hiç biri bulunmadığından istemin reddi gerekir.

(2577 S. K. m. 54) (657 S. K. m. 105) (5434 S. K. m. 44, 47, 49, 50, 62, 98)

İstemin Özeti: Polis memuru olarak çalışmaktayken geçirdiği psikiyatrik rahatsızlık nedeniyle 06.10.1989 tarihinde adi malul olarak emekliye sevk edilen davacının, malullüğünün sona erdiği ve yeniden eski görevine atanabileceğinin belirlenebilmesi için resmi bir hastaneye sevkinin yapılması yolunda davalı idareye yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı dava sonucunda; malullüğün sona erdiğinin belirlenmesi için ilgililerin hastaneye son görev yaptığı kurum mu yoksa sosyal güvenlik bakımından bağlı olduğu Emekli Sandığı tarafından mı sevk edileceği yolunda mevzuatta bir açıklık bulunmamakla birlikte, davacının emekliye sevk edilmesi nedeniyle kurumuyla ilişiğinin kalmadığı dikkate alındığında sevk işleminin sandıkça yapılmasının mevzuatın yorumuna daha uygun olacağı gerekçesiyle, Ankara 9. İdare Mahkemesi 30.12.1993 tarih ve E: 1992/1730, K: 1993/1663 sayılı kararıyla; dava konusu işlemi iptal etmiştir.

Davalı idare; temyiz istemini reddederek anılan mahkeme kararını; 657 sayılı Yasanın 105. maddesi ve 5434 sayılı Yasanın 50. maddesi ile aynı konudaki 44, 47, 49, 62 ve diğer maddelerini irdeleyip, anılan hükümlere göre ilgililerin malul olması nedeniyle gerekli işlemlerin tamamlanarak emekliye sevk onayı ve diğer belgelerle birlikte sağlık kurulu raporunun kurumca sandığa gönderilerek emeklilik işleminin sandık sağlık kurulunun sağlık raporunu tasdikiyle sonuçlandırılması gerektiği gibi, adi malul olarak emekliye sevk edilenlerin de hastalıklarının iyileşmesi ve göreve dönme istekleri halinde durumlarının öncelikle göreve alacak kurumca incelenmesi, hastalığının iyileştiğine ilişkin raporun sağlanmasından sonra da gerekli bütün bilgi ve belgelerin sandığa gönderilerek, sandığın nihai kararına göre işlem tesis edilmesi gerektiği, bu durumda, davacının sevk isteğinin sandık tarafından reddine ilişkin işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı; ancak dosyanın incelenmesinden, davacının ... Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine başvurduğu, hastane başhekimliğinin kurumundan sevk istediği, kuruma yapılan başvurunun reddi üzerine açtığı davanın da Sandığın görevli olduğu gerekçesiyle reddedildiği, davacının bu kararı temyiz etmediği, bu karara dayanarak sandığa başvurduğu, başvurusunun da temyize konu kararın konusunu oluşturan işlemle reddedildiğinin anlaşıldığı, kuruma karşı açılan davanın reddi yolundaki karar sandığı karşı açılan davanın incelenmesine ve işlemin iptaline engel oluşturmamakla birlikte, davacının çeşitli başvurularına ve açtığı davaya karşın sevk işlemini tesis ettirememesi ve nihayet malullük konusunda nihai kararın sandıkça verilecek olması karşısında, gerek yeni uyuşmazlıklar yaratılmaması gerekse de idareye ve yargı kararlarına duyulan güvenin korunması açısından bu aşamada hastaneye sevk işleminin sandıkça yapılmasının uygun olacağı gerekçeleriyle onayan dairemizin 14.12.1994 tarih ve E: 1994/4129, K: 1994/6504 sayılı kararının; hukuka aykırı olduğu savıyla düzeltilmesini istemektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi G.O.’nun Düşüncesi: 2577 sayılı Yasanın 54. maddesinde öngörülen nedenler bulunmadığından, kararın düzeltilmesi isteminin reddi gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı Ö.B.’nin Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden polis memuru olan davacının 16.06.1989 tarihinde adi malul olarak emekliye sevk edilmesinden sonra İçişleri Bakanlığına başvurarak tedavi olduğundan bahisle tekrar Emniyet Genel Müdürlüğü kadrolarında görev almak için hastaneye sevkini talep ettiği, bu isteminin davalı kuruluşça red edilmesi üzerine açmış olduğu davada Ankara 9. İdare Mahkemesinin 15.04.1992 tarih ve E:1991/1197, K:1992/607 sayılı kararı ile davanın 5434 sayılı Kanunun 62/c fıkrası hükmüne göre red edildiği, davacının bu karar üzerine T.C. Emekli Sandığına yapılan başvurusunun red edilmesi üzerine tekrar dava açıp Ankara 9. İdare Mahkemesinin 30.12.1993 tarih ve E: 1992/1730, K: 1993/1663 sayılı kararı ile davalı idare işleminin iptal edildiği, bu kararın davalı idarece temyiz edilmesi üzerine Danıştay 10 uncu Dairesinin 14.12.1994 tarih ve E: 1994/4129, K:1994/6504 sayılı kararı ile mahkeme kararının onandığı, bu kere davalı idarece kararın düzeltilmesi isteminde bulunulduğu anlaşılmıştır.

