Mesajı Okuyun
Old 28-05-2008, 19:57   #8
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Yargıtay kararlarında, tasarrufun iptalinin tasarrufi işlemlerde söz konusu olabileceğini,iltizami işlemlerde bu davanın açılamayacağını bildirmektedir.

Tasarrufi işlem , bir hakkı doğrudan etkileyen , onu diğer tarafa geçiren bir işlemdir. İltizami işlemde ise sözleşme konusu mal henüz borçlunun mal varlığından çıkmamıştır. Örneğin henüz taşınmaz alacaklı adına tescil edilmemiş veya tapaya şerh edilmemiş ise ortada iltizami işlem vardır. Bu durumda, tasarrufun iptali davası açılmaz doğrudan o mal hacz edilebilir.Satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak tapuya tescil edilmiş veya şerh edilmişse tasarrufun iptali davası açılması gerekir. Koşulları uyuyorsa alacaklı HUMK. mad. 446 mad.deki hakkını da kullanabilir.

Tapuya tescil edilen satış vaadi sözleşmesi aslında tasarrufi işlem olduğu halde Yargıtay 15. HD.sinin bunu iltizami işlem olarak kabul etmesine ve alacaklının sadece HUMK. daki hakkını kullanabileceği görüşüne ben şahsen katılamıyorum.

Nitekim 15. HD. yaynladığım 30.10.2001 tarihli ve aşağıdaki 12.07.2007 tarihli kararında açıkca satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak mahkemece verilen tescil kararına karşı tasarrufun iptali davası açılabileceği kabul edilmiştir.

Sonuç olarak ; 15: HD sinin tasarrufun iptali davası açma imkanını tanıyan kararlarının daha yeni tarihli olmaları ve yukarıdaki açıklamalarım çerçevesinde
benimsenmesi gereken kararlar olduğu kanısındayım.
Saygılarımla.

T.C.
YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/1811

K. 2007/4813

T. 12.7.2007

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı-k.davalı Ali Kul vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı-k.davalı Ali Kul vekili avukat Kaya Doğan ile birleşen davanın davacısı Alfa Kimya San.Tic.A.Ş. vekili avukat Alican Süküt geldi. Davalı vekili gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı-k.davalı ve birleşen davanın davacısı Alfa Kimya San. ve Tic.A.Ş. avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Satış vaadinin satıcısı İbrahim Özerol, satış vaadinin alıcısı durumunda olan Ali Kul ile aralarındaki 17.09.1999 tarihli satış vaadi sözleşmesinin muvazaalı olduğunu savunmuştur. Satıcı İbrahim'in bu savunmasının taraf muvazaası niteliğinde olup, Yargıtay'ın yerleşmiş uygulaması uyarınca, ancak yazılı delil ile kanıtlanabilir. Somut olayda, satıcı İbrahim, muvazaa savunmasını yazılı delil ile kanıtlayamadığından ve tasarrufun iptali davasının alacaklısı Alfa Kimya San.Tic.A.Ş.'de, ferağa icbar davasının tarafı olmadığından, o davada muvazaanın kanıtlanmasına yönelik delil sunabilme hakkına sahip değildir. Bu durumda, koşulları oluşan ferağa icbar davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, muvazaalı olduğundan bahisle reddi doğru olmamıştır.
Ferağa icbar davasının kabulü ile tasarrufun iptali davasındaki talep, artık, satış şeklinde gerçekleşen tasarrufun iptali istemine dönüşeceğinden, bu tasarruf hakkında iptale karar verilmesi gerekecektir.
O halde karar, az yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 500,00 YTL duruşma vekalet ücretinin davalı İbrahim'den alınarak davacı Ali Kul'a verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacı-k.davalı Ali Kul'a geri verilmesine, 12.07.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.