Mesajı Okuyun
Old 14-10-2006, 14:39   #8
Gemici

 
Varsayılan

"FİKRİNİZE ASLA KATILMIYORUM AMA FİKRİNİZİ SÖYLEME HAKKINIZI SONUNA KADAR SAVUNUYORUM"
Francois-Marie Arouet (Voltaire)

- Alır!
- Alamaz!
- Ağzıyla kuş tutsa alamaz!
- Alsın diye çıplak resim çektirecek neredeyse!
- Vermezler!

Vee... sonunda aldı,
Bazılarına göre verdiler.

Dünya basınındaki tepki yüzde doksan olumlu. Birkaç olumsuz yorumun dışında, Orhan Pamuk'un Nobel Edebiyat Ödülü'nü almasını hemen hemen herkes Türk Dili ve Türk Edebiyatı için önemli bir olay olarak yorumluyor. Orhan Pamuk'un bu ödülü almasının,dilin ve edebiyatın ötesinde, Türkiye'ye genel bir saygınlık kazandıracağı görüşünde dünya kamuoyu.

Sayılı ve ciddi gazeteler Orhan Pamuk'a ve Türkiye'ye ilk sayfalarında yer verdiler ve Türkiye hakkında sayısız yazı yazıldı. Türkiye için gerçek bir kıvanç kaynağı.

Türk Basını ve Türk Kamuoyu bu konuda hemfikir değil. Her kafadan bir ses ve her kalemden ayrı bir yazı çıkıyor.

Forumlarında Türkçe'yi tartışan THS'de uzun bir sessizlikten sonra gelen reaksiyonlar: 'Sevinemedim'., 'sevinmek mi?', 'Bu ödülü Orhan Pamuk'a verenleri de Orhan Pamuk'u da samimi bulmuyorum' şeklinde.

Türkiye'de Orhan Pamuk'un Nobel Edebiyat Ödülü'nü almasının birbirine karıştırılan iki değişik yönü var; Edebiyatçı ve bir yazar olarak Orhan Pamuk ve bir Türk Aydın'ı olarak Orhan Pamuk.

Edebiyatçı olarak eserlerinin kurgusu ve cümleleri biraz karışık, Pamuk'ta Yaşar Kemal'deki destanımsı ve şiirsel dil yok, ama yazdıkları insanın belleğine kazınıyor. Türk romanına yeni bir soluk, yeni bir canlılık getiriyor. Bu yönüyle Orhan Pamuk sadece Türkiye'nin değil aynı zamanda Dünya'nın sayılı edebiyatçılarından birisidir ve Nobel Ödülü'nü kaleminin hakkıyla kazanmıştır.

Orhan Pamuk'un Türk Aydın'ı yönünü siyasi bir tartışmaya girmemek için fazla karıştırmak istemiyorum. Ama fikir ve düşünce özgürlüğü kapsamında açıkladığı fikrinin Orhan Pamuk'un edebiyatçı ve yazar kişiliğine ve aldığı Ödül'e gölge düşürmemesi gerekir bence. Demokrasinin en temel öğesi, değişik fikirlerin ve değişik çıkarların tartışılabilmesidir.

Geriye Nobel Edebyat Ödülü'nün kime verildiğinin açıklanmasıyla zamanlama bakımından denk düşen, Fransa'nın fikir özgürlüğünü sınırlayan yasası ve Türkiye'nin bu yasaya tepkisi kalıyor.

Garip bir durum: Bir ülkede 'var' demek suç, diğerinde 'yok' demek suç. Tüm garipliğine rağmen olayda ortak bir yan var: Her iki durumda da olan 'fikir ve düşünce özgürlüğüne' oluyor.

Saygılarımla