5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun 50 inci maddesinde iştirakçilerin malul sayılması için gerekli olan hastane raporu ile ilgili hükümler 62 nci maddesinde malullük derecesi değişen veya tamamen şifa bulan emekliler ile ilgili hükümler, 98. maddesinde emeklilerin tekrar göreve dönmeleri halinde aranacak koşullar ile ilgili hükümler getirilmiştir.

Emekli hukuku bir statü hukuku olup kamu görevlerinden emekli olanlar ile ilgili hükümleri içerir. Bu duruma koşut olarak 5434 sayılı Kanun hükümleri de sadece kamu görevlilerinin emekli statüsüne geçmeleri ile ilgili hükümleri içermekte olup, tersine bir anlayışla 5434 sayılı Kanun hükümlerini emekli statüsünden kamu görevlisi statüsüne geçmek için kullanmak hukuken olanaklı değildir.

Zira hukukumuzda kamu görevlisi statüsüne geçmek 657 sayılı Kanun hükümlerine göre olmaktadır.

Dava konusu olayda malulen emekli davacı polis memuru olduğu cihetle davacının tekrar göreve dönmesi ile ilgili müracaat ilgili idareye yapılacak, idare bu başvuruyu 657 sayılı Kanun hükümlerine ve davacı malulen emekli olduğu için T.C. Emekli Sandığı hükümlerine göre inceleyecek ve bir işlem tesis edecektir. Bu işlemin olumlu olması halinde T.C. Emekli Sandığının 5434 sayılı Kanun hükümlerine dayanarak ilgilinin kamu görevlisi olamayacağı yolunda bir itirazda bulunmaya veya bir işlem tesis etmeğe yasal yetkisi bulunmamaktadır.

Esasen bu durum Danıştay 10. Dairesinin onama kararında "Bu durumda davacının sevk isteğinin sandık tarafından reddine ilişkin işlemde mevzuata aykırılık bulunmamaktadır." denildikten sonra "... davacının çeşitli başvurularına ve açtığı davaya karşın sevk işlemini tesis ettirememesi ve nihayet malullük konusunda nihai kararın sandıkça verilecek olması karşısında" denilmek suretiyle T.C. Emekli Sandığının sadece malulen emekli olanlar ile ilgili olan bir yetkisini tersine çevirmek suretiyle malulen emekli olanların tekrar kamu görevi almalarını sağlayacak şekilde hukuken mümkün olmayan bir şekilde genişletmektedir.

2577 sayılı "İYUK"nun 49 uncu maddesinin (b) bendinde hukuka aykırı karar verilmesinin bozma nedeni olduğu yolunda hüküm getirilmiştir.

Davacının malulen emekliye sevk edilmesinden sonra tedavi gördüğünden bahisle tekrar kamu görevi istemesi evvelce davacıyı istihdam eden Emniyet Genel Müdürlüğünce sonuçlandırılması gerekli bir başvuru olup bu başvurunun koşullarından olan sağlam raporunun alınması için gerekli hastaneye sevk işlemi de Emniyet Genel Müdürlüğünce yerine getirilecektir.

Bu durumda Ankara 5. İdare Mahkemesinin 15.04.1992 tarih ve E: 1991/1197, K: 1991/607 sayılı 5434 sayılı Kanunun 62/c fıkrası hükmüne dayalı red kararı hukuka aykırı olmaktadır.

Bu kurar üzerine davacının başvurduğu T.C. Emekli Sandığı tarafından tesis edilen hastaneye sevk işleminin reddi yolundaki idari işlem ise mevzuat hükümlerine uygun olduğundan bu işlem aleyhine açılan davayı kabul edip işlemi iptal eden Ankara 9. İdare Mahkemesinin 30.12.1993 tarih ve E: 1992/1730, K: 1993/1663 sayılı kararı hukuka aykırı olmaktadır.

Esasen bu durum Danıştay 10 uncu Dairesinin 14.12.1994 tarihli ve E: 1994/4129, K: 1994/6504 sayılı kararı ile tespit edildikten sonra mahkeme kararının onanması 2577 sayılı İYUK. nun temyiz incelemesini düzenleyen 49/b fıkrası hükmüne açıkça aykırılık teşkil etmektedir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle 2577 sayılı "İYUK"nun 54/c fıkrası hükmüne göre kararın düzeltilmesi isteminin kabulü ile Danıştay 10. Dairesinin 14.12.1994 tarih ve E: 1994/4129, K: 1994/6504 sayılı kararının ortadan kaldırılması ve temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünüldü.

Türk milleti adına hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince işin gereği düşünüldü: Danıştay dava daireleri ile İdari veya Vergi Dava Daireleri Genel Kurulları kararlarının düzeltme yolu ile yeniden incelenebilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3622 sayılı Yasa ile değişik 54. maddesinde yazılı sebeplerden birinin varlığı ile mümkündür. Kararın düzeltilmesi istemi, bu maddede sayılan sebeplerden hiçbirisine uymadığından yerinde bulunmayan istemin REDDİNE, 14.05.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